Koncuk FETÖ iftiralarına sert çıktı: Ülkücüler ihanet etmez

Koncuk FETÖ iftiralarına sert çıktı: Ülkücüler ihanet etmez

İhbar yarışının fırsata çevrildiğini belirten İsmail Koncuk, asıl ihanet odaklarının kendilerinden olmayanları FETÖ’cü gibi ihbar ettiklerini söyledi.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, darbe girişimi sonrası yaşananları değerlendirdi. Koncuk, FETÖ’cülerin kamu kurumlarında kendilerinden olmayanları FETÖ’cü gibi ihbar edip kendilerini gizlediklerini ifade etti. 

Koncuk, “Birçok insan da fırsata çevirip bunu ihbar yarışına çeviriyor. Bizi arayıp suçum günahım yok diyen bir sürü insan var. Çoğu insan suçunu bilmiyor” dedi. İsmail Koncuk, Cumhurbaşkanıve Başbakanı’n kamu kurumlarını ve bakanlıkları, “İhbarlarınızda dikkatli olun, emin olun” diyerek uyarması gerektiğine dikkat çekti.

Kirli ihbar hatlarının kurumlara zarar verdiğini dile getiren Koncuk, asıl suç odaklarının suçsuz insanları ihbar ederek kendilerini gizlediklerini kaydetti. Koncuk, şunları söyledi: “Ülkücüler bu ülkenin vatanseverleri, sosyal demokrat da olabilir. Her kesimden insanları kamuya alın ki sizin samimiyetinize inanalım. Esas ihanet odakları bu işi sulandırıp kendilerini gizliyorlar. Herkes diken üstünde. İnsanlar sosyal medyada korkularından ne yazacağını şaşırdı. Ciddi bir korku var. İnsanlar, kamuhuzursuzdur.”

Ülkücü ihanet etmez

FETÖ tasfiyesi sonrasında açılan kadrolarda artık ülkücülerin de yer alması gerektiğini vurgulayan Koncuk, ülkücü camianın vatana ihanet etmeyecek bir camia olduğunu, devletin ve milletin bu dönemde Ülkücülere ihtiyacının olduğunu anlattı. 

Koncuk, sözlerine şöyle tamamladı: “Gaziosmanpaşa Üniversite’sinde birinci sıradaki adam milliyetçi ülkücü bir adamdır. Atatürk Üniversitesinde birinci sıradaki adam da milliyetçi ülkücü biridir. Gazi Üniversitesinde ilk 3 sıra Milliyetçi Ülkücü insanlar. Bunları atamıyorlar da yine kendilerinden atıyorlar. Bugünlerde, birlik, beraberlik, liyakat kelimeleri çok kullanılır oldu. Bakın bir fıkra anlatayım. Bir arkadaşı Nasrettin Hoca’yı evine yemeğe davet etmiş. Hoca davete icabet etmiş. Yemekte ortaya tatlı mı tatlı kocaman bir tas hoşaf konmuş. Nasrettin Hoca’ya küçük bir kaşık vermişler,Hoca başlamış hoşafı içmeye. Ev sahibi ise kepçeyi hoşafa daldırıp daldırıp içiyormuş. Bir yandan da, ah öldüm of öldüm diyormuş. Bir böyle beş böyle derken hoca dayanamamış. ’Yahu arkadaş’demiş. ’Şu kepçeyi ver de biraz da ben öleyim’. Birlik, beraberlik, liyakat bunlar çok güzel kavramlar ancak sözdekalmamak şartıyla anlamlıdırlar. Şimdi de verin kepçeyi de, biraz da biz ülkücüler ölelim.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.