Mustafa Destici'den Ali Erbaş Açıklaması

Mustafa Destici'den Ali Erbaş Açıklaması

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Sapkınlık ve yozlaşmanın zaman zaman “modernlik” olarak sunulmaya çalışıldığını ifade etti.

Diyanet İşleri Başkanının Cuma hutbesinde ifade ettiği cümlelere bazı sivil toplum örgütleri ve birtakım siyasetçilerin gösterdiği tepkiyi şaşkınlıkla, üzüntüyle ve ibretle izlediklerini ifade eden Destici, “Bir din adamının, Ramazan Ayında, o dinin kurallarını, emir ve yasaklarını dile getirmesi; hitap ettiği toplumu günahtan, sapkınlıktan, toplumsal çürümeden uzak durması için uyarması; fertlerin, toplumun ve gelecek nesillerin korunmasına dair tavsiyelerde bulunmasının, onun varlık sebebi ve asli görevi olduğunu öncelikle hatırlatmak istiyorum.” dedi.
Destici, “Bu noktada sorgulanması gereken şudur: Ankara Barosu’nun görevi nedir? 
Diyanet İşleri Başkanı yahut kurumsal olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, görevlerini yaparken neyi nasıl söyleyeceğini belirlemek Ankara Barosu’nun işi değildir. 
Bu zihniyeti 27 Mayıs 1960’dan 12 Eylül 1980’e, 28 Şubat 1997’den 27 Nisan 2007’ye, millet iradesine yönelen her saldırıda, milletin karşısında, darbecilerin yanında gördük. 
Bu zihniyete bazen miting meydanlarında, “orduyu göreve çağırırken”, bazen de “laiklik elden gidiyor” sloganıyla siyaseti, millet iradesini vesayet altına almak isterken rastladık.” İfadelerini kullandı.
Destici, “Siyasi partilere, meslek kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine sızıp, bu kuruluşları, devletin zaaf noktaları haline getirenler, her ihtilafta, her tartışmada, devletin, milletin, milletin inanç ve değerlerinin karşısında yer aldılar. Her seferinde, sızdıkları kurumları sokağa, devleti ve milleti darbelerin karanlığına sürüklediler. 
İnsanlar farklı dinlere mensup yahut herhangi bir dini kabul etmemiş olabilirler. İslam düşmanlığı yapanların, yahut herhangi bir sapkınlığı meşrulaştırmaya çalışanların, yönettikleri kurumların arkasına saklanmalarının ve hakaretlerini işgal ettikleri kurumların antetli kağıtları üzerinden sarf etmelerinin, millete, milletin değerlerine olduğu kadar görev yaptıkları kurumlara ve onların üyelerine saygısızlık olduğunu, bu yönüyle, bu açıklamayı kaleme alanların derhal görevlerinden istifa etmeleri gerektiğini düşünüyoruz.” diye konuştu.
“Bunun yanında, söz konusu açıklamanın, içeriği ve üslubu itibariyle, Diyanet İşleri Başkanlığı ve münferit olarak Diyanet İşleri Başkanı’nın yanında milletimizin inanç ve değerlerine de hakaret içerdiği kanaatimizi belirtiyor, toplumsal bir gerginliğe fırsat vermeden, konuyla ilgili, yargının üzerine düşen görevi yerine getirmesini bekliyoruz.” Diyen Destici, “ Münhasıran, CHP sözcüsünün, söz konusu konuşmanın içinde geçen, Ayet-i Kerimelerden alınan cümleleri, cahilce, “ötekileştirmek”, “düşmanlaştırmak", “toplumu bölmek" ifadeleriyle değerlendirmesini de esefle kınıyorum.
“Sapkınlık” ve “yozlaşma” zaman zaman “modernlik” olarak sunulmaya çalışılsa da bu, onun “sapkınlık” ve “yozlaşma” olduğu gerçeğini hiçbir zaman değiştirmemiştir, değiştirmeyecektir. Bu, bugüne ait bir tartışma da değildir:
Tarih boyunca, tüm dinler, tüm topluluklar, tüm ahlak öğretileri, eşcinsellik başta olmak üzere, cinsel sapkınlıkların ve zinanın karşısında olmuştur. Bilelim ve unutmayalım ki; tarih boyunca, tüm dinler, tüm topluluklar, eşcinsellik başta olmak üzere cinsel sapkınlıkları ve zinayı lanetlemiştir.” Diye konuştu.
Destici, “Konunun, aslında sadece bu olmadığının, bundan ibaret olmadığının farkında olduğumuzu hatırlatmayı, milletimize karşı bir görev sayıyoruz:
Türkiye içeride ve dışarıda savaşırken, Türkiye’nin savaştığı düşmanlarını destekleyenler; Türkiye uluslararası kuruluşlar aracılığıyla kıskaca alınmaya çalışılırken maruz kaldığı iftiraların bu topraklarda borazanlığını yapanlar; ülke olarak, milletçe, ne zaman sıkıntıya girsek o sıkıntıyı bize zarar verecek şekilde istismar etmeye çalışanlar aynı çevreler olmuştur ve aynı metotlarla ihanetlerine devam ediyorlar.
Anlattıklarımız aslında hiçbir örneğe ihtiyaç duymayacak kadar açık, net ve ortada yaşanıyor. Ancak, yine de tarihe not düşmek adına birkaç cümle söylemek istiyorum:
Türkiye salgın hastalıkla mücadele edip vatandaşlarını korumaya çalışırken, sokaklarda “Devlet sizi öldürmeye çalışıyor” diye propaganda yapanlar, sosyal medyada, “Ölü sayısını gizliyorlar, hasta sayısını gizliyorlar, vatandaşı kandırıyorlar.” diye, devleti, sağlık çalışanlarımızı karalamayı, hastalıkla mücadeleyi baltalamayı görev edinenler aynı odaklardır.
Türkiye uluslararası alanda sahte soykırım iddialarıyla kıskaca alınmaya çalışılırken, Türkiye’yi zor durumda bırakmaya çalışan emperyalist tezgâhların ve onların kuklası Ermenistan’ın tarafında duranlar, ceplerinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarına sunduğu tüm imanlardan faydalanıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanlarıyla birlikte “soykırım” çığlıkları atanlar aynı odaklardır.
Türkiye Cumhuriyeti, sınırlarını, vatanını, vatandaşlarını korumak için askeri harekât yürütürken Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “işgalci” diyenler aynı odaklardır.
On binlerce vatan evladını şehit verdiğimiz, bu ülkenin trilyonlarca dolar kaynağını harcadığımız, 40 yılı aşan bölücü terör mücadelesinde, katledilen sayısız mazlumun değil de katillerin yanında duran, katilleri savunan, bunu da “insan hakları” maskesi takarak gerçekleştiren alçaklar aynı odaklardır.
Aynı odaklar; Kıbrıs Savaşı’nda Yunanlıların, Anadolu İsyanlarında eşkıyaların, Kurtuluş Savaşı’nda işgalcilerin, Anadolu’nun Türkleşmesinde Bizans’ın tarafındadırlar ve bundan dolayı hiç utanmazlar.
Şimdi de Türk devletine, Türk Milleti’ne, Türk Milleti’nin değerlerine, İslam dinine düşmanlık etmek adına, cinsel sapkınlığı savunuyorlar. 
Olmalarını beklediğimiz, hak ettikleri yerde ve konumdalar. 
Her konuda olduğu gibi, burada da milletimizin inançlarına, bizi bir arada tutan, bizi millet yapan değerlerimize saldırmak için her ayrıntıyı vesile yapanların gerçek yüzlerini gördüğümüzü, elbette Diyanet İşleri Başkanımızın hutbesinde yer alan ifadelerin ve Diyanet İşleri Başkanımızın yanında olduğumuzu, aziz milletimizle paylaşıyoruz.”
Destici ayrıca, Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü'nde; Ailelerinin rızkını kazanmak için alın teri dökerek çalışırken iş kazalarında hayatlarını kaybeden işçilerimizi rahmetle anıyorum. İş sağlığı ve güvenliği konusunda ki eksiklerin en kısa sürede giderilmesi noktasındaki ısrarımız sürecektir.” dedi.
Destici son olarak, “Koronavirüsle mücadele ettiğimiz bu zor günlerde, diğer sağlık çalışanlarımız gibi hata yapma şanslarının olmadığı bir meslekte büyük bir özveri ile çalışan Laborantlarımızın "28 Nisan Dünya Laborantlar Günü" nü tebrik ediyor, cümlesine sağlıklı ve başarılı bir hayat diliyorum.”


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.