‘’Sedat Peker YPG’ye Silah Sattı!’’ İddialarına Sert Yanıt Verdi?
Sedat Peker ‘’YPG’ye silah sattı!’’ iddialarına ateş püskürdü. Yayınladığı video ile tutuklanacağı için yurtdışına kaçtı iddiaları ve başkaca iddialar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Sedat Peker; ‘’Onların Akıllarını Seveyim!’’
Uzun süredir yurtdışında bulunan Sedat Peker YouTube ve sosyal medya hesaplarından yayınladığı bir video ile sosyal medyada kendisiyle ilgili ortaya atılan bir takım iddialara çok sert cevaplar verdi.
''Ben, YPG’ye Silah Sattı iddialarına inanların aklını seveyim. Bu iddialara inanan yetkililer varsa onların akıllarını iki kere seveyim.’’
''Darbecilerle anlaşmışım o yüzden yurtdışına çıkmışım. 15 Temmuz'da etkisiz hale getirilecek 26 kişilik listede bulunan tek sivil şahsımdı. Bu benim çocuklarıma bırakacağım en büyük mirasımdır!''
İşte Peker’in hakkındaki çeşitli iddialara verdiği yanıtlarını içeren videosu;
Kıymetli dostlarım, kıymetli kardeşlerim.
Son 3-4 senedir şahsımla ilgili yapılan karalama çalışmalarının sizlerde farkındasınızdır. Yurtdışına çıkmış olduğum son 7-8 aylık zamanda da bu çalışma zannederimki misliyle, katlanarak devam etmektedir.
Kıymetli dostlarım, bu konulara açıklama getirmek için peş peşe 3-4 tane video çekmemin doğru olacağını düşündüm.
Bu ilk videoda, yapılan algı çalışmalarını ve bunların şahsımca neticilerini anlatmak isterim.
Kardeşlerim ben ilk yurtdışına çıktığımda hakkımda şöyle bir dedikodu yayınladılar. Dediler ki; Sedat Peker YPG’ye yani PKK’nın suriye koluna silah satmaktan hakkında gıyabi tutuklama verildi. İnterpol kararı çıkarıldı. Bu dedikoduyu o kadar çok yaydılar ki ben sadece gülüyordum tabi. Arkadaşlarımız bana neden gülüyorsun dediklerinde böyle bişey anlatıyorlar bu çok komik, buna inanacak herhalde bir tane insan bulunmaz demiştim.
Kıymetli dostlarım Suriye’de, Bosna’da, Çeçenistan’da ve dünyadaki diğer Müslüman Türklerin yaşadığı sıkıntı anlarında insani yardım araçları gönderdiğim doğrudur. Eğer ki bir yere ben silah gönderdiysem de buralara göndermişimdir. Bu silahları da satarak değil kendi çocuklarımın rızkının parasıyla göndermişimdir.
Ancak ileride herhangi kanuni bir sorumluluk doğmasın diye, bu sözler yanlış anlaşılmasın diye herhangi bir silah göndermediğimi söyleyip sadece insani ekipman gönderdiğimi söylemek istiyorum.
Şimdi söylediğimi lütfen dikkatli dinleyin. Eğer ki benim YPG’ye silah sattığıma bir tane normal insan inanıyorsa ben onun aklını seveyim. Eğerki bu adam devlet görevlisiyse, makamı mevkisi konumu önemli değil her kim olursa olsun onun aklını iki kere seveyim. Ona tavsiyem devletin o şerefli makamını boşuna doldurmasın. Aslında bunların tek amacı bana oluşturmak istenilen dosyada bir gizli tanık beyanında bunu geçiyorlar, sorduklarında YPG’ye silah sattın mı? Hayır satmadım. Tamam.
Zaten herhangi bir suçlamanın olacağından değil ancak gözaltından sonra oluşturulacak fırtınada sosyal medyada kopartmak istedikleri fırtınanın sermayesi olsun diye ‘’Sedat Peker YPG’ye silah satmış.’’ O bölümünü koyacaklar. Yoksa böyle bişeyin olabilmesi normal akıl sağlığı yerinde olan insanların inanabileceği bişey değil.
Daha sonra sosyal medyada ‘’Sedat Peker bir Rus kadına tecavüz etti.’ dosyası açılacak.’’ Sizin huzurunuzda Allah’a yemin olsun, ben böyle bişey ile hiçbir zaman suçlanmadım. Ben böyle bir konuyla ilgili hiçbir zaman ifade vermedim. Sadece gazetede bu haberin çıkmasıyla ilgili polisler hakkında savcılığa gidip şikayet dilekçesi verdim. 17-18 sene önce olduğu iddia edilen bir olayı gizli tanık veya normal bir tanığın beyanına dayandırarak sosyal medyada yapılacak lincin amaçlanması için bir soru soracaklar. Böyle bişey yaptın mı?Yapmadım. Bu kadar.
Tabiki yaymaya çalıştıkları bu dedikodular, yıpratma çalışmaları bir karşılık bulmayınca en komiklerinden birini hemen peşinden yaptılar.
Neymiş ben yurtdışına çıkmışım, darbe olacakmış, darbecilerle anlaşmışım, darbeye karşı durmayacakmışım. Sevenlerimide bu yönde yönlendirmeyecekmişim.
Kıymetli dostlarım size 15 Temmuz ile ilgili bir anımı anlatmak isterim. Yanımda bir belediye başkanı arkadaşım vardı. Antalya’da oteldeydik. Olaylar olmaya başlayınca, askerler sokağa çıkımaya başlayınca belediye başkanı arkadaşımız dostlarını aradı. Onlar vasıtasıyla bunun bir darbe olduğunu öğrendik. Tüm sevdiğim arkadaşları, bulundukları toplumda söz sahibi olanları aramaya başlayarak kritik noktalara yönlendirmeye başladım. Köprüye, askeri okulun oraya, Çamlıca’daki yerlere.
Şu an Sümbül Efendi vakfının başkanı olan, benim öz kardeşim diye hitap ettiğim Muhammed Serkan Gül Hocayı arayarak kendisine kardeşim nerdesini dedim. Çamlıca’daki verici istasyonlarına gidin mutlaka orayı abluka altına alın, orası bizim için çok önemli dedim. Kardeşim iyi niyetiyle bana şunu söyledi; ‘’Abis enin fikirlerine önem veriyoruz ancak sayın Cumhurbaşkanımız bir açıklama yapmadı. Doğru olur mu? dedi. Kendisine şunu söyledim; Benim öz kardeşim bu ülke sadece Sayın Cumhurbaşkanının ülkesi değil. Bu ülke bizim de ülkemiz. Bu yüzden bir açıklama beklememize gerek yok. Yaşadığı, öldüğü belli değil diyorsun. Diyelim ki öldü dedim. Geçmişte birkaç yerde cemiyette karşılaştığımız için kendisine abi diye hitab ediyoruz. Abi diye hitab ettiğimiz adamı eğerki şehit ettilerse onun intikamını almazsak biz namussuz konumuna düşmeyecek miyiz? Bu sebeple sokağa çıkmamız gerekmez mi kardeşim demiştim.
Cezaevinde yatarken herkesi ailelerin cenazelerini gönderdiler bir tek beni göndermediler. 15 Temmuz darbesinde etkisiz hale getirilecek ilk 26 kişiden biri olduğum için Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde müşteki olarak yargılanmaktayım. Bu şeref benim dünyada çocuklarıma bırakacağım en büyük şeref. Tek sivil olarak o 26 kişilik listede ben varım. Kalını devletin ve hükümetin en üst görevlileri.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.