Bahçeli; Kerbelâ’dan Alacağımız Dersleri Aldık, Oyuna Gelmeyelim
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kerbelâ Şehitler ve Aşure Günü münasebetiyle bir mesaj yayınladı.
İşte Bahçeli'nin mesajı:
Zulmün olduğu yerde muhakkak zalim vardır. Şehidin olduğu yerde mutlaka cani bulunacaktır. Kan akıyorsa katil faaldir; şiddet faaliyettedir.
Mazlum, hakkı yenmiş, hukuku çiğnenmiş, masumiyeti ihlal, masuniyeti imha edilmiş insandır. Ve mazlumlar her çağı ahlarıyla inletmişlerdir.
Ancak hiçbir mazlumun ahı yerde kalmamış, hiçbir zorbayı abat etmemiştir.
Hicri 61 yılının 10 Muharrem günü Kerbelâ’da mazlumla zalim, hak ile batıl, sadakatle hıyanet karşılaşmış ve çöl kumları kana bulanmıştır.
Efendimiz Resulullah’ın aziz torunu Hz. Hüseyin ve çoğu Ehl-i Beyt’ten olan 70’den fazla masum insan şehadet şerbetinden içmiştir.
Kerbelâ’da şehit düşen Ehl-i Beyt’in muhterem büyükleri kahramanlığın simgesi, katiller ise korkaklığın ve kalleşliğin isimleri olmuşlardır.
Hüseyni ahlak ve duruş Kerbelâ’yı sarsmış, çağları sallamış, sukut eden insanlığın, önü kesilen İslam’ın vicdan ilamını, iman ilanını yapmıştır.
Kerbelâ; köhne yaşamaktansa, boyunduruk altına girip tutsak kalmaktansa şehadeti seçip teslim olmayan asaletin imrenilecek tezahürüdür.
Hz. Hüseyin, haksızlığı reddeden, mevki ve makam hırsını elinin tersiyle iten, çöl sıcağında inancın vahasıyla parlayan ahlak ve iman kutbudur.
Hz. Ali der ki, “Sabır imandır… Sabrı olmayanın imanı yoktur.” Kerbelâ sabrın zaferi, mazlum iradenin nefesi, haklı davanın sancağıdır.
Bugün Hüseyni şuura her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Çünkü Kerbelâ vakası farklı dozda, değişik ağırlık ve boyutlarda hala sürmektedir.
Kerbelâ’nın başlıca mesajı birlik ve beraberliğin tarihi değer ve önemi, kardeşliğin, kader ve tasada ortaklığın asla vazgeçilmezliğidir.
Yezitler yine kıpır kıpırdır. Vahdet kesretin tehdidi altındadır. Etnik, mezhep, meşrep ihtilafları Müslümanların arasına nifak saçmaktadır.
Kerbelâ’nın günah cephesi devamlı tahkim edilmektedir. Barzani’ye bakınız, fitne ve felaketin zehirli seferine bakınız bunu göreceksiniz.
Kerkük, yeni bir Kerbelâ’ya dönüştürülmek, Ortadoğu tümden Kerbelâ’nın şirk ve şiddet faillerinin mirasına havale edilmek istenmektedir.
Türkmenlerin birlik ve dirliği Şii-Sünni ayrımına kurban edilmek, zalimlerin emellerine tevdi ve zimmetlenmek üzeredir. Bu tarihi vebaldir.
Türk’ün geleceğini mezhep ayrımcılığıyla karalamak en adi,en aşağılık,en sefil suç ve cinayettir. Bu tuzağa hiçbir soydaşımız düşmeyecektir.
Türk, Türk’tür.Başka tanıma gerek yoktur. Türkmeni, Türk’ü Şii, Sünni diye tefrik etmek yanlıştır. Kaldı ki Müslümanlık nemize yetmeyecektir.
Kerbelâ’dan alacağımız dersleri aldık, Muharrem ayında geçmişin matemini idrak ve ifade ettik. Önümüze bakalım, oyuna gelmeyelim.
Barzani, Yezit’in izinden gidebilir, bu kendi seçimidir. Hüseyni yolun birlik ruhu inanıyorum ki ihanet ve istilaya izin vermeyecektir.
Akif der ki; “Tarihi ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” Bize düşen tarihi tekerrür ettirmemektir.
Firavunlar, Nemrutlar, Yezitler, zulmün cahil ve cüretkar yüzleri kazanamayacak, huzur, barış ve kardeşliğimizi yıkamayacaklardır.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor: “Gevşemeyin, üzülmeyin, inanmışsanız mutlaka siz üstünsünüz.” Başka söze gerek yoktur.
Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitleri ile birlikte, Ağrı ve Hakkari’de şehit düşen altı kahramanımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Bugünkü Aşure Günü’nde, Muharrem Ayının manevi yas ikliminde dualarımızın kabul olmasını niyaz ediyorum.
Tekrar ediyorum; Ne Şii, ne Sünni, Türk’ün birdir ahlakı, imanı, töresi. Unutmayınız, birlik hamurumuz, nifak çamuruyla yoğrulamayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.