MHP’liler “FETÖ’nün siyasi ayağının üzerine gidilmediği” yönündeki eleştirilerinde ısrarlı. MHP lideri Bahçeli’nin bu yöndeki çıkışlarına Adalet Bakanı’nın ardından dün de AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Önce bunlar kendi içlerindeki işleriyle uğraşsınlar, onları temizlesinler” cevabı gelmişti.
MHP’ye yakınlığı ile bilinen Ortadoğu gazetesinin Ankara Temsilcisi Orhan Karataş ise bugünkü köşesinde “Kimse kimseyi kandırmasın. Bu işin siyasi ayağının olmadığını, olanların da temizlendiğini söylemek milletin aklıyla alay etmektir” diye yazdı.
Ülkücü yazar Karataş ardından da “Darbeyi bizzat planlayan, yöneten ve yapanları, "Yurtta Sulh Konseyi" diye ortaya çıkanları, o makamlara kimler getirdi, atamalarını kimler yaptı, kimler aracı oldu veya referans verdi? Siyasi iradenin bilgisi ve onayı olmadan devletin en önemli, en kritik makamlarına bunların gelmesi, getirilmesi mümkün müdür?” sorularını gündeme getirdi.
Orhan Karataş’ın yazısı şöyle:
“FETÖ ile mücadele ve kirli pazarlıklar
İstisnasız hergün, yeni bir FETÖ operasyonu ve tutuklamalar duyuyoruz. Bunlar birkaç kişiyle de sınırlı kalmıyor. Yüzlerce insan birden gözaltına alınıyor. Belediyelerden sivil toplum örgütlerine, en önemli merkezlerden bütün resmi kurumlara kadar her yeri sarmışlar. Diğer taraftan yargılamalara devam ediliyor ve dehşet veren itiraflar, ifadeler ortaya çıkıyor. Bütün bunlara rağmen insaf ve vicdan sahibi hiç kimse, FETÖ ihanetiyle mücadelede çok başarılı olunduğunu, esaslı bir temizlik yapıldığını, her yerden kazındıklarını ve bu tehlikenin tamamen ortadan kalktığını söyleyemez.
KİRLİ PAZARLIKLAR
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan kongre konuşmasında bu konuyu değerlendirirken bu mücadelede kararlı olmak gerektiğini özellikle ve altını çizerek vurguladı ve çok önemli bir değerlendirmede bulundu. Konuşmanın flaşı olan bu değerlendirme her ne hikmetse medya tarafından ilgi görmedi. Hatta görmezden gelindi ve haberlerden o cümle özellikle çıkarıldı. Konuşmasından bizzat aldığım sözleri aynın şöyle: "Eğer bu mücadele gerektiği gibi güçlü şekilde yönetilmezse ülkemiz çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacaktır. Onun için herkesi ucu en yakınınıza dokunacak olsa da terörle mücadelemize destek olmaya davet ediyorum. Avukatlar aracılığı ile yürütülen kirli pazarlıklarla göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz."
İŞİN SIRRI BU SÖZLERDE GİZLİ
Gayet açık. Demek ki, mücadele gerektiği gibi güçlü şekilde yönetilmiyor ve ülkemiz hala büyük tehlikelerle karşı karşıya. Ve çok daha önemlisi avukatlar aracılığı ile yürütülen kirli pazarlıklar var ve göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunları oynanıyor. Bunu ben söylemiyorum, ülkenin Cumhurbaşkanı kendi partililerinin önünde, televizyonların canlı yayınında söylüyor. Bu değerlendirme çok önemlidir ve işin sırrı bu sözlerde gizlidir. Aynı zamanda FETÖ'nün siyasi ayağına neden dokunulmadığı veya dokunulamadığının da göstergesidir. Bu ihanet yapılanmasının siyasi ayağına dokunulmadıkça mücadele hiçbir zaman güçlü şekilde yapılamayacaktır. Ucunun nereye dokunduğu hiçbir zaman bilinemeyecektir ve tehlike ortadan kalkmayacaktır.
O GÖREVLERE NASIL GELDİLER?
Kimse kimseyi kandırmasın. Bu işin siyasi ayağının olmadığını, olanların da temizlendiğini söylemek milletin aklıyla alay etmektir. Defalarca yazdık, bir defa daha tekrar edelim. Darbeyi bizzat planlayan, yöneten ve yapanları, "Yurtta Sulh Konseyi" diye ortaya çıkanları, o makamlara kimler getirdi, atamalarını kimler yaptı, kimler aracı oldu veya referans verdi? Siyasi iradenin bilgisi ve onayı olmadan devletin en önemli, en kritik makamlarına bunların gelmesi, getirilmesi mümkün müdür? Adil Öksüz'ün bağlantıları neden ortaya çıkarılmıyor? Bu kadar teknolojiye, imkana ve gayrete rağmen, bu adamın nasıl kaçtığı, kaçırıldığı, nerede saklandığı, nereye gittiği nasıl anlaşılamıyor ve bir türlü yakalanamıyor? Sayın Cumhurbaşkanının sözünü ettiği kirli pazarlıkları kim, kiminle ve neyin karşılığında yapıyor? Bu kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunları oynanıp davaların seyri ve meselenin özü başka yerlere mi çekiliyor?
BU UYARILAR DİKKATE ALINMALI
Bütün bu soruların cevabı havadadır. Ve bu sorular makul, mantıklı ve kesin cevap bulmadıkça, FETÖ mücadele gerçek manada hiçbir zaman yapılamayacaktır ve tehlike bitmeyecektir. Oysa, hükümet bu konuda çok büyük bir avantaja sahiptir. Bu mücadelenin tam olarak yapılması ve gittiği yere kadar götürülmesi için siyasette bir mutabakat vardır. Özellikle MHP açık ve net bir destek vermekte ve her fırsatta çağrı yapmaktadır. Bu çağrıların karşılık bulmaması endişeleri arttırırken, soru işaretlerini de çoğaltıyor. Nitekim, sayın Devlet Bahçeli, son grup toplantısındaki konuşmasında15 Temmuz darbe teşebbüsünde ön plandaki görünür isimlerin yargılanmasına başlanmasını hatırlatarak çok önemli uyarılar yapmış ve hükümete çağrıda bulunmuştur. FETÖ ile mücadelenin gerçek anlamada sonuca ulaşabilmesi için bu uyarıların dikkate alınması şarttır. Bu bakımdan bir defa daha hatırlatmayı faydalı görüyorum:
YER YARILDI İÇİNE GİRDİLER
Deniliyor ki, Yurtta Sulh Konseyi üyeleri yargılanıyormuş. FETÖ'nün mezkur ihanet konseyiyle ilgili aklımızın yatmadığı, havsalamızın almadığı iddia ve ifadelerin netliğe kavuşma ihtiyacı vardır. Şu işe bakınız ki, ortada siyasetçi yoktur. 15 Temmuz melaneti gerçeklemiş olsaydı bakan, başbakan veya cumhurbaşkanı olması mümkün ve muhtemel hiç kimseden bahis de açılmamaktadır. Adeta yer yarılmış FETÖ'nün siyasi ayağı içine girmiştir. Kripto damarın kesilip atılması, kılık değiştirmiş, usul ve üslup açısından kendisini emniyete almış FETÖ'nün siyasi ayağının darmadağın edilmesi artık milli bir seferberlik ruhuyla ele alınmalıdır. Türkiye FETÖ operasyonlarından dolayı diken üstündeyken, hayat normale dönmemişken, olağan şartlara daha ulaşılmamışken mücadeleyi sekteye uğratacak her adım Türkiye düşmanlarına hizmetle bir ve aynı olacaktır.
ACINIRSA ACINACAK HALE DÜŞERİZ
Hükümete diyorum ki, çaycıyı çorbacıyı bırakın; yılana çıyana bakın. Zahire değil zehre odaklanın. Zarfa değil mazrufa dikkat kesilin. Kapıcıyı odacıyı, memuru işçiyi, onu bunu değil; 15 Temmuz'un kurgusunu, saldırı planlamasını yapan sözde akıl ve akil hocalarını yakalayın. Suçlu-suçsuz tasnifi tam ve eksiksiz yapılmazsa, kim mağdur, kim mahkum ayrımı adalet ölçülerinde gerçekleşmezse, üstelik FETÖ çuvalına önüne gelen atılırsa, bilinsin ki, ihanet alttan alta beslenecek, büyüyecek, ilk fırsatta harekete geçmek üzere bilenecektir. Vatan kavrulmuş, millet kavrulmuş, devlet kavrulmuş; ama kavurmacılar aklanıyor, baklavacılar adaletten kaçırılıyorsa ortada kesinlikle çözülmesi gereken bir sorun var demektir. Hatırlıymış, tanınıyormuş, arkası kaviymiş, sırtı pekmiş; bırakınız bu safsataları, geçiniz bu bayat taktikleri. Haine merhamet mazluma ihanettir. Caniye hoşgörü masumiyete karşı işlenmiş cinayettir. Üzerimize tankla, topla, bombayla, uçakla, helikopterle saldıran Türkiye düşmanlarına acınırsa, çok geçmez, fazla sürmez, acınacak hale aziz Türk milleti düşer, düşmesi de mukadderdir.”