Maaz İbrahimoğlu ve Yıldız Yazıcıoğlu'nun hazırladığı dosyada"IŞİD'ci olan bir çocuk nasıl anlaşılır?"sorusu irdelendi.
İşte Nokta Dergisi'nin haberi;
“IŞİD’e katılmak için evden kaçtı” haberlerine her geçen gün yenileri ekleniyor. Son örneği geçtiğimiz hafta İstanbul Beylikdüzü’nde yaşandı. 18 yaşındaki Kevser Çelik,“Şehit olacağım. Hakkınızı helal edin. Beni aramayın sormayın” diye bir not bıraktıktan sonra sırra kadem bastı. Kevser’in son görüldüğü yer ise Güneydoğu’ya yolcu taşıyan bir otobüs firmasının yazıhanesiydi.
Orhan Gönder ismini de çarpıcı bir örnek. Seçimler öncesi HDP mitingini kana bulayan Adıyamanlı bu genç, IŞİD saflarında yer almış, sonra bir şekilde döndüğü ülkesinde katliama imza atmıştı.
Tablo, IŞİD saflarına katılan gençlerin Kevser ve Orhan’la sınırlı kalmayacağını gösteriyor. IŞİD’in propagada gücü ve kamunun duyarsızlığıyla katılımın artarak devam etmesi sözkonusu…
Çocuklarını IŞİD’e kaptıran aileler, süreci anlatırken çocuklarında meydana gelen değişikliklere dikkat çekiyorlar. Genellikle yapılan şikayetler şunlar: “Çocuğum çok internete takıldı… Dergahlardan ders aldıktan sonra bizle konuşmayı kesip içine kapandı… Elinde değişik kitaplarla gelip bize ‘Müslüman olun!’ gibi şeyler söylüyordu…”
ÇOCUĞUM BİR IŞİD’Cİ Mİ?
Aileler için temel soru şu: “Peki çocuğumuzu IŞİD’ten nasıl koruyacağız?”
NOKTA, hem uzmanlarına sordu hem de IŞİD tecrübesi yaşayanlarla konuştu. IŞİD’e katılımda iki safhadan oluşan bir çizelge ortaya çıktı: Koza safhası ve kelebek safhası.
Koza safhasında, adayın duygu dünyası ve zihinsel olarak IŞİD’e uygun hale getiriliyor. Sürekli telkinlerle ‘cihad’a hazırlanıyor. Kelebek safhasında ise kendini her an patlatmaya hazır bir ‘mücahit’e dönüşüyor.
Çizelge her ne kadar bazen içi içe geçse de aslında kronolojik bir sıralamayı da içeriyor. Bunun anlamı şu: Çocuğunuz öyle bir günde ‘pat’ diye İŞİD’ci olmuyor. Bu işin de belli bir süreci var. Anne babaya düşen, -en azından- sürecin yarısı dolmadan önce olanların farkına varmak ve önlem almak. Çizelgenin ilk sıralarında bulunması çocuklarınızın illa da IŞİD’e katılacağı anlamına gelmiyor. Ancak şu da bir gerçek ki sürecin ilerleyen her aşamasında risk katsayısı daha da yükseliyor.
BİRİNCİ EVRE: KOZA SAFHASI
1-) HAKARET KELİMELERİNDE DEĞİŞİM: Daha önce kullandığı hakaret ifadeleri değişmeye başlar. ‘Münafık’, ‘Kafir’, ‘Yezid’ gibi hakaret kelimelerini kullanır olur.
2-) CİHAD: ‘Cihad’ kavramı ağzından düşmez. Artık hayatın tek anlamı ‘cihad’tır.
3-) GİYİM KUŞAMDA DEĞİŞİM: Kot pantolon artık giyilmez olur. Bol keten pantolonlar tercih edilir. Kadınlar ise çarşafa yönelir.
4-) HARARETLİ NAMAZ: Namaz kılmıyorsa namaza başlar, namaz kılıyorsa daha çok kılar. Ancak kılınan bu namazlar istikrarlı değildir. Namaz kılarken ayaklar omuz genişliğinde abartılı bir şekilde açılmaya başlanır.
5-) MÜZİK TERCİHİ: Çalgılı müzikleri dinlemeyi keser. Erkekler kadın şarkıcıları dinlemez. Dinlenen müzik sadece ‘neşid’ tarzından ibaret olur. (Neşid, Arapça şarkı, ilahi, marş demek… Diğer şarkılardan farkı; neşid müzikte çalgı, kadın sesi kullanılmaz, melodi sadece insan sesiyle sağlanır. IŞİD’in bol kafa kesmeli, patlamalı cihat kliplerinde fon müziği olarak ‘neşid’ tarzını bulmak mümkün.)
Meraklısına bir ‘neşid’ klibi:
6-) SIR DUVARI: Aile bireyleriyle olan ilişkisinde müthiş bir gizlilik başlar. Ser verir sır vermez. Tüm sırlarının önüne duvarlar çeker. Telefonuna, bilgisayarına kilit koyar. Telefonunun, bilgisayarının kurcalanmasına şiddetle karşı çıkar. Tedirgin olur.
7-) İDELOJİ KİTAPLARI: Okuduğu kitapların niteliğinde değişim başlar. Şu kitapları mutlaka okur: Tüm Rasullerin Ortak Daveti (Ebu Hanzala), Hısnul-Müslim (Said b. Ali el-Kahtani), Yoldaki İşaretler (Seyid Kutub), İbn-i Teymiye.
8- ) KARŞI CİNSLE İLİŞKİLER: Eğer erkek ise kız arkadaşlarıyla, kız ise erkek arkadaşlarıyla ilişkisini bıçak gibi keser. Facebook, instagram gibi sanal ortamlardaki karşı cins arkadaşlarını siler.
9-) ŞEKİL: Erkekler saç ve sakallarını uzatmaya başlar.
10-) SANAL ETKİLEŞİM: Televizyon ve film izlemesi kesilir. İnternette ‘cihad’ temalı videolar izlenmeye başlar.
11-) OKUL DURUMU: Öğrenci ise, öğretmenlerine saygı göstermez. ‘Şirk Yuvası’ olarak gördüğü okula gitmemeye başlar.
12-) CUMA NAMAZI: ‘Kafir devletin atadığı imamlar’ın arkalarında namaz kılmayı reddeder. Camiye gitmez. Cemaatle kılınacak namaz için tek adres artık ‘dergah’ olmuştur.
13-) TARİKAT VE CEMAATLER: ‘Dergah’ dışındaki tüm tarikat ve cemaatleri ‘küfür batağında’ olmakla suçlar. Kendi dışındaki tüm tarikat cemaatlere hakaret eder.
İKİNCİ EVRE: KELEBEK SAFHASI
‘Koza’ evresini dolduran ‘mücahid’ adayı artık evden uçmaya ‘Kelebek’ safhasına hazır hale gelmiştir. Ancak evden ayrılma ‘hadi ben gittim’ şeklinde olmaz. Ayrılışın bile kuralları vardır.
IŞİD’in ‘mücahid’ adayları için hazırladığı bir kitapçıkta o kurallar şöyle yazılı:
1-) Sağlam bir bavul ayarlanır. Bavulu en fazla 7-8 kilo, bol gözlü, ayaklı, çekçeklidir.
2-) Güneş enerjili şarj aletleri, saç tıraş makinesi, taşınabilir wi-fi modem, başucu lambası, fener tipi lamba, uyku tulumu, tırnak makası, İsviçre çakısı, kaşal (hem çatal hem kaşık olarak kullanılabilen mutfak gereci), katlanır fincan, kamp tabağı, dikiş kutusu, ilkyardım seti ekipmanları ile ilaç ve tıbbi malzeme alınır.
3-) Yağmur ve soğuktan koruyacak iyi bir ceket, bilekleri koruyan bir çift bot ve bir çift spor ayakkabı, askeri tip çorap, ayak bakımı için pudra ve krem, soğuktan koruyan eldiven, bere, 3 metrelik mezura, karabina (dağcılık kancası), avcı tipi bol cepli ama kamuflajsız pantolonlar, spor tişörtler ve çabuk kuruyan malzemeden elbiseler, iç donu veya külotlu çorap, hırka ve kapüşonlu sweetshirt, iç çamaşırı alınır.
4-) (Otobüs firmalarından) Rezervasyonlar yapılır. Gaziantep, Şanlıurfa en çok gidilen iki atlama istasyonudur.
5-) Eğer bir kuşku olursa IŞİD sürekli olarak inkar edilir. Zaten IŞİD adı yasaktır.IŞİD’ten ‘Devlet’ (Davlah) olarak bahsedilir.
6-) Iphone telefonlar Android telefonlar ile değiştirilir. İrtibat telefon numaraları alınır. Ve bu numaralar genellikle küçük kağıtlara yazılır. Eğer irtibat kişisi Türk şirketlerine ait telefon numarası kullanmıyorsa genellikle Suriye ya da Irak telefonları kullanır. O halde şu telefon kodlarına dikkat: Suriye +963, Irak +964.
IŞİD’E NASIL KATILIYORLAR?
IŞİD’le irtibat kurduktan sonra katılmaktan son anda vazgeçen Yunus S., gençlerde yaşanan değişiklikler sürecini NOKTA’ya anlattı.
Yunus S., 17 yaşında ve meslek lisesi makine bölümünde okuyor. İnternet ve bilgisayardan iyi anlıyor. IŞİD macerasının nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Beni,IŞİD’e katılan ve şu anda öldürülen bir arkadaşım götürdü. Öncellikle biz oraya ‘dergah’ diye gidiyorduk. Çeçen dergahı gibi düşünüyorduk.
Zaten o arkadaşım Çeçenleri çok seviyordu. Beraber gittik. Orada hiçbir şekildeIŞİD’ten bahsetmezler. Dergah ya da İslam sohbeti olarak ifade ederler. Orada özellikle Kur’an’daki cihat ve savaş üzerinde yoğunlaşan ayetleri okurlar ve o ayetlerden bahsederler… İlk başta ailenizin haberi olmasın diye ihtar çekiyorlardı.
Biraz orada kendi İslami anlayışlarını anlattıktan sonra ‘artık ailelerinize söyleyin, aileleri buraya da yönlendirmeye çalışın’ derler. Zaten onlara göre tevhidi kabul etmeyenler Müslüman değil.
Ailelerimiz bu tarz şeyleri bilmediği için onlara göre Müslüman değildirler. Mesela ben o kadar çok etkisine girmiştim ki; anne babama, ‘anne, baba’ değil isimleriyle hitap ediyordum. Onlara takılınca herkesi dışlıyorsun. Kafir diyorsun, münafık diyorsun. Dergaha ‘Gidip anneme babama anlattım ama gelmediler’ diyorsun. Dergahtakiler ‘o zaman onları terk edin’ diyor. 3-4 yıl kadar gittim.”
BİR HAFTA AİLEN ARAMAZSA…
Yunus S. IŞİD’e katılmanın aşamalarını şöyle anlatıyor: “IŞİD’e katılmak için şu yolu izliyorlar. Önce dergahtakilere ‘Ben cihada gitmek istiyorum’ diyorsun. Onlar sana bir tarih veriyorlar. O tarihten önce bir hafta boyunca onların yanında kalıyorsun.
Eğer o bir hafta süre içerisinde bir yerlerden aranmıyorsan, bir şikayet yoksa emniyet falan aramıyorsa, o hafta artık vakti geldiğinde zaten gidiyorsun. IŞİD’e ilk gittiğinde aileni akrabalarını arayabiliyorsun. ‘Ben iyiyim, merak etmeyin’ gibi şeyler söylüyorsun ama gittikçe bu telefonlar azalıyor. Zaten tecrübe kazandıkça da artık ‘cihad’a katılıyorsun.”
KAZANMAK İÇİN HERKESE İYİ DAVRANIRLAR
IŞİD’e kadro katılımı sağlayan elemanların adam kazanmak için herkese çok iyi davrandığını söyleyen Yunus S., “Onlar insanları çekmeyi çok iyi başarıyor. Mesela gittiğinde sürekli bir ilgi gösteriyorlar. Sürekli ‘cihad’dan bahsediyorlar.
İnsan kendi kendine ‘Ben de gideyim şehit olayım’ diye düşünüyor. O kadar yani… Ben dergaha gidiyordum. ‘Ebu Hanzala’ derslerine 400-500 kadar insan geliyordu. Her yaştan insan vardı. Kitaplar veriyorlardı. Onları okuyordum. Dersler cumartesi 21.00’de, pazar günleri ise 09.00’da başlıyordu.
IŞİD herkesi almıyor. İşine geleni alıyor. Evvela bilgisayardan, onarımdan, makineden anlayanları alıyorlar. Ben makina okuyordum. Beni kolay kabul ettiler.”
Yunus S. sözlerine şöyle devam ediyor: Orada onların anlattığı farklı bir ‘tevhid’ anlayışı var. Bilinen tevhid anlayışından farklı bir şey. Bu anlayışı kabul etmeyen herkesi kafir ilan ediyorlar. Orada derslerde ‘Bağdadi iyi şeyler yapıyor’ gibi şeyler söylerler.
IŞİD ve Nusra bazı yerleri ele geçirdiğinde hoca, ‘Müslüman kardeşlerimiz Allah yolunda buraları ele geçirdiler’ diyor. Gidenler şeriat için gidiyor. Şehit olmak için gidiyor. Ortam öyle bir hale geliyor ki bomba olmak istiyorsun ve şehit olmak istiyorsun.”
KAPIDAN NASIL DÖNDÜ?
Yunus S. IŞİD’e katılmaktan nasıl kurtuldu? Yine kendi ağzından dinleyelim: “IŞİD, El Kaide’ye nazaran daha bir şovcu. İnterneti çok iyi kullanıyorlar. Sürekli videolar üzerinden şov yapıyorlar. Kafa kesmeyi bile şova dönüştürdüler. Bu şovları seyrettikçe bende şüpheler başladı.
Mesela; ‘IŞİD Neden İsrail’e saldırmıyor?’ diye düşünmeye başladım. Böyle şüpheler içinde bocalarken gitme vaktim geldi. Tam gideceğim hafta arkadaşlarım beni maça çağırdı ve ben maça gittim. Sonra bir daha da gitmedim.”
ÇOCUKLARINI NASIL KAYBETTİLER?
– Biz şimdi kimden hesap soracağız?
Kevser Çelik’in annesi İsminaz Çelik:
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra üç yıl boyunca Kuran kursuna giden ve son bir yıldır evde bulunan Kevser, zaman zaman Beylikdüzü Kavaklı’da bulunan bir evde sohbetlere katılıyordu. Ailesinin anlattığına göre son zamanlarda Suriyeliler’e çok acıdığını dillendiriyordu.
Baba Cevat Çelik kızının son zamanlarda telefonuyla sürekli mesajlaştığını söyleyerek şunları anlatıyor: “40 gün et yemedi. ‘Kızım niye yemiyorsun?’ dediğimizde de, ‘ Nefsimi terbiye ediyorum ‘ dedi.” Anne İsminaz Çelik de bu bilgiyi doğruluyor: “Alimin biri böyle yaptı dedi. 40 gün et yemedi. 41’inci gün gitti. Çok kilo verdi. 7 kilo verdi.”
Kızının son dönemlerde telefonuyla sürekli mesajlaştığını, gece uyumadığını, sabah da erken uyandığını söyleyen anne İsminaz Çelik, “Ben nişanlısıyla konuşuyor diye önemsemedim bile. Son bir haftadır suçlu gibiydi. Telefonu bırakır bırakmaz suçlu gibi kalkıyordu. Ben de zannettim ki başka bir çocuk var.
Çarşaf üzerine çok konuşuyordu. ‘Çarşaf giyeceğim anne’ diye. İşte ‘Arapça öğreneceğim’ dedi. Arapça ilahiler (Neşid) dinlemeye çalıştı. ‘Bu ne, ben bundan bir şey anlamıyorum’ dediğimde, ‘Sen anlayamazsın anne, onu ancak ben anlarım’ dedi. Mırıldanarak onu devamlı söylerdi” diye konuştu.
ORHAN GÖNDER’İN ANNESİ HATİCE GÖNDER:
Orhan Gönder HDP mitingini kana bulayan bombacı. IŞİD’e katılmadan evdeki son günlerini annesi Hatice Gönder bakın nasıl anlatıyor: “Anne babayı dinlemez oldu. 4-5 aydan sonra oğlum sakal bıraktı. Saç bıraktı. Bol elbiseler giydi. Anne, baba, amca, abi hepimiz karşı çıktık. Bu çocuk hepimizden tüm aileden, kardeşlerinden uzaklaştı.
Bir gün namaz sonrasında cami imamına çelme taktığını öğrendik. Adam da tökezlemiş. Cami imamı eşimle görüştü. Eşim bu olaydan sonra oğlumla kavga etti, hatta dövdü. Oğlum o sırada, ‘cami imamlarının arkasından namaz kılınmaz, bunlar devletten para alıyorlar’ dedi.
Bu sözün üzerine babası da yüzüne tükürdü. Burada oğlum ve arkadaşlarının beraber takıldığı ‘İslam‘ adında bir kafe vardı. Aileler olarak o kafeye gittik. Kafe iki katlıydı. İkinci katta namaz kılınıyordu. IŞİD bayrakları duvarlara asılmıştı. Oradakilere oğlumu tanıyıp tanımadıklarını sordum.
Yemin ederek tanımadıklarını söylediler. Aileler olarak 3-4 kez oraya baskın yaptık. Durumu devlete de bildirerek oranın kapatılmasını istedim. Bence aileler çocuklarına sahip olsun. Gerekirse zincire vursun ve bodrumlara bağlasın. Ama yine de gitmesine izin vermesin. Oğlum IŞİD’e katıldıktan sonra emniyet ve valiliğe defalarca başvurdum. Hatta Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de görüştüm. Kadın başıma gece yarılarına kadar sınırlarda gezdim. Ben kimden hesap soracağım?”diyor.
UZMANINDAN IŞİD’A GEÇİŞ ANALİZİ
Diyarbakır bombacısı Orhan Gönder’in annesi Hatice Gönder’in çığlığı oldukça çarpıcı: “Ben kimden hesap soracağım?” Gerçekten de IŞİD sözkonusu olduğunda devletin vurdumduymazlığı gözlerden kaçmıyor. Aileler nokta vererek “İşte burası!” demesine rağmen IŞİD ‘atlama rampaları’ hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Peki devlet neden duyarsız?
NOKTA, bu soruya, Türkiye’deki IŞİD tehlikesini de inceleyen Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) Başkanı Ercan Taştekin ile birlikte yanıt aradı. Terörle mücadele için uzmanlık gerekirken son dönemde Emniyet’in yaşadığı atama dalgasıyla uzman kadroların başka birimlere dağıtıldığını kaydeden Taştekin, “Ne yazık ki Emniyet bugüne değin üzerine düşeni yapmadı. Örgütü büyüttü. Yine de aileler Emniyet’e başvurmalı. Devletin birimleriyle korkmadan irtibata geçeceğiz. Sonrasında takipçisi olacağız” diyor.
IŞİD TSUNAMİSİ GELİYOR
Türkiye’de IŞİD ile mücadelede ‘siyasi irade’ gerekliliğine dikkat çeken Taştekin, mevcut siyasi yaklaşım ile IŞİD’in ülke içerisinde de terör yaratabileceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Türkiye, bugüne değin izlenen IŞİD politikasından doğacak faturayı çok ağır ödeyecektir. Emniyet’te parti polisi oluşturma çabasıyla terör uzmanları dağıtıldı.IŞİD gerekli örgütlenme yapısını, zeminini kurdu. Psikolojik üstünlükte insan kaynakları kazanma üstünlüğünde eylemsel üstünlükte alan oluşturdu.
Siyasi irade etkin mücadele kararı almalı ve böyle bir tavır sergilememeliydi. Dere kenarında durur yaşarsanız, bazen dere taşar üç beş eve, tarlaya zarar verir, bazen mahalleye zarar verir.
Ancak artık gelen tsunami! Siz dere taşacak zannediyorsunuz IŞİD tehlikesi böyle geliyor. Kendi dışındaki herkesi kafir ilan eden, kendisiyle aynı dine mensup insanları da katleden IŞİD, daha önce birlikte hareket ettiği kişi ve yapıları da ortadan kaldırıyor. Unutulmamalı ki terör ve terörist için kural yoktur. Maalesef Türkiye’de olası eylemler beklenebilir.”
ÇOCUĞUNUZDA BUNLAR OLUYORSA
Terörle mücadelede yıllarını harcayan Ercan Taştekin’in çocukları IŞİD pençesindeki ailelere bazı tavsiyeleri var:
“Terör, toplumsal sorunlardan beslendiği için demokratik ve evrensel hukuk içerisinde mücadele etmeyi bilmeyen kişileri militan olarak yetiştirmeyi hedefler. Göç etmiş aile bireyi olması, maddi zorluklar yaşaması, ailesine ya da içinde bulunduğu topluma aidiyet duygusu olmaması, aile içinde şiddete maruz kalması veya tanık olması söz konusuysa bu koşullardan terör örgütüne katılım oranı yüksek.
Ancak maddi koşulları, eğitimi yönünden sıkıntısı yoksa da özsaygı sorunu gözlemlenebiliyor. Sevgi ile ergenliğe geçiş yapmamış, ailesiyle iletişim kuramayan gençler de evi terk etme eğilimi söz konusu. Bunlar dışında ‘kahramanlık hayali’ olup olmaması bir başka etken.
Aile, gerçek kahramanlığı da anlatmalı. Koşullar ne olursa olsun anne – baba ile çocuk arasındaki ilişki önemli. Aile çocuğunu anlamaya dolayısıyla da tanımaya çalışmalı.”
AİLELER IŞİD’İ TANIMALI
“IŞİD, insanlara yaklaşımında hoş gelecek, iyi niyetli görünecek beyan ve söylemlerle ortaya çıkıyor. İslami değerleri yaşayamadığını düşünen, en önemlisi de İslamı gerçekten anlayamamış bireyler hedef seçiliyor. IŞİD, sosyal medyayı etkin şekilde kullanıyor.
Sosyal medyadan İslam istismar edilerek ‘onurlu eylemler’ yapıldığı savunuluyor. Terör örgütlerinde, seremoni kullanımı, tören atmosferi önemlidir. Bu nedenleIŞİD’in, İslam’ın en temel öğretisine aykırı olmasına karşın insan canını aldığı kafa kesme, toplu katliam videolarındaki görüntülere bakıldığında her şeyin törenle yapıldığı görülüyor.
Aidiyet duygusu ailesine, ülkesine duymayan bireyler arasında üniforma gibi ortak giyim tarzı ve hareket tarzı ile terör örgütüne aidiyet sağlanıyor. Sosyal medyadan paylaşılan IŞİD’in tüm etkinliklerinde, görüntü ve şov öncelikli, böylece etkileyici olması amaçlanıyor.
Bilinç sahibi tüketici, aldığı malzemenin görüntüsüne değil işine yarayıp yaramayacağını dikkat eder. Ancak IŞİD, İslam diye sunduğu örgüt kurallarını pazarladığında eğer birey, İslam’ın gerçek içeriğini bilmiyorsa görüntüsüne kanıyor. Dolayısıyla da aile, IŞİD’in görsellik ve örgüt üyeliği aidiyet özelliklerini yakından tanımalı. IŞİD’in özelliklerini öğrenmeli.”
ÇOCUĞUN SÖYLEMLERİNE DİKKAT!
“Tüm terör örgütlerinde olduğu gibi IŞİD’in de hitap şekli ve söylem birliği özellikleri bulunuyor. Bizde sol kesimde ‘yoldaş’, ‘merhaba’, ‘ışıklar içinde uyusun’ gibi ifadeler kullanılırken; sağ kesimde de ‘kardeş’, ‘selam-ı aleyküm’, ‘mekanı cennet olsun’ gibi ortak dil oluşuyor.
IŞİD’in ise, derinlemesine dini bilgiye sahip kişilere veya gruplara nüfuz etmediği görülüyor. İçeriğe değil şekle önem vermiş kişiler hedeflendiğinden ezberlenmiş, yanlış yorumlanan veya rivayet edilmiş birkaç ayet ve hadis ile birkaç İslam âlimi kitabı üzerinden gidiliyor.
Bütün fikirleri radikal olmamasına rağmen örneğin İbni Teymiye’nin görüşleri kullanılıyor. Çocuk, genç eğer sıkça İbni Teymiye’nin yayınları yanı sıra ‘tağut’, ‘küfür’, ‘şirk’, ‘cihad’ temalı yayınlara merak saldıysa dikkat edilmesi gerekiyor. Özellikle ‘cihad’ dilinden düşmemeye başladıysa işaret fişeği olabilir.
IŞİD’e eğilimli bireyde ‘cihad’ konusunda İslam’dan özellikle ezber referanslar sıkça tekrarlanır.
Birincisi; Kuran-ı Kerim’den Tevbe Suresi (73): ‘Ey peygamber kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı çetin ol. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir varış yeridir orası.
İkincisi ise; Hz. Muhammed’in ‘Cihad amellerin zirvesidir, kubbesidir’ hadisi; IŞİD’in kendi eylemlerine gerekçe olarak kullandığı ezber anlatım olarak görülmektedir.IŞİD’in ‘halifelik’ yaklaşımı da unutulmamalı. Eğer zaten dini yönü kuvvetli bir çocuk söz konusuysa dine ilişkin söylemi dışında halifeliği savunmaya başlar. İslam’ın yaşatılması için halifeliğe ihtiyaç duyulduğu gibi söylem değişikliği olabilir.”
ŞEKİL-ŞEMALE DİKKAT!…
“Renkli kıyafetleri, modern kıyafetleri itebilir. Anadolu’da geleneksel olmayan şekilde sakal bırakma görülebilir. Düzeltilmemiş, dağınık biçimde epey uzun sakal.. Saçını da uzatmaya başlar. Kendi görünüşüne dikkat etmemesi de gözlemlenebilir. Yandan cepli aşırı bol pantolon, şalvar modeli gibi tercihler görülür. Gömlek etekleri pantolon içerisine konmaz. Aileler bu değişimi gözden kaçırmamalı.”
KIRMIZI ALERM VERDİĞİ DÖNEM
“IŞİD’e katılım yolunda olduğu veya hatta artık örgüt üyesi olduğu aşamada söylem ve tavrındaki en belirgin değişiklik, ‘tekfir’ ile anlaşılabilir. En yakınındaki insanları, ailesini kafir ilan etmeye başlar. Anne babasını dahi. Özellikle cinsler arasındaki ilişkide çok sert tavırlar takınır.
Annesine, kız kardeşine sert tepkiler gösterir. Anne elini öpmeyi dahi ‘haram dokunuş’ diye algılayabilir. Ailesiyle, akrabalarıyla ve bazen sokaktaki herkes ile dini konularda tartışmaya girer, onları Müslüman olmamakla itham edebilir. Devleti de kafir olmakla suçlar. İslam’ın yaşatılmadığını savunurken, devlet yönetimini sorumlu tutar.
Demokratik sistem ile ilgili her şeyi eleştirir. Beşeri kanunları reddettiğini ilan eder. Oy kullanmaz, oy verenleri de kafir ilan ederler. Zaman içerisinde yayılan dine eğilim değildir bu ani değişimler söz konusu olur. Ailesini, yakınlarını kafir ilan ederken; küfür olduğu gerekçesiyle okula gitmeye direniyorsa, askerliği kabul etmiyorsa, memuriyeti aşağılıyorsa artık IŞİD konusunda aile kırmızı alarm verir.”
VEDA ALARMI: ŞEHİTLİK!
“Kendisini ‘IŞİD savaşçısı’ ilan edecek kişinin söylemindeki değişiklik belirginlik kazanır. En önemlisi eskiden ‘cihad’ ifadesiyle birlikte dile getiriyorsa dahi artık ‘şehit olmak’ konusunda sıkça konuşur. Şehitliği bizim toplumumuzdakinden abartılı biçimde ve sıkça yüceltir.
Annesine veya ailesinde yakın gördüğü kişiye, ‘Şehit olursam üzülür müsünüz?’ gibi sorular sorabilir. Aile, bir yandan çocuğu gündeminde olmadığı halde pasaport başvurusunda bulunuyor mu, ya da seyahat planı yapıyor mu diye gözlemlemeli. Şehit olacağı gibi ifadeleri yanlışlıkla da olsa ağzından kaçırıyorsa, veda eder gibi tavırlar içerisine girdiyse dikkat edilmeli.”
DÜNYA IŞİD’E TÜRKİYE’DEN KATILIYOR
Birleşmiş Milletler’in (BM) 1 Nisan 2015 tarihli son raporuna göre terör örgütüIŞİD’in ‘mücahit’ sayısı yüzden fazla ülkeden gerçekleşen katılımlarla 25 bine ulaştı. Örgüte en çok katılım ise 2014 ortası ile 2015 Mart ayı arasında oldu. Bu periyotta katılım oranı yüzde 71 olarak gerçekleşti.
Raporlara göre yerli- yabancı katılımların istasyonu Türkiye. Nedeni ise kevgire dönmüş Suriye sınırı. IŞİD’e katılmak isteyen ‘mücahit’ adayları hiçbir zorlula karşılaşmadan elini kolunu sallayarak sınırı geçiyor.
Geçtiğimiz günlerde Gaziantep’in Suriye’ye çıkışı Karkamış Sınır Kapısı’na gelen Sudan uyruklu 3 kişi, yetkililere başvurup normal bir istekmiş gibi “Biz İŞİD’e katılmak için karşıya geçmek istiyoruz” dedi. Üç terörist adayı kapıdan geri dönmek zorunda kaldı ama ardından ortadan kayboldu.
Yapılan hesaplara göre IŞİD’e katılım veren ülke sayısı 70’in üzerinde. Kimi zaman İngiltere, kimi zaman Almanya hatta Güney Kore!
Resmi bir istatistik olmasa da IŞİD’in en geniş ve dinamik kadro havuzu Türkiyeolarak biliniyor. İddiaya göre şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup daIŞİD’e katılan ‘mücahit’ sayısının 2 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
Her ne kadar geçmiş yıla göre denetim gelse de sınır geçişlerinin hala oldukça kolay olduğu bir gerçek. Suriye’ye Türkiye’den geçiş de hala kolay. Buna paralel olarakTürkiye’den katılım istikrarlı bir şekilde sürekli artış gösteriyor.
IŞİD’e katılımların en çok olduğu vilayetler İstanbul, Ankara, Konya, Adana,Diyarbakır, Gaziantep, Bursa, Sakarya, Bingöl, Muş ve Adıyaman. IŞİD’e katılımda en yoğun yaş aralığı ise 17-25.
Maaz İbrahimoğlu-Yıldız Yazıcıoğlu / NOKTA