Canlarını kurtarmak için hala Bangladeş’e gelmeye devam eden az sayıdaki Arakanlı Müslüman'ın neredeyse tamamı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Anlattıkları ve ortadaki manzara ise yürekleri dağlıyor.
Ağustostan bu yana Myanmar’da ordu ve fanatik Budistlerin saldırılarından kaçanların sayısı 620 bini geçti. İlk zamanlarda her gün binlerce kişi zor şartlarda sınırı geçip Bangladeş’e sığınıyordu. Şimdi bu sayı oldukça azalmış görünüyor. Yerel halkın ve yetkililerin söylediklerine göre, son birkaç haftadır gelenlerin sayısı artık "günde onlarca kişi" olarak ifade ediliyor.
Gelenlerin çoğunu ise kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Nadiren yaşlı erkeklere rastlamak da mümkün. Gelenlerin anlattıklarına göre, erkeklerin görülmemesinin nedeni Arakanlı Müslüman toplumun erkeklerinin neredeyse tamamının Myanmar ordusu tarafından yakalanıp hapse atılması ya da özellikle ağustos ve eylül aylarındaki saldırılarda öldürülmüş olması.
Arakanlı Müslümanların Myanmar’da yaşadığı Rakhayn eyaletinin kuzeyinden Bangladeş’e geçişler neredeyse bitmiş durumda. Ancak güneyde yaşayan halktan hala az da olsa gelenler bulunuyor. Gelenler ise çok zorlu bir yolculuktan sonra Bangladeş’e ulaşabiliyor. Birçoğunun Bangladeş’teki ilk durağı ise Teknaf kasabası oluyor.
Arakanlı Müslümanlar bu zor yolda ormanları, dağları ve son olarak geniş bir nehri geçmek zorunda. İki ülke arasında doğal sınırı oluşturan Naf Nehri'ni aşanlar özgürlüğe adım atmış oluyor. Ancak bu yolu kat edenlerin hali ve anlattıkları dinleyenlerin yüreklerini dağlıyor.
Neredeyse tamamı kadın ve çocuk
AA ekibinin cuma günü Myanmar-Bangladeş sınırının Bangladeş tarafında, sınırdan birkaç yüz metre içeride rastladığı bir grup Arakanlı kadın ve çocuk özgürlüğe ulaşalı henüz birkaç saat olmuş.
Yaşlı bir erkek dışında yaklaşık 30 kişilik grubun tamamı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Nehri geçtikten sonra karşılarına çıkan ilk yerleşim yerinin girişinde, tek bir askerin bulunduğu alanda, güneş altında çaresizce bekliyorlar. Yanlarında ne bir eşyaları ne yemek ne de su var. Nereye gideceklerini, ne yapacaklarını bile bilemeden, ilk kez gördükleri bu topraklarda öylece oturuyorlar. Bangladeş askerlerinin kendilerini alıp kamplara götüreceğini söylediği için askerlerin gelmesini bekliyorlar.
Ormanda doğum
AA muhabirine başlarından geçenleri anlatan bu kişilerin tamamının hem hali hem de dillerinden dökülenlerin acısı yüreklere işliyor.
Nesari adlı kadının sözleri özellikle yürek parçalayıcı. 40 yaşındaki Nesari’nin kucağında bulunan yeni doğmuş bebek dikkati çekiyor. Hiç durmadan ağlayan bebeğini susturamayan Nesari, başından geçenleri göz yaşları içinde şöyle aktarıyor:
"Askerler evimizi yaktığı için birçok kişi gibi biz de Bangladeş’e kaçmaya karar verdik. Kaçmaya çalışırken askerler yolumuzu kesti, eşimi alıp götürdüler. Şu anda hayatta mı, değil mi bilmiyorum. Ben de üç çocuğumu alıp canımızı kurtarmak için yola devam ettim. Köyümüzden ayrıldığımızda hamileydim. Bizim köyümüz buraya oldukça uzak. En az 20 gündür yürüyoruz. Bu sırada çocuğumu ormanın içinde dünyaya getirdim. Yaklaşık 10 gün oldu. Çocuklarım aç ve susuz. Sabahtan beri bir bardak su bile içmediler. Bütün yol boyunca da sadece muz ağacı yedik. Meyvesi olmadığı için ağaçları yemek zorunda kaldık."