Denizli'de, tekstile yön veren ilçe olarak bilinen Babadağ'da yaşayan 74 yaşındaki dokuma ustası Mehmet Yılmaz, gelişen teknolojiye rağmen halen tahta el dokuma tezgahıyla ipliğe hayat veriyor.
Aile dokumacılığının geleneksel olarak devam ettiği Babadağ'da taş ve kerpiç evlerin böldüğü dar sokaklarda tezgahlardan sesler yankılanmaya devam ediyor.
Gelişen teknolojiye rağmen çok sayıda ailenin geçimini sağladığı dokumacılık, tezgahın başına geçebilecek güçteki herkesin devam ettirdiği bir meslek olarak dikkati çekiyor.
Babadağ'da 70 yaşın üzerindeki az sayıda usta, tezgahlarının başında ipliğe hayat vermeye devam ediyor.
Nasırlaşmış parmaklarıyla ilmeklere sihir katmaya devam eden bu ustalardan Mehmet Yılmaz, 10 yaşında oturduğu tezgahın başında 64'üncü yılını geçiriyor.
Biber, nar, mısır ve bamya dizgilerinin asılı olduğu duvarların çevrelediği atölyesinde 17 yıl önce 400 liraya aldığı ve tamamı çam ağacından yapılan dokuma tezgahının pedallarına basan, ip dizgilerinin arasından mekiği geçiren Mehmet Usta, yörede ağaçtan yapılmış tezgahı bulunan tek usta olarak biliniyor.
7 arkadaş 7 tezgah
Dokuma ustası Mehmet Yılmaz, ailesinin geçim kaynağı dokumacılığa 10 yaşında dokuma iplerinin makaraya sarıldığı çıkrığın başında başladığını ve bir dönem bakkalcılık yapmasına rağmen dokumacılık işine devam ettiğini anlattı.
Bugün yaşadığı evde doğduğunu, hayatının askerlik görevi dışında hep aynı mahallede geçtiğini aktaran Yılmaz, "Ben doğdu doğalı bu evde yaşadım. Ailemle dokuma yapardık. Ablalarım evleninceye kadar burada bu odada beraber çalıştık. Sonra ben tek kaldım. Bir dönem 7 arkadaşımla bir kahvehanede dokuma atölyesi kurduk. Bu tezgahtan tam 7 tane vardı. Sonra arkadaşlarım bu işi bıraktı. Ben de bu tezgahı evime getirdim. O gün bugündür bu tezgah durmadan dokur."
Tezgahtan çıkan ürünleri satılması için Babadağlılar Çarşısı'na gönderdiğini ancak el dokuması ürünlerin kıymetinin bilinmemesi ve düşük fiyat verilmesi nedeniyle artık göndermediğini dile getiren Yılmaz, "Hiç el dokumasıyla makinenin dokuduğu bir olur mu ? Ben o kumaşa ömrümü veriyorum, otomatik dokumaya göre daha sağlam ve canlı oluyor." dedi.
"El tezgahı, neşe içinde dokur"
Ayakla kullanılan, kol ve bacak gücüyle desteklenen tezgahta dokuduğu örtü, pike, ipek şal gibi ürünleri 15 lira ile 200 lira arasında fiyatlarla sattığını aktaran Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"El dokumasında kumaşlar, neşe içerisinde dokunur. Her el tezgahında dokunan kumaş tektir. Bir daha aynısı dokunmaz. Dokunan ürünü ustası dahi istese aynısını dokuyamaz. Çalışan kişi boş duramıyor. 2 oğlan, bir kızım var. 11 de torunum var.
Sabah kalkarım, abdest alıp namaz kıldıktan sonra Kuran-ı Kerim okurum. Ondan sonra tezgah odasında pencerenin önündeki çiçekleri sularım. Onlarla sohbet ettikten sonra sobayı yakarım. Saat 12.00'ye kadar çalışırım. Öğlen namazını kılıp arkadaşlarımla sohbet ederim. Siparişlere göre çalışmaya devam ederim."
"Ömür saati bitene kadar dokuma yapacağım"
Kalp ameliyatı geçirdiğini, yorulduğunu hissettiği anda dokuma işine ara verdiğini, "ömür saati" bitene kadar çalışmaya devam edeceği dile getiren Yılmaz, hafta sonları yanına gelen torunlarına bu işi öğretmeye çalıştığını söyledi.
Yılmaz, otomatik tezgahlar çıkınca eski tezgahların artık bittiğini ifade ederek, "Benim 2 günde dokuduğumu otomatik tezgah 1 saatte çıkartıyor. Gücüm yettiği kadar bu tahta tezgahla dokuma yapacağım. Başka çaremiz yok. Şehirdeki tekstil işi buradan çoğaldı. Geçen yıl birisi geldi ve tezgahıma talip oldu. 10 bin lira desem alacaktı. Ben boş oturmayı sevmem çalışırım. Oğlanlar, 'Tezgah baba yadigarıdır, dursun' diyorlar. " şeklinde konuştu.