Milliyetçi Hareket PartisiGenel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 'Siirt’in Şirvan-Pervari İlçeleri Arasında PKK’lı Teröristlerin Bombalı Saldırısı Sonucunda Sekiz şehit haberinin hemen akabinde yaptığı açıklama dikkate alınması gereken bir açıklamadır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada artan terör olayları nedeni ile Milli Güvenlik Kurulu’nun olağanüstü toplanması gerektiğini belirterek; ‘Artık sözün bittiği, her türlü mazeretin tükendiği noktaya kayıplar eşliğinde gelinmiştir.’dedi.
Bahçeli’nin Devlet, millet ve vatan sözkonusu olduğunda siyaset yapmayacağını her Türk vatandaşı bilmektedir. Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas konular üzerinde vatanı ve millet için gerektiğinde her türlü fedakarlığı yapabileceğide bilinmektedir. Kaldıki Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Hareketin fıtratında ve genlerinde bu yönde bir temayül olmuştur.
Sayın Devlet Bahçeli’nin önemli gördüğümüz son açıklamasında dikkatle izlenmesi gereken notlara şöyle bir göz gezdirelim.
-Öcalan ve Erdoğan’ın kurduğu pazarlık masaları ocakları söndürmüştür.' dedi.
-Felaket ve musibetler Türkiye’yi çembere almakta, köşeye sıkıştırmaktadır. Yıkım ve çözülme projelerine bel bağlayan müzakere ortakları ülkemizi kanlı bir mecraya elbirliğiyle taşımışlardır.
- PKK tam bir ölüm ve şiddet makinesine dönüşmüştür. Artık sözün bittiği, her türlü mazeretin tükendiği noktaya kayıplar eşliğinde gelinmiştir. Terör Türkiye’yi acımasızca vurmakta, Türk milletine ağır bir fatura çıkarmaktadır.
-Oslo’dan İmralı’ya kadar pazarlık yapan şeref ve namus yoksunlarının üzerine sıçramıştır. Çözülme süreci Türkiye’yi terörün kucağına itmiştir. Nitekim Türkiye’nin bir bölgesi yönetilemez hale gelmiştir. Devlet Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik ve kontrolü kaybetmiştir. PKK alan hakimiyeti kurduğu, psikolojik üstünlük sağladığı bölgeleri hem genişletip hem de derinleştirirken, Erdoğan ve yandaşları iktidar oyunlarıyla terörün değirmenine su taşımışlardır. Farklı il ve ilçelerde sözde özerklik ilanlarının sabırları zorlaması şöyle dursun; Türkiye’nin devlet aklına, egemenlik haklarına, hükmü şahsiyetine alenen meydan okuyan bir süreç devreye alınmıştır.
-PKK’nın açık veya örtülü propagandasını yapan sözde yazar, gazeteci, artist, siyasetçi, sermaye sahibi, akademisyen ve sivil toplum örgütü mensupları suçludur.
-İmralı canisini parlatıp, imajını yenileme densizliğine tevessül ederek Kürt kökenli kardeşlerimizin lideri yapmak için çırpınan köksüz ve kimliksizler suçludur. Devletin içine yuvalanmış, fakat milli menfaatlere aykırı hareket ederek PKK’nın silahlanmasını, provokasyonlarını korkakça ve kahredici bir pısırıkla izleyen çürümüşler suçludur. Türk’e kefen biçip milleti 36’ya ayırma küstahlığını siyaset zanneden teslimiyetçiler de işlenen suçlara, dökülen kanlara ortaktır.
-Türkiye’nin bugünkü şart ve ortamında seçime gitmesi iç savaşın fitilini ateşleyebilecektir. Bu itibarla seçimlerin yenilenmesi hususu mutlaka gözden geçirilmelidir.
-AKP-HDP-PKK dayanışması ve münasebeti analarımızın feryadına yol açmıştır. Bu acıklı, ama açık gerçekleri aziz milletimiz mutlaka idrak etmelidir.
-Terörün zirve yaptığı şu günkü şartlarda Milli Güvenlik Kurulu olağanüstü toplanmalıdır. Ayrıca Anayasa’nın 122. Maddesine uygun olacak şekilde, şiddet ve dehşet manzaralarının olduğu il ve ilçeleri de kapsayacak ölçüde ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur.
-Sıkıyönetim ilanı geciktirildiği takdirde veya ertelenmesi halinde Türkiye baştan ayağa teröristlerin düşmanlıklarına yoğun olarak sahne olacaktır. Bunun sonucunda ise kanlı bir iç savaş kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecek, sonuçta Türk milleti bizzat devreye girerek meşru müdafaada bulunabilecektir.
GARABEY