Çin’in koronavirüs hakkında söylediği yalanlar yanında bir de gerçekleri gizleme gibi kötü bir huyu var. South Morning China Post gazetesinin 12 Mart tarihli haberinde çarpıcı bir gerçek gözler önüne serildi: “Koronavirüs: Hubei Eyalet Yönetimi Covid-19’un kısırlığa yol açtığını söyleyen raporu sildi.”
2 Nisan günü Milliyet gazetesi Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei tarafından kaleme alınan “Çin’in salgınla mücadelesi” başlıklı yazı dizisine başladı. Başkonsolos Wei tarafından dile getirilen ilk ifadeler şöyleydi:
“2020 yılının başlarında, Çin halkı geleneksel bahar bayramı için hazırlanırken, insanoğlu ile koronavirüs arasında savaş Çin’in Wuhan kentinde meydana geldi. Tarihte görülmemiş yeni tip koronavirüse karşı, Çin hükümeti ve ülke genelinde 1.4 milyar Çin halkı seferber oldu. Olağanüstü durumlar için sıra dışı tedbirler alan Çin, olumlu sonuçlarını almaya başladı.”
Ne tuhaf, ülkemizde Çin’i temsil amacıyla bulunan bir diplomat, kendi ülkesinde meydana gelen salgının ortaya çıkış tarihini “2020 yılının başları” gibi son derece muğlak ve kifayetsiz bir ibareyle geçiştirmeye çalışıyor. Neden acaba? Bilmiyor olabilir mi? Yahut biliyor da, eskilerin tabiriyle “tecahül-i arifane”ye mi baş vuruyor?
Mâlum korona hakkında aylardır ağır bir bilgi bombardımanı altındayız. Peki, ilk vak’anın çıkış tarihini günü gününe söyleyecek kimse var mı aramızda? Bunun için önce Dünya Sağlık Teşkilatı’nın elindeki verilere bir göz atalım. Teşkilatın resmi web sitesine göre Çin’de tespit edilen ilk koronavirüs (Covid 19) vak’ası 8 Aralık tarihine işaretleniyor. Bu da bizzat teşkilatın çalışmalarıyla değil, üye ülkelerin bildirimiyle tespit edildiğine göre, 8 Aralık aynı zamanda Çin devletinin uluslararası camiaya deklare ettiği resmi “ilk vak’a tarihi” olarak kayıtlara geçiyor.
Peki, gerçek böyle mi?
Çin Yalanı 1: İlk vak'a 8 Aralık'ta değil, 17 Kasım'da
13 Mart tarihli South China Morning Post gazetesinde Josephine Ma imzasıyla bir yazı çıktı. Gazetenin haber editörlerinden Ma, 2003 yılındaki SARS virüsü salgınını an be an takip eden dönemin Pekin muhabiriydi. Yani bu işleri iyi bilen biri. Bu yazıda South China Morning Post gazetesi olarak Çin devlet kayıtlarına ulaştıklarını ve ilk koronavirüs vak’asının söylendiği gibi Aralık ayında değil 17 Kasım’da görüldüğünü ifade ediyordu.
Josephine Ma’nın aktardığına göre ilk koronavirüs hastası Hubei eyaletinden 55 yaşında bir şahıstı. Resmi kayıtlara göre bu tarihten itibaren virüs her gün 1 ila 5 kişiyi enfekte ederek yayılıyor, 17 Aralık günü sayı 27 kişiye ulaşıyordu. Sonraki üç gün içerisinde salgın hızlı bir ilerleme kaydediyor ve 20 Aralık’ta hasta sayısı 60’a fırlıyordu.
27 Aralık günü Hubei Eyalet Hastanesi doktorlarından Zhang Jixian, ilk kez virüsün yeni bir tür olduğunu açıkladığında hasta sayısı 180 kişiye ulaşmıştı. 31 Aralık’ta bu sayı 266, 1 Ocak 2020’de ise 381 kişiyi bulmuştu.
Görüldüğü gibi Çin hükümetinin Dünya Sağlık Teşkilatı’na bildirdiği 8 Aralık tarihi de, Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei’nin 2 Nisan’da Milliyet gazetesine yazdığı “2020 yılının başlarında, Çin halkı geleneksel bahar bayramı için hazırlanırken, insanoğlu ile koronavirüs arasında savaş Çin’in Wuhan kentinde meydana geldi” ifadesi de doğru değildi.
Çin bilerek, isteyerek yalan söylemiş; koronavirüs salgınının yayılmasında en büyük suç sahibi olmuştu.
Çin Yalanı 2 : ‘Virüse özel test kiti' bozuk çıktı
Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, 2 Nisan tarihli yazısında şöyle diyordu:
“Tüm bunlar arasında, 72 saat içinde virüsün gen dizisini tespit ettik ve beş gün içinde virüse özel test kiti geliştirdik. Ardından da profesyonel cihaz gerektirmeyen ve 15 dakikada sonuç alınabilen yeni test kitlerini geliştirdik.”
Evet, Çinli doktorlar “Profesyonel cihaz gerektirmeyen ve 15 dakikada sonuç alınan” özel test kiti geliştirmişti. Peki, çalışıyor muydu?
26 Mart tarihli Euronews haberinin başlığı “İspanya ve Çekya: Çin’in gönderdiği hızlı test kitleri iyi çalışmıyor” şeklinde atılmıştı. Haberde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, Çin hükümetinin koronavirüs ile mücadelede yardım amaçlı olarak Avrupa Birliği’ne 2 milyon cerrahi maske, 200 bin N95 maske ve 50 bin test kiti göndereceğini duyurduğu ifade edilirken, bu kapsamda “İspanya ve Çekya’ya gönderilen test kitlerinin iyi çalışmadığı ortaya çıktı” deniliyordu. Çin’den gelen test kitleri İspanya ve Çekya’daki laboratuvarlarda test edilmiş ve hata oranı yüzde 80’i bulmuştu. Yani Çin işi test kitleri bozuk çıkmıştı.
Benzer bir durum ülkemiz için de söz konusuydu. 23 Mart’ta “İçimizdeki Çinlilerin” servis ettiği bir haber internet medyasını ve sosyal medya hesaplarını adeta istila etti. “Çin 2 milyon virüs kiti gönderdi, ücretini Atatürk ödedi dediler” başlığıyla verilen haberin asılsız olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Aynı gün basın toplantısında “Çin’den gelen kitlerin ücreti Atatürk tarafından ödeniyormuş” sözüne cevaben Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Gelen kitleri parasını verip alıyoruz, yok öyle bir şey” diyordu.
Parasını ödeyerek aldığımız halde birtakım mihraklar tarafından “bedavaymış gibi reklamı yapılan” Çin işi test kitleri aynen İspanya ve Çekya’da olduğu gibi elimizde patladı. Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara test kitlerinin büyük oranda doğru sonucu vermediğini, Türkiye’nin ikinci ve üçüncü sevkiyatı gerçekleştirmeyeceğini söyledi.
Çin Yalanı 3: Virüs İnsandan insana hani bulaşmıyordu?
31 Aralık’ta Wuhan Belediye Sağlık Komisyonu, 4 gün öncesinde yeni tür olduğu deklare edilen koronavirüsü “önlenebilir ve kontrol edilebilir” mevsimsel grip olarak tanımladı ve insandan insana bulaşmanın görülmediğini açıkladı. Nitekim Dünya Sağlık Teşkilatı da Çinli yetkililer tarafından bu şekilde bilgilendirildi ve 14 Ocak’ta teşkilatın resmi sosyal hesaplarından bu şekilde dünya kamuoyuna bir açıklama yapıldı. Açıklamada şöyle deniyordu:
“Çinli yetkililer tarafından gerçekleştirilen ön araştırmalar, Vuhan şehrinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün insandan insana bulaştığına dair açık delil bulunmadığını ortaya koyuyor.”
Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından yapılan bu saçma paylaşımın nasıl tepki gördüğünü altına yazılan yorumlarla gösterelim.
Lisa Boothe isimli hesap:
“Çin en başından beri dürüst davransaydı ne kadar çok can kurtarılabilirdi.”
Gab.ai isimli hesap:
“Çin papağanlığı yapan Dünya Sağlık Teşkilatı dünyayı yanılttı.”
Dolli isimli hesap:
“Çin dünyanın anasını belledi şimdi de mâsum rolü oynuyor.”
Agnostik Front_Exploring isimli hesap:
“Dünya Sağlık Teşkilatı ha, sahi mi? Oradan sağlık ibaresini çıkart, yerine Çinli koy: Dünya Çinli Teşkilatı.
(WHO değil WCO, World Health Organisation değil World Chinese Organization)”
Çin doğruları gizler: Kısırlık olayını saklamaya çalıştılar
Çin’in koronavirüs hakkında söylediği yalanlar yanında bir de gerçekleri gizleme gibi kötü bir huyu mevcut. South Morning China Post gazetesinin 12 Mart tarihli haberinde şöyle bir başlık söz konusu: “Koronavirüs: Hubei Eyalet Yönetimi Covid-19’un kısırlığa yol açtığını söyleyen raporu sildi.”
Gerçek Hayat’ın 1013. sayısında “Erkekliği yok eden korona, çipli ilaç ve aşılar!” başlıklı yazıda da belirttiğimiz üzere, 10 Mart’ta Hubei Eyalet Yönetimi’nin resmi internet sitesinde yeni tip koronavirüsün erkek kısırlığına neden olduğunu delilleriyle ifade eden bir makale yayınlandı. Fakat bu makale sadece birkaç saat yayında kalabildi ve silindi. Makalede koronavirüse maruz kalıp tedavi edilerek taburcu edilen erkeklerin Vuhan’daki Tongji Hastanesi’nde bulunan kısırlık tedavi merkezine başvurmasının yerinde olacağı tavsiye ediliyordu.
Makalede ifade edildiğine göre Covid-19 tipi koronavirüs, genetik olarak SARS virüsüne benzerlik taşıdığı için aynı sonucu gösterebilir; enfeksiyon halinde erkeklerin testislerinde ısıyı yükselterek yanma hissine neden olup sperm sayısında azalmaya yol açabilirdi. Çünkü SARS virüsünde olduğu gibi Covid-19 da Ace2 enzimiyle birleşerek hücreleri istila ediyordu. Ace2 enzimiyse insan vücudunda belli bölgelerde yoğun olarak biliniyordu. Testisler de bu bölgelerden biriydi. İşte bu nedenle yeni tip koronavirüse yakalanmış olanlar, tedavi olsalar bile kısırlık merkezine başvurup bir kontrolden geçmeliydiler.
Bu makale, kısa sürede Çin sosyal medyasında büyük ilgi gördü. Ancak Hubei Eyalet Hükümeti makaleyi internet sayfasından kaldırmak suretiyle konuyu gündemden düşürmeye, kısırlık olayını saklamaya çalıştı. Nitekim Çinli yetkililerden beklendiği gibi, makalenin neden yayından kaldırıldığına ilişkin kamuoyuna bir açıklama da yapılmadı.
Kaynak: Gerçek Hayat Dergisi