TERÖR DEVLETİ
Gazze’ye yönelik saldırılara değinen MHP Lideri Bahçeli, savaş ve insanlık suçu işleyen İsrail’in terör devleti olduğunu söyledi. Başbakan Netanyahu ve yönetiminin Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gerektiğini belirten Bahçeli, "Gönderilen binlerce dilekçenin peşi bırakılmamalı. Netanyahu tıpkı Sırp General Ratko Mladiç gibi ömür boyu hapse mahkûm edilmeli" dedi.
AMAÇLARI BAŞKA
İsrail’in temel amacının Gazze’nin ve Batı Şeria’nın Filistinlilerden arındırılması olduğunu belirten Bahçeli, "Meselenin can alıcı noktası da büyük İsrail devletinin kurulma projesidir. Nil’den Fırat’a kadar sözde vaat edilmiş topraklara hâkimiyet kurmak, İsrail’in inanç bazlı ve tarihi arka planı olan bir hedefidir. Bu hedefin nihai aşaması da Türkiye’dir" diye konuştu.
HAMAS HALKINI SAVUNUYOR
Türkiye’nin Hamas’a bakışını eleştirenlere tepki gösteren Bahçeli, “ABD önce sırtını sıvazlayıp üstümüze saldığı teyitli ve tescilli terör örgütlerinin hesabını versin. PKK-PYD-YPG-FETÖ’yü kim himaye ediyor? Bize göre Hamas halkını savunuyor. Terör örgütü arayanlar, elini tutup silah ve mühimmat verdiği bölücü hainlere bakmalıdır" ifadelerini kullandı.
ZALİMİN KARŞISINDAYIZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistinli kardeşlerimize tercüman olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Türkiye haktan ve hakikatten yanadır. Zalimin karşısında, mazlumun yanındadır. İsrail-Filistin arasında iki devletli bir çözümden başka seçenek yoktur. Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması şarttır” açıklaması yaptı.
BOZKURTLAR GÖREVE HAZIR
Bahçeli, "Adına ister Gönüllü Kudüs Sevdalıları densin, isterse de Gönüllü Kudüs Bozkurtları, zulmün karşısındadır, nitekim kahramanlar ihtiyaç hasıl olursa Zeytin Dağı’ndan Kudüs’e bakmasını, Gazze’deki bebekleri cesaretleriyle muhafaza etmesini bileceklerdir. Bu sözlerimden kim ne anlamak istiyorsa onu anlasın. İlk kıblemizin şerefini korumak yeri gelirse görevimizdir. Buna da hazırız" dedi.
TÜRKGÜN: Efendim yoğun bir gündemin içindeyiz. Böylesi bir ortamda ilk sorum İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları olacak.
Acaba ateşkes ne zaman olabilir? Masumların ölümü ne zaman son bulabilir?
DEVLET BAHÇELİ: Ateşkesin hemen olması, bunun da fevkinde kalıcı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir barışla pekiştirilmesi acil bir ihtiyaçtır.
Geçici ateşkesin çözüm olmadığı ortada. Üstelik 7 günlük insani aranın hitamında İsrail kanlı saldırılarına yenilerini ekledi.
Yine çok sayıda Filistinli katledildi. Üzüntümüz tarifsiz. Öfkemiz tanımsız ve tahditsiz.
7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazzeli mazlumların oluk oluk kanı dökülüyor.
Biraz vicdanı, biraz insafı, biraz izanı, biraz da insani değeri olan hiç kimse İsrail’in korkunç saldırılarına duyarsız ve duygusuz kalamaz.
Gazze’de vahşet kol geziyor. Cinayet otomatiğe bağlanmış.
Yıkılmış, yakılmış, yerle bir edilmiş ve harap bitap düşmüş bir şehrin adeta iniltileri duyuluyor.
Göz göre göre hem savaş suçu hem de insanlık suçu işleyen haydut bir devletle karşı karşıyayız.
İki aydır bebekler, çocuklar, kadınlar, diğer savunmasız Filistinliler bombaların hedefi oluyor.
İsrail güvenli diyerek sivilleri sürdüğü Gazze’nin güneyine karadan saldırdı. Katliama hız verdi.
Çok acıklı sahneler yaşanıyor.
Toza toprağa bulanmış, yüzü gözü kan içinde olan sabilerin çırpınışları, anaların feryatları, arşa yükselen beddualar inanıyorum ki terör devleti İsrail’i mahvı perişan edecektir.
Ateşkes rejimi derhal tesis edilmelidir. İki tarafta ellerini tetikten çekmelidir. İtidal ve sükûnet mutlaka hayata geçmelidir.
TÜRKGÜN: İsrail’in amacı nedir?
DEVLET BAHÇELİ: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, savaşlar ve çatışmalar politik hedeflere göre şekillenir.
Meşhur bir anlatımla söyleyecek olursak, savaş siyasetin başka araçlarla devamı dışında bir şey değildir.
İsrail’in temel amacı Gazze’nin ve Batı Şeria’nın Filistinlilerden arındırılmasıdır.
Hamasla savaş kisvesi altında bir halkın sürgün edilmesi ve soykırıma tabi tutulması için bütün şiddet yöntemleri kullanılmaktadır.
Son günlerde, Mossad’ın Türkiye’deki Hamas üyelerine örtülü operasyon yapacağı iddialarını dikkatle analiz ve takip etmek, eğer böylesi bir teşebbüs olursa da karşılıksız ve cevapsız bırakmamak için bütün tedbirleri almak güvenliğimiz ve iç huzurumuz açısından mecburiyettir.
Türkiye’de suikast planlayan casuslar doğduklarına pişman edilmelidir.
İsrail, Filistin topraklarını yutmak, Filistinlileri yerinden yurdundan çıkarmak için küresel destekli bir saldırı mekaniğini devamlı ilerletmektedir.
ABD Başkan Yardımcısı buna izin vermeyeceklerini söylese de ikna edici olmadı.
Çünkü İsrail, ABD olmadan bir hiçtir. Şu anda atılan her bombanın, canı alınan her Filistinli’nin vebali aynı zamanda ABD’nin üzerindedir.
Meselenin can alıcı noktası da büyük İsrail devletinin kurulma projesidir.
Nil’den Fırat’a kadar sözde vaat edilmiş topraklara hâkimiyet kurmak, İsrail’in inanç bazlı ve tarihi arka planı olan alçak bir hedefidir.
Bu hedefin nihai aşaması Türkiye’dir.
İsrail Ortadoğu’ya tutunup yayılma istidadı gösteren 75 yıllık bir kanser hücresidir.
Netenyahu canidir, bebek katilidir.
Siyonizm tehdidinin şu anda ki taşıyıcı bedenidir ve insanlığa doğrultulmuş namludur.
Gerçi İsrail halkı da artık Netenyahu’nun uykularını kaçırmaktadır.
Toplumsal tepki ve itirazlar yükseliş halindedir.
İsrail yönetiminde çatlak seslere, muhalif tepkilere şahit olunmaktadır.
Savaş Kabinesi’den bir bakanın Netenyahu’yu sert sözlerle eleştirmesi medyaya kadar yansımıştır.
Netenyahu köşeye sıkışmıştır.
Ve canını aldığı, kanını döktüğü masumların vakti ve saati geldiğinde misliyle bedelini ödeyecektir.
TÜRKGÜN: Bu kapsamdaki beklenti ve tahmininizi öğrenebilir miyim?
DEVLET BAHÇELİ: Netenyahu ve yönetimi Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde mutlaka yargılanmalıdır.
Türkiye bu hususta cesur ve öncü bir rol oynamaktadır.
Binlerce dilekçe, tevsik edilmiş belge ve bulgularla birlikte Lahey’e gönderilmiştir.
Bu işin peşi bırakılmamalıdır.
21’inci yüzyılda sayıları 16 bini aşan savunmasız ve sivil insanı öldürmenin mutlaka hukuki ve cezai bir sonucu olmalıdır.
Öngörüm şudur ki, Netenyahu, tıpkı Miloseviç ve Ratko Mladiç gibi yargılanacaktır.
Bosna’da soykırım, savaş ve insanlığa karşı suç işleyen ve sonuçta da cezalandırılan canilerle Netenyahu arasında hiçbir fark yoktur.
TÜRKGÜN: Türkiye’nin Hamas’a bakışı eleştiriliyor. En son ABD Hazine Bakanlığı Müsteşarı bundan endişe duyduklarını açıklamış. Sizin görüşünüzü merak ediyorum.
DEVLET BAHÇELİ: ABD önce sırtını sıvazlayıp üstümüze saldığı teyitli ve tescilli terör örgütlerinin hesabını versin!
PKK-PYD-YPG-FETÖ’yü kim himaye ediyor? Bu terör örgütlerinin arkasında duran hangi ülke?
ABD’nin, PKK-YPG ile yanak yanağa vermesi, FETÖ’yü Pensilvanya’da pışpışlayıp koruma altına alması, bunlarla ihanet ve cinayet ittifakının içine girmesi inkar edilemez bir husumet alameti değil mi?
Hamas’a terör örgütü gözüyle bakılması yanlıştır, art niyetliliktir, iki yüzlülüktür.
Hamas’ın çok yönlü değerlendirilmesi başka, terör örgütü yaftası vurmak başkadır.
ABD’nin PKK-PYD-YPG-FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ilişkisi milletimizi ve beşeriyeti kaygılandırmaktadır.
Bu ülkenin terör örgütleriyle arasına mesafe koyması müttefiklik namusu adına tarihi, hukuki ve demokratik sorumluluğudur.
Bize göre Hamas halkını savunuyor.
Terör örgütü arayanlar elini tutup silah ve mühimmat verdiği bölücü hainlere bakmalıdır.
TÜRKGÜN: Size göre İslam ülkelerinin duruşu ve takip ettikleri siyasetleri etkili mi?
DEVLET BAHÇELİ: Bu soruya hiç düşünmeden olumlu cevap vermeyi çok isterdim. Ancak geldiğimiz bu aşamada Arap ve İslam ülkelerinin yeterli ve tesirli siyasetten mahrum olduklarını düşünüyorum.
İki aydır mazlumlar katlediliyor, bu süre zarfında sadra şifa olacak türden Türkiye ve biraz da Katar dışında hangi ülkenin sesi duyuldu ki! İnsani yardım konusunda bile arzulanan gelişmeler maalesef yaşanmadı.
Gerçi İslam İşbirliği Teşkilatı’yla Arap Ligi’nin Riyad Zirvesi’nde Sayın Cumhurbaşkanımızın gayret ve girişimleriyle önemli kararlar alındı.
Mesela, Filistin topraklarındaki işgalci yerleşimciler ilk kez terörist olarak tanımlandı. İsrail’in Gazze’ye saldırılarının misilleme veya meşru müdafaa gibi bahanelerle maskelenmesi reddedildi.
Bunun yanında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden, derhal kesin ve bağlayıcı bir karar alarak, saldırganlığı sona erdirme ve müstemlekeci işgalcilerin uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve tüm uluslararası meşruiyet kararlarını ihlal eden faaliyetlerini sona erdirmesi talep edildi.
Elbette yapılması gereken daha pek çok şey de vardır. Türkiye gerek diplomasi ataklarıyla, gerek diyalog kanalları açarak, gerek uluslararası toplumu harekete geçirecek muazzam ve haklı bir mücadele yürütmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız çok boyutlu, aktif, ahlaki ve tarihi değerlerle perçinlenmiş çabalarıyla Filistinli kardeşlerimize tercüman olmaktadır. Türkiye haktan ve hakikatten yanadır. Zalimin karşısında, mazlumun yanındadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Cumhurbaşkanımızın ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin sonuna kadar yanındayız.
TÜRKGÜN: Geçtiğimiz günlerde paylaştığınız bir sosyal medya mesajında “Gönüllü Kudüs Sevdalıları”nın göreve hazır olduğundan bahsettiniz. Biraz açar mısınız?
DEVLET BAHÇELİ: Gazze’de bir soykırım var mı? Maalesef var. Acımız ortak mı? Kuşkusuz ortak.
Müslümanlar kardeşimiz değil mi? Evet, kardeşimiz. Kudüs bizim ilk kıblemiz, mukaddesatımızın onuru değil mi? Elbette öyle.
4 asır hakimiyetimiz altında huzur ve barış içinde var olan topraklar bugün felaketin yörüngesine sabitlenmiş durumda.
Adına ister Gönüllü Kudüs Sevdalıları densin, isterse de Gönüllü Kudüs Bozkurtları, Türk milletinin tarihi ve meşru refleksi haksızlığın ve zulmün karşısındadır.
Kahramanlar ihtiyaç hasıl olursa Zeytin Dağı’ndan Kudüs’e bakmasını, Gazze’de ağızlarından kan damlayan bebekleri cesaretleriyle muhafaza etmesini bilecekler, bunu da başaracaklardır.
Bu sözlerimden kim ne anlamak istiyorsa onu anlasın.
İlk kıblemizin şerefini korumak yeri gelirse görevimizdir. Buna da hazırız.
TÜRKGÜN: İsrail-Filistin arasındaki çözümün yol haritası nasıl olmalıdır?
DEVLET BAHÇELİ: Öncelikle iki devletli bir çözümden başka seçenek yoktur. Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü güvenceye alınmış Filistin devletinin kurulması tarihen ve hukuken ertelenemez bir zorunluluktur.
Uluslararası toplumun bunu yavaş da olsa kabullenmeye başladığı anlaşılmaktadır. Filistin huzura ve dirliğe kavuşmadan Ortadoğu’nun ve dünyanın güvenliğinden ve barışından söz etmek akıl işi değildir.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın yanı sıra İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların yeni bir küresel savaş riskini kamçıladığı, artan gerilimin taşınması çok zor bir noktaya kadar genişlediği gözlerden kaçırılmamalıdır.
Medeniyetler, milletler ve dinler arasındaki sathi cepheleşmenin sonu silahlı mücadeleye dönüş yaptığı takdirde korkunç ve kahredici bir tablo ortaya çıkacaktır.
Bunun önüne geçmek küresel vicdanın sorumluluğudur.
Barışın kaybedeni olmaz. Yaşanabilir, adil, hakkaniyetli, barışçıl, eşitlikçi, hür bir dünyanın istikrar içinde varlığı her toplumun, her ülkenin görevi olmalıdır. Bu da her devletin çıkarınadır.
Ayrıca İsrail, Gazze’deki yıkımlardan dolayı tazminat ödemelidir. İsrail’in elindeki nükleer başlıklı silahların uluslararası gözlemciler aracılığıyla tespiti de yapılmalıdır.
Şayet Gazze’nin güvenliğini sağlamak gündeme gelirse bunu ya Türkiye ya da İslam ülkelerinin katılım ve katkısıyla teşkil edilecek barış gücü bu görevi yerine getirebilecektir.
Hayatını kaybeden Filistinli mazlumlara Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, yaralılara şifalar diliyorum.
İsrail mezalimini nefretle lanetliyorum. Kalbimiz kardeşlerimizle bir ve beraber atmaktadır. Yerimiz ve tarafımız da haktan yanadır.
Kaynak: Türkgün