"Çanakkale dünyaya vurulmuş Türk damgasının asla silinmeyecek izlerinden bir tanesidir." diyem Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde:
Çanakkale Zaferi Türk ve dünya tarihinin akışını değiştiren, bölgesel ve
küresel denklemleri baştan ayağa yenileyen stratejik bir diriliştir.
Çanakkale imanın, inancın, izzet ve iffetin; zillet, hezimet ve acziyeti
mağlup ettiği kutlu bir mekândır.
101 yıl evvel Türk milletinin kaderi Çanakkale’de düğümlenmiş, varlığı
Çanakkale’ye mühürlenmişti.
Zalimler en gelişmiş silah ve teknolojileriyle önce denizden, sonra
başaramayınca karadan saldırmışlar, fakat bu aziz millete boyun
eğdirememişlerdir.
Çünkü Türk milleti sükût kesmiş tepelerde, ateş almış koylarda parlamış;
fırın gibi tabyalarda, tarihin nabız atışının duyulduğu mevzilerde çağlamış;
kısaca Çanakkale’de namus ve şeref müdafaasıyla ayağa kalkmış, barbar
istilasına karşı etten duvar örmüştür.
“Bir elimizi bağlasalar da tek elimizle Boğaz engelini aşarız” diyen Lord
planları, haçlı hevesleri Çanakkale’de paramparça edilmiştir.
Metrekareye 6 bin merminin düştüğü mahşer yeridir Çanakkale.
Siperlere serilmiş kuru ot ve samanla doldurulmuş yataklarda hilalle
yıldızın mürüvvetini düşleyen safiyet ve samimiyettir Çanakkale.
Karanlık Liman’da 26 mayını 100’er metre aralıklarla 4,5 metrelik
derinliğe döküp düşmanın belini kıran Nusret Mayın Gemisi’dir Çanakkale.
Elbette Çanakkale dünyanın en büyük şehitliği, her sayfası şehit kanıyla
yazılmış Türk tarihinin fedakârlık külliyatı, fazilet künhüdür.
Duaların himmetiyle, aminlerin gücüyle, elbette Türklüğün bükülmez
bileği, eğilmez başıyla Çanakkale’de zulüm püskürtülmüş, düşman donanması
denizin dibine yollanmıştır.
Bu tarihi başarı; en ince detaylarına kadar düşünülmüş ve kaleme dökülmüş
büyük bir hazırlığın milli ve manevi değerlerle bütünleşmesinin eseridir.
Sırtına aldığı 276 kg’lık topla yenilmez armada şeklinde görülen savaş
gemilerini deviren Seyit Onbaşı anlaşılmadan, milli yüreklerde sembol haline
gelen Çanakkale’nin bir yönü eksik kalacaktır.
57. Alay’ın muhteşem iradesiyle birlikte, Conkbayırı, Arıburnu ve
Anafartalar’da öne çıkan Mustafa Kemal’i özümsemeden Çanakkale’yi
kavramak da kolay değildir.
Çanakkale dünyaya vurulmuş Türk damgasının asla silinmeyecek
izlerinden bir tanesidir.
101 yıl önce iman kurşunun, havada küfür kurşunuyla çarpışarak, vatanın
bağrına saplanmasına geçit vermeyen mücadele azmi esas manasından hala bir
şey kaybetmemiştir.
Ancak cennet vatanımız üzerinde kirli hesap yapmayı bırakmayanların hala
anlayamadıkları meseleyse, bin yıllık kardeşlikte karar kılmış olan milletimizin
Allah’ın izniyle bu plan ve hesaplara fırsat vermeyeceği gerçeğidir.
Bir asır evvel ufkumuzun tam önüne hayasızca kazılan işgal çukurları şehit
kanlarıyla örtülmüş, batıl projeler Çanakkale’nin manevi havasında
boğulmuştur.
Dün Çanakkale önlerine kadar gelme cüreti gösteren emperyalist caniliğin
bugünkü kuklaları yine hendeklerle, yine çukurlarla, yine vatan evlatlarına ateş
ve ölüm yağdırarak sonuç alacaklarını sanmaktadırlar.
Şunun bir defa önemle altını çizmek isterim ki, Çanakkale ruhu Türk
milletine Levh-i Mahfuz’dan itibaren yazılıdır ve bu ruh hainlere, katillere Türk
vatanını dar edecektir.
Devletiyle bütünleşen aziz milletimiz yıkım lobisine, çözülme akıntısına,
şehirlere konuşlanan eli silahlı insan artıklarına geçit vermeyecektir.
“Ben olmazsam devlet yıkılır” diyecek kadar kibre batan, Türk milletini
küçümseyen, Çanakkale’yi geçilmez yapan şuuru görmezden gelenler bu
gerçeği idrak etmeli, içine girdikleri yanlıştan muhakkak dönmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti kişilerle kaim değildir.
Ve hiç kimse kendini dev aynasında görmemeli, vazgeçilmez
addetmemelidir.
Hangi oyun ve tuzaklar devreye sokulursa sokulsun, Türk milletinin
birbirinden ayrılmayacağının nişanesi; şanlı hilalin gölgesi altında, Diyarbakırlı
Bayram’ın, Erzurumlu Hasan’ın, Trabzonlu Adem’in, Kayserili Ahmet’in,
Şanlıurfalı Hüseyin’in, İzmirli Murat’ın ve Ankaralı Mehmet’in bugün
Çanakkale sırtlarında yan yana yattığı muazzez kabirlerdir.
Vatan işgale uğramasın, namahremimize el değmesin, birlik ve
bütünlüğümüz bozulmasın diyerek Çanakkale’yi aşılmaz kılan cesaret, Allah’a
hamd olsun ki hala değerinden bir şey kaybetmemiş, hiçbir zaman da
kaybetmeyecektir.
Bu vesileyle Çanakkale’de bedenlerini siper ederek istiklalimizi koruyan,
Cumhuriyet’in yolunu açan, Türk ve insanlık tarihini derinden etkileyen tüm
kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
“18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi”nin yıldönümünde
devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, vatan ve millet uğruna
hayatlarını kaybetmiş tüm şehitlerimize ve muhterem ecdadımıza Cenab-ı
Allah’tan rahmet diliyorum.