MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, AB ülkelerine hakim olan Türk ve İslam düşmanlığının kaygı verici boyutlarda olduğunu ifade etti.
Küresel hoşgörü, küresel adalet, küresel vicdanın kuruduğunu vurgulayan Bahçeli, "Berlin’de bulunan Mevlana Camisi’ne geçen hafta bir sabah namazı vakti yapılan kalabalık polis operasyonu inançlarımıza yönelik adi bir suikast girişimidir." diye konuştu.
Irkçılık, İslamofobi ve Türk düşmanlığının yaşlı kıtaya karargah kurduğunu belirten Bahçeli, Hollanda Özgürlük Partisi'nin "soysuz" Başkanı'nın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na "terörist" diyecek kadar alçaldığını, gerçek manada teröristin, caninin, faşistin ve barbarın kim olduğunu gözler önüne serdiğini söyledi.
Terör örgütleriyle yasak ilişki yaşayan bu karanlık siyasetçinin ve destekçilerinin terörizmin Avrupa’da konuşlanan temsilcileri olduklarının izahtan vareste olduğuna dikkati çeken Bahçeli, "Türk ve İslam değerlerine adı konulmamış Haçlı Seferi başlatan bu ilkel zihniyet nefret suçu işlemektedir. Son zamanlarda Müslümanlara ve yüce dinimize yönelik Fransa’da sergilenen hayasız ambargo ve ablukalar hepimizi derinden yaralamaktadır. Macron, sözde 'İslamcı ayrılıkçı' görüşlerle mücadeleye ilişkin hazırlanan yasa tasarısının 9 Aralık 2020’de Bakanlar Kurulu’na sunulacağını utanmaz bir yüzle açıklamıştır. İslam’ı yeniden yapılandıracaklarını söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı cehaletin ve husumetin taşeronluğuna soyunmuştur." değerlendirmesini yaptı.
"İslam karşıtlığı alarm verici seviyelerde"
İslam’ın dünyanın her yerinde kriz yaşadığını ileri sürmenin, bu nedenle yapılandırılacağından bahsetmenin muhteris ve müflis Macron’un haddi olmadığını vurgulayan Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Akli melekelerini hepten kaybetmiş Macron’un kafa yoracak, mesele yapacak başka işi, başka gündemi, başka meşgalesi yok mudur? Bu siyasi şizofren ne hakla İslam’ı yapılandırmayı hedef olarak belirlemiştir? Biliyor ve iman ediyoruz ki; Allah katında kıyamete kadar geçerli olan tek hak din İslam'dır.
Bütün insanlığın ebedi kurtuluşu Allah’ın son dini İslam’a teslim olmaktan geçer. Dünya ve ahiret saadeti, Kuran-ı Kerim’in hayat veren mesajlarına, Resulullah Efendimizin emsalsiz tebliğine, eşsiz ahlakına bağlıdır. Dinin sahibi Allah’tır. Peki Macron’un sahibi kimdir? Müşrik dayanışmasının içinde olanlar kimlerdir? Türk ve İslam düşmanlarının hizmetkarlığı kimlerin lehine, kimlerin çıkarınadır?
Batı ülkelerinde artan İslam karşıtlığı alarm verici seviyelerdedir. Buna yönelik tüm Türk ve İslam alemi bir olmalı, beraber hareket etmeli, zalim ve emperyalist komplolara birlikte cephe almalıdır. İnanç hakkı insan hakkıdır. İnsan hakkının muhafazası eşref-i mahlukatın şeref bahsidir. Bizim hiç kimsenin kilisesinde, havrasında, sinagogunda gözümüz yoktur, sözümüz yoktur, müdahalemiz yoktur. Camimize, dinimize, inanç değerlerimize yapılacak saldırı ve sabotajlara da tahammülümüz olamayacaktır. Türkiye'de 180 bin 854 Hristiyan ve yaklaşık 20 bin Yahudi yaşamaktadır. Bu kapsamda aralarında yüzlerce yıllık kilise ve havraların da olduğu 435 ibadethane bulunmaktadır. Türk milleti inançlara saygılıdır. Aynı saygıyı kendi inançlarına gösterilmesini beklemesi tartışılmaz hakkıdır. Macron istişarelerde bulunmak üzere madem Türkiye Büyükelçisi’ni geri çağırmıştır, bir zahmet ya okuyup araştırıp bu gerçekleri öğrenmeli, diplomatik misyonuna bunları anlatmalı, ya da nifak yayan, zehir saçan ağzını kapatmalıdır. Dinler arası kutuplaşma beşeriyete felaket getirecektir.
Macron aslında en büyük dersi kendi ülkesinde alacaktır. Anlaşılan geçtiğimiz haftalarda yaşadığı sarsıntının etkisinden henüz kurtulamamıştır. Şöyle ki, Batı Afrika ülkelerinden Mali’nin Kuzeydoğusundaki Gao Bölgesi’nde insani yardım çalışması yürüten bir Fransız kadın Mağrib El Kaidesi isimli örgüt tarafından 2016 yılında kaçırılmıştır. Bu kadın 4 yıl aradan sonra serbest bırakılarak Fransa’ya dönmüştür. Karşılama heyeti arasında Macron’da yerini almıştır. Kendisine eski ismiyle seslenenlere itiraz eden bu Fransız kadın, din olarak İslamiyet’i seçtiğini, isminin de Meryem olduğunu haykırmış, Macron şaşkınlıktan şoka girerek olay mahallini apar topar terk etmiştir. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır. İnanıyorum ki Macron’un ve havarilerinin düşeceği günler, hüsrana uğrayacağı dönemler yakındır, hatta muhakkaktır."
Bahçeli, yaptığı konuşmada, eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş'u kaybetmenin acısını yaşadıklarını söyledi.
Osman Durmuş'un inanmış bir ülkücü, çalışkan bir hekim, başarılı bir siyasetçi, ahlaklı bir insan, mücadeleci bir devlet adamı, kısacası adam gibi adam olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bir hilal gibi kayıp aramızdan ayrıldı. Üzüntümüz büyüktür. Merhum dava arkadaşım Prof. Dr. Osman Durmuş'a Cenabı Allah'tan rahmetler niyaz ediyor, ailesine, sevenlerine, camiamıza sabır ve metanet diliyorum. Başımız sağolsun, mekanı cennet olsun." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyetin, Türk milletinin bağımsızlık onuru, demokrasinin en gelişmiş hali olduğunu ifade eden Bahçeli, Aziz Atatürk’ün "en büyük eserim" dediği bu zaferin yaşayacağını, nesilden nesile taşınıp yaşatılacağını söyledi.
Bahçeli, "Bu zafer, istiklalimizin muhafızı, Türk tarihinin geleceğe uzanan var oluş sancağıdır. Sancak inmeyecek, bayrak düşmeyecek, ezan susmayacak, Türkiye Cumhuriyeti yıkılmayacaktır. Hesap hatası yapanlar dökülen şehit kanlarını unutmasınlar." diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 97. yıl dönümünü müftehir bir ruhla kutladığını dile getiren Bahçeli, "İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman şehitlerimizi, gözüpek yiğitlerimizi, feragat timsali gazilerimizi, cephelere can ve kan nakli yapmış kutlu ceddimizi rahmetle, hürmetle, minnetle yad ediyorum." dedi.
"Bunların ahı gitmiş vahı kalmıştır"
Türk milletinin karakterine ve tarihi müktesebatına en uygun idare şekli olan Cumhuriyetin, en az bu kadar milletin ruh kökünü yansıtan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle iyice güçlendiğini, sağlam ve sağlıklı bir bünyeye kavuştuğunu ifade eden Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin daha mesut, daha muvaffak, daha muzaffer, daha muasır, daha müreffeh olmasının önünde hiçbir pürüz kalmadığını söyledi.
Bahçeli, güçlendirilmiş parlamenter sistem amaçlayanların ne hallere düştükleri, nasıl bir tenakuz ve tutarsızlığın içine yuvarlandıklarının ortada olduğunu dile getirerek, "Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş emeli taşıyanlar, önce kendilerine çeki düzen vermeli, öncelikle alev alan çatılarını söndürmenin derdiyle dertlenmelidir. Kriz severlerin, kavgadan ve kutuplaşmadan beslenenlerin güçlendirilmiş parlamenter sistem arayışları doğal ve normaldir. Çünkü bu tip siyaset anlayışlarının gıdası cepheleşmedir, kaldı ki Cumhur İttifakı karşısında tutunma ihtimalleri olmadığı gibi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyum sağlamaları da eşyanın tabiatına bütünüyle aykırıdır." diye konuştu. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kulislerin ve hiziplerin partisi olan ne CHP, terörün yedeği ve teröristlerin siyasi yeleği olan ne HDP, ne de karanlık bir projeden mütevellit olan İYİ Parti, aziz Türk milletine bir gelecek vaat edemeyecektir. Etseler bile, bunun sonu üzeri çiçeklerle tuzaklanmış uçuruma açılacaktır. Bunların ahı gitmiş vahı kalmıştır. Bunları ayakta tutan mecalleri bile tükenmiştir. Cumhur İttifakı vatan ve millet sevdasıyla yedi düvele direnmektedir.
Ha TKP ha HDP; ha TKP ha CHP, sorarım sizlere bunlar arasında ne fark vardır? Dümen aynı, sadece dümenciler farklıdır. Gövde aynı, yalnızca görev paylaşımı ayrıdır. Türkiye’yi sokakta teslim almaya niyetlenen, ait olduğu terör örgütüyle birlikte iç isyana kalkışan terörist Demirtaş’ı aynı üslupla öven bunlar değil midir? Birbirlerinin gönlünü kahvaltı jestleriyle almak için kuyruğa giren, birlikte anayasa yazmaya hazırlanan, birbirlerine gülücükler saçan bunlar değil midir? HDP’yi, MHP’ye tercih edecek kadar zıvanadan çıkan bu yüreksizler, bu kimliksizler değil midir?
Tehlikeli sokak edebiyatı son günlerde sık sık telaffuz edilmektedir. Siyaseti sokağa havale edenlerin sonu elbette meçhuldür. ABD Başkan adaylarından Biden’in iktidarı devirme planlarının gündeme yansıması, parti kurmayın sokağa dökülün tavsiyesi verenlerin deşifre edilmesi son derece uyanık olmamızı gerektirmektedir. Bazı alçak kalem sahipleri ve televizyon yorumcuları da CHP propagandası yapayım derken ateşle oynamaktadır. Neymiş, sokak hazır, muhalefetin silkinmesi gerekiyormuş. Ve de yeni Meclis oluşmalıymış, sözde Kürt meselesi demokratik ve şeffaf biçimde çözülmeliymiş. Hele bir çıksınlar sokağa da, acıklı şekilde görsünler Hanya'yı Konya'yı, dünyanın kaç bucak olacağını. Hodri meydan, Türkiye Cumhuriyeti sokakta kurulmadı, sokakta bulunmadı, sokağa bırakılmayacak, sokağın girdabına, sokak serserilerine teslim edilmeyecektir. Askıda ekmek vardır, ama size sokakta ekmek yoktur, sokakta hayır yoktur, sokakta adım atacak yeriniz yoktur, 'var' diyorsanız sonuçlarını göze almak zorundasınız. CHP’nin oyunu bozuldu. İYİ Partinin filmi geriye sardı. Yuları Kandil’den tutulan HDP bunalıma girdi. Diğer marjinal partilere laf söylemek bile zaman israfıdır. Hepsi birden aynı çuvalda buluşmuştur."
"Ateşkes aldatmadır, oyalamadır"
İlan edilen ateşkeslere riayet etmeyen, her seferinde korkakça arkadan saldıran Ermenistan’ın sivil ve masumları katlettiğini belirten Bahçeli, "Bir yanda ateşkes, diyalog, müzakere çağrısı yapan ülkelerin, diğer yanda Ermenilere silah yardımı yapması tarihin şahit olduğu en korkunç ikiyüzlülüktür. Azerbaycan’a önde 'durun' mesajı verenlerin, arkada Ermenistan’a 'vurun' demesi zulmün oyunudur. ABD’nin müşahitliğinde ilan edilen insani ateşkesi ihlal eden bir kez daha Ermenistan olmuştur. Ateşkes aldatmadır, oyalamadır, zaman kaybıdır. Vatan toprakları ancak ve ancak sonuna kadar mücadeleyle alınacaktır." dedi.
"S-400 hava savunma sisteminin test edilmesinden ürken ABD’nin Türkiye’yi üst perdeden kınaması bizim nazarımızda yok hükmündedir." diyen Bahçeli, "Ne yapacağız, hangi silahı alıp almayacağımızı, kimi destekleyip desteklemeyeceğimizi ABD’ye mi soracağız? Türkiye’yi ne sanıyorlar? Nasıl görüyorlar? Nereye konumlandırıyorlar? Bu nasıl bir küstahlıktır?" diye sordu.
Türkiye Cumhuriyetinin tam bağımsız olduğunu ve böyle de kalacağını belirten Bahçeli, "Her meselede Türkiye’nin karşı kutbunda yer alan ABD, önce dost mu düşman mı buna karar vermelidir. Şayet müttefiksek, bu müttefiklik hukukuna bağlı olup olmadığını gözden geçirmelidir. Böylesi sanal müttefiklik, böylesi sahte dostluk, böylesine soğuk stratejik ortaklık nereye kadar sürecektir?" değerlendirmesini yaptı.
"Nezaketsiz ve art niyetli bir durum"
ABD'nin Türkiye Büyükelçiliğinin, İstanbul başta olmak üzere, ülkemizin diğer illerindeki vatandaşlarına dönük güvenlik uyarısından kısa süre sonra terör olayının ortaya çıkmasının kuşkuları daha da yoğunlaştırdığını söyleyen Bahçeli, alınan ihbarların ardından kendi vatandaşlarına kalabalık yerlerden uzak durmasını tembihleyen ABD Büyükelçiliğinin, sahip olduğu bilgi ve iddiaları Türk yetkili mercileriyle paylaşmadıysa büyük bir skandala imza atmış olacağını söyledi. Bahçeli, "Neresinden bakarsak bakalım nezaketsiz ve art niyetli bir durum karşımızdadır." ifadesini kullandı.
Hatay'ın İskenderun ilçesi Fener Caddesi'nde dün akşam saatlerinde meydana gelen terör saldırısıyla ilgili geçmiş olsun dileklerini ileten Bahçeli, "Terörü ve terörizmi siyasi araç olarak kullanan çevreleri lanetliyorum." dedi.
Bahçeli, konuşmasının sonunda, 2021 bütçesinin TBMM’ye sunulduğunu anımsatarak, milletvekillerinden, bütçe sürecini yapıcı, katılımcı ve sağduyulu bir şekilde takip etmelerini, Cumhur İttifakı’nın doğasına ve parti politikalarına uygun biçimde değerlendirmelerde bulunmalarını istedi.
Bahçeli, "Dipsiz polemiklerden kaçınmanız, anlamsız tartışmalardan uzak durmanız, Kovid-19 salgınıyla mücadelede alınan kararlara ve uygulanan tedbirlere uymanız tavsiyem ve talimatımdır." diyerek konuşmasını bitirdi.