Dünya Ekonomik Forumu ve Scientific American dergisi tarafından yayımlanan "The Top 10 Emerging Technologies of 2020 (2020'nin Yükselen 10 Teknolojisi)" raporuna göre, artan sağlık ve küresel ısınma endişelerinin ardından bu yıl en çok çevre ve sağlık alanındaki teknolojik gelişmeler ön plana çıktı.
Rapora göre, bu yıl çevreci projelerin önemi daha da arttı. Koronavirüs salgınının dünya gündemini uzun süredir meşgul etmesi ve sağlık alanındaki sıkıntıların sürekli artması da bu alandaki teknolojilerde gözle görülür yükselişe neden oldu.
10 teknoloji, 2020 yılında "yükselen teknoloji" olarak ön plana çıktı.
Yükselen 10 teknoloji
Söz konusu teknolojilere ilişkin detayların yer aldığı raporda, 10 teknoloji ile ilgili detaylar şöyle sıralandı:
"Acı vermeyen mikro iğneler: Bir kağıt yaprağının derinliği ve bir insan saçı genişliğindeki küçük iğneler, insanlara ağrısız iğne yapma ve kan testi imkanı sunuyor. Mikro iğneler, altta yatan sinir uçlarına zarar vermeden deriye nüfuz edebiliyor. Bu iğneler ayrıca, kan testlerinin evde yapılarak laboratuvara gönderilmesine veya yerinde yapılmasına da imkan sağlıyor.
Güneş enerjili kimya: Günümüzde kimyasalların çoğunu üretmek fosil yakıtları kullanmayı gerektiriyor. Ancak bu yeni yaklaşım, atık karbondioksiti yararlı kimyasallara dönüştürmek için güneş ışığını kullanarak sektördeki salınım oranını azaltmayı hedefliyor. Proje ile ilaçlardan deterjanlara, gübre ve tekstil ürünlerine kadar her şeye dönüştürülebilen atık gazdan faydalı bileşikler üretmek için güneş enerjisi rafinerileri kurmayı hedefliyor.
Sanal organlar: Gerçek insan organlarından alınan yüksek çözünürlüklü veriler, o organın işlevini kontrol eden mekanizmaların karmaşık bir matematiksel modeline dönüştürülüyor. Daha sonra ortaya çıkan denklemleri çözen bilgisayar algoritmaları, tıpkı gerçek bir organ gibi davranmaya başlıyor. Araştırmalara göre, bu şekilde oluşturulan sanal organların, ilaçlar ve tedavilerin ilk değerlendirmeleri için daha hızlı, güvenli ve daha az maliyetli sonuçlar vermesi bekleniyor.
Spatial Computing: Fiziksel ve dijital dünyayı bir araya getirme projesi olarak görülen 'spatial computing' projesi, çağımızın en önde gelen teknolojilerinden biri olarak öne çıkıyor. Dijital olanla gerçek olanın adeta iç içe geçtiği bu teknoloji ile sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik örneklerinde gördüğümüz gibi kullanılacak sanal gerçeklik gözlükleri gibi araçlarla gerçek bir ortam, aynı zamanda sanal ögelerin de barındığı ortamlara dönüşüyor.
Dijital tıp: Dijital tıp, her ne kadar yakın zamanda doktorların yerini alamayacak olsa da uygulamalar, sağlık hizmetlerine ulaşım imkanı kısıtlı olan hastalara destek sağlama ve hastanın durumunu düzenli takip etme gibi konularda yardımcı oluyor. Şu anda da kullanılmakta olan dijital kol saatleri, kullanıcıların kalp atış ritimlerinden uyku düzenlerine kadar pek çok medikal aktiviteyi takip ederek kullanıcılarına olası sağlık sorunları ile ilgili bilgiler veriyor.
Elektrikli havacılık: Elektrikle çalışan hava araçları ile ilgili başta Airbus ve NASA olmak üzere kurumlar, yoğun araştırmalarına devam ediyor. Elektrikli havacılığın, karbon emisyonunu ve yakıt maliyetini azaltma yolunda büyük avantajlar sağlaması bekleniyor. Şu anda 170 elektrikli uçak projesi gelişim halindeyken, Airbus, 100 yolcu kapasiteli uçakların 2030 yılında uçuşa hazır olacağını belirtiyor.
Düşük karbonlu çimento: Bugün yıllık üretilen 4 milyar tona yakın çimento küresel karbon salınımının yaklaşık yüzde 8'ini oluşturuyor. Şehirleşmedeki hızlı yükseliş ile birlikte çimento üretiminin yıllık 5 milyar tona kadar yükselmesi bekleniyor. Bu sebeple bir çok start-up ve araştırmacı, daha az karbon salınımı yapan bir çimento üretim teknolojisi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Kuantum algılama: Kuantum algılama tekniği, özellikle araç kullanımını daha da zenginleştirmek için geliştiriliyor. Kişilerin beyin aktivitelerinden daha güvenilir yol takibine kadar pek çok özelliği mümkün hale getirmesi planlanan kuantum algılama tekniği ile ilgili çalışmalar devam ediyor.
Yeşil hidrojen: Yenilenebilir kaynaklı elektrikle hidrojenin sudan elektroliz yoluyla ayrılması olarak adlandırılan yeşil hidrojen projesi ile karbon salınımının sıfırlanması hedefleniyor. Özellikle lojistik ve üretim alanlarında karbon emisyonunun azalmasına çok büyük katkısı olması beklenen bu teknolojinin pazar değerinin 2050 yılında yaklaşık 12 trilyon dolar olması bekleniyor.
Whole-genome synthesis (Tüm genom sentezi): Özellikle virüslerin nasıl yayıldığı konusunda çok fazla bilgi vermesi beklenen teknoloji ile aşının üretilmesi konusunda bilim adamlarının eli de güçlenmiş olacak."