MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, TBMM Genel Kurulu'nda İnfaz düzenlemesi Kanun Teklifiyle ilgili MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, MHP'nin 2018 yılında şartlı ceza indirimi konusunda TBMM'ye kanun teklifi sunduğunu, günümüzde ise Ak Parti ile birlikte kanun teklifi hazırladıklarını, coronavirüs salgını nedeniyle cezaevindeki yoğunluktan dolayı kader mahkumlarının ve infaz memurlarının risk altında olduğunu söyledi.
MHP 2018 YILINDA ŞARTLI CEZA İNDİRİMİ TEKLİFİNİ SUNMUŞTU
MHP tarihinin her döneminde Türk milletinin ve devletinin ihtiyaçları doğrultusunda krizleri, sıkıntıları çözen, gideren bir tutum içerisinde olmuştur. Bilindiği üzere, 2018 Mayıs ayında, Sayın Genel Başkanımız 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında ortaya çıkan siyasi ve sosyal ortamda cezaevindeki kapasitenin oldukça üzerinde bir doluluğa sahip olmasının sakıncalarına dikkat çekmiştir. Sayın Genel Başkanımızın hassasiyetlerini kapsayan şartlı ceza indirimine yönelik kanun teklifimiz de 24 Eylül 2018 tarihinde Genel Başkan Yardımcımız İstanbul Milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız Beyefendinin ilk imzasıyla Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
AK PARTİ VE MHP YENİ BİR KANUN TEKLİFİ SUNDU
Ancak sayısal çoğunluğumuz öngördüğümüz, vermiş olduğumuz teklifin yasalaşmasına yeterli gelmemiştir. MHP'nin öteden beri sorunları çözen siyaset anlayışı çerçevesinde çözümlerde uzlaşan siyaset anlayışı da her daim kamuoyunda güçlü bir şekilde hissedilmektedir. Bu kapsamda, Cumhur İttifakı'nı oluşturan Ak Parti ile MHP'nin ortak imzasıyla Meclis Başkanlığına sunulan önemli bir kanun teklifinin görüşmelerine başlamış bulunmaktayız. Geçtiğimiz hafta on sekiz saat süren görüşmeler sonucunda Adalet Komisyonumuzda kabul edilen ve genel olarak İnfaz Kanunu'ndaki süreleri kalıcı olarak yeniden düzenleyen ortak teklifimizin memleketimize ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
KANUN TEKLİFİMİZ BİR AF TEKLİFİ DEĞİLDİR
Teklifimizin bir af teklifi olmadığını güçlü bir şekilde ifade etmek isterim. Teklifimiz sadece infaz sürelerinde değil, İnfaz Hâkimliği Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu olmak üzere toplam 11 kanunda değişiklik yapılmasını öngörmektedir. İnfaz sistemimizin temel felsefesi tedbiren tutuklanan ve mahkemelerden ceza alarak hükümlü hâle getirilen kişinin ısrarı sonucu tekrar topluma kazandırılmasıdır. Yani cezaları çekecek olan tutuklu veya hükümlülerin topluma tekrar dönerek toplumla uzlaşmaları, kaynaşmaları ve topluma yararlı bir fert olmalarını sağlamaktır yoksa bu insanları cezaevine kapatıp sadece toplumdan tecrit etmek ve onları bir kafes hayatında yaşatmak değildir.
TEKLİFTE CEZA İNFAZ SÜRELERİNDE KALICI DEĞİŞİKLİĞE GİDİLMEKTEDİR
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifimizde ceza infaz sürelerinde kalıcı değişikliğe gidilmektedir. Bu kapsamda teklifimiz, terör, cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti suçu, kadına karşı şiddet, kasten adam öldürme, özel hayatın gizliliği, devlet hayatı aleyhine işlenen suçlar, kasten adam öldürme suçu hariç olmak üzere diğer suçlar bakımından 2/3 olan genel infaz oranını 1/3 olarak düzenlemektedir. Örnek vermek gerekirse karısının yüzüne kezzap atmış olanlar, çocuğuna veya öğrencisine cinsel istismarda bulunmuş olanlar bu infaz kanunu düzenlemesinden faydalanamayacaktır. Kanun teklifimiz ceza infaz sisteminde çok sayıda yenilikler ön görmektedir. Kanun teklifimizle özellikle 0-6 yaş arası çocuğu bulunan kadınlar, yaşlılarla ilgili kademeli olarak konutta infaz sisteminin kapsamı ve şartları kolaylaştırılmakta ve genişletilmektedir. Yeni doğum yapmış, üç yıl ve altı hapis cezasına mahkûm olan kadın hükümlülerin de yine cezaları konutlarından infaz edilebilecektir.
DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ UYGULANAN HÜKÜMLÜLER
Teklifimizle bir yandan hapis cezalarının hafta sonu ve geceleri konutta infazına ilişkin mevcut uygulamaların kapsamı genişletilirken, beş yıl ve altı hapis cezasına mahkûm olan hasta ve engellilerin Adli Tıp Kurumu raporuyla cezaları konutta infaz edilebilecektir. Denetimli serbestlik süresi, 30 Mart 2020 tarihinden önce işlenen suçlarda bir defaya mahsus olmak üzere üç yıla çıkarılmaktadır. Tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs salgını sebebiyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlüler 31 Mayıs 2020 tarihine kadar izinli sayılabileceklerdir. Bu süre, gerektiğinde, Adalet Bakanlığı tarafından üç kez uzatılabilecektir.
HER İLİMİZDE İNFAZ HAKİMLİĞİ KURULACAK
Hükümlü ve tutuklulara tanınan hakların başında şikâyet hakkı da gelmektedir. Bu kapsamda tutuklu ve hükümlülere haklarında uygulanan eylem ve işlemlere karşı yargıya başvuru hakkı, hepinizin bildiği üzere, 2001 yılında tanınmıştır. 2001 yılında 57'nci Hükûmet döneminde kabul edilen 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'yla Türkiye'de ilk defa infaz hâkimliği müessesesi getirilmiştir. İnfaz hâkimliği 2001'den bu yana ceza infaz kurumlarında şikâyetleri incelemekte ve karara bağlamaktadır. İnfaz hâkimliğinin verdiği kararlar, tatbik ettiği iş ve işlemler yargı denetimine de tabidir. O dönemde cezaevleri yönetiminin işlemleri ve onlar tarafından hükümlü ve tutuklular için düzenlemiş bulunan çeşitli faaliyetlere karşı yargı denetimini getirmek amacıyla kurulan infaz hâkimliğinin zaman içerisinde eksiklikleri ve ihtiyaçları doğmuştur. Söz konusu bu ihtiyaçlar, teklifimizle giderilmektedir. İnfaz hâkimliklerinin hem yetkileri hem de görev alanları bu kanun teklifiyle genişletilmektedir. Teklifimiz yasalaştığında, her ilin coğrafi sınırı içerisinde bir infaz hâkimliği kurulacaktır. Yine, teklifimizde yer alan düzenlemeyle, mahkûmiyet kesinleştikten sonra cezaevi içindeki tüm süreçler, iyi hal, açığa alma değerlendirmeleri infaz hâkiminin kararına bağlanmış olacaktır.
70 BİN İNFAZ MEMURU CORONAVİRÜS NEDENİYLE RİSK ALTINDADIR
Salgın virüsle mücadele ettiğimiz bu günlerde, riskli çalışma grubu olarak nitelendirilmesi ve öncelikli olarak sorunlarına çözüm sunulması gereken, sayıları 70 bini aşan infaz koruma memurlarımız büyük bir fedakarlık örneği göstermektedir. Öyle ki son düzenlemelerle mesailerinin bitiminde evlerine, ailelerine gidemeyip, çalıştıkları kurumda kalmaktadırlar. Bu özverilerini, mücadele azimlerinin sonucu olarak sözleşmeli infaz koruma memurlarına kadro verilmesi, mesai ücretlerinin yeterli hale getirilmesi, yıpranma hakkı tanınması, psikolojik destek, rotasyon, lojman ve kreş imkânı sağlanması ve yine emekli olduklarında yeterli maaş ödenmesi önemli bir gerekliliktir. Yine risk grubunda değerlendirilecek diğer çalışma grubu ise denetimli serbestlik çalışanlarımızdır. Denetimli serbestlik çalışanlarımıza da fiilî hizmet süresi zammının ödenmesi yerinde ve hakkaniyetin bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Belki de önümüzdeki süreçte Meclis Başkanlığına gelecek dördüncü yargı paketi de tüm bunları düzenleyecek ve adalet çalışanlarının haklı beklentilerini karşılayacaktır. Biz MHP olarak, böyle bir düzenleme yapıldığı takdirde katkı sunacağımızı bugünden belirtmek istiyoruz.