MHP'li Erkan Akçay: Akbelen'den Gezi Parkı Kalkışması Çıkmaz

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, muhalefetin Akbelen'den bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya çalışması hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Muğla'nın Milas ilçesinde, Akbelen ormanında bulanan madenin çıkarılması kapsamında, yerli linyitten elektrik üreten Yeniköy Kemerköy termik santrallerinde maden sahasının genişletilmek istenmesine karşı çıkan CHP'nin; hiç bir sonuç elde edemeyeceğini bile bile olağanüstü toplantıya çağırdığı TBMM'de genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi üzerine MHP Grubu adına konuşan MHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay, seçimlerde aldıkları yenilgi nedeniyle sandıktan umudunu kesen muhalefetin kendi iç kavgalarını örtbas etmek amacıyla toplumsal konuları kaşıyarak kaos oluşturmaya çalıştığını belirterek, asıl amacı ağaç olmayan muhalefetin Akbelen'de bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya çalıştığını söyledi.

MHP'Lİ ERKAN AKÇAY'IN TBMM GENEL KURULUNDA YAPTIĞI KONUŞMA

Genel görüşme önergesinin gerekçesinde Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerini işleten firmanın orman kesim izninin 2021 yılında dolmasına rağmen Muğla Milas ilçesi İkizköy mevkisindeki Akbelen ormanında izinsiz ağaç kesimi yaptığı, güvenlik birimleri tarafından ağaç kesimini protesto eden vatandaşlara orantısız güç kullanıldığı iddia edilmektedir. Konunun bütün boyutlarıyla anlaşılabilmesi için meseleyi başta hukuki, idari, teknik ve siyasi yönleriyle ele almakta fayda görüyoruz. Bu çerçevede, öncelikle, Türkiye'nin enerjiye olan ihtiyacı, elektrik üretimi, enerji arz güvenliği, Yeniköy-Kemerköy Termik Santrallerinin durumu, insan sağlığı, doğa ve çevrenin korunması için alınması gereken tedbirler, Akbelen'in hukuki durumu, maden ruhsatı ve ağaç kesim izniyle ilgili bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Enerji, bütün insanların ihtiyacı olduğu kadar ülkelerinin ekonomik kalkınması ve sosyal refahı için çok önemli bir faktördür. Ülkemiz enerjide büyük ölçüde dışa bağımlıdır. 2022 yılında elektrik üretiminin yüzde 34,6'sı kömürden, yüzde 22,2'si doğal gazdan, yüzde 20'si hidrolik enerjiden, yüzde 10'u rüzgârdan, yüzde 5'i güneşten, yüzde 3'ü jeotermal enerjiden ve yüzde 4'ü de diğer kaynaklardan elde edilmiştir. Görüldüğü üzere, enerjide dışa bağımlılığın önlenmesinde yerli kömürün payı büyüktür. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede enerji arz güvenliği sorunu gündeme gelmiş, kömür ve madencilik faaliyetleri yeniden hız kazanmış ve kömür kaynaklı elektrik üretimi artmıştır. 

3.100 kişinin istihdam edildiği Yeniköy-Kemerköy Santrallerinde yerli kömür kullanılmaktadır. Bu santraller, Türkiye'nin elektrik ihtiyacının ortalama yüzde 2,5'ini sağlamakta ve 2 milyondan fazla hanenin elektrik ihtiyacını karşılamaktadır. Santrallerde elektrik üretimi yerli linyitten yapıldığı için cari açığın azaltılmasına her yıl ortalama 1 milyar dolar katkı sağlamaktadır. Bu santrallerin enerji arz güvenliği için stratejik bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu santraller ne kadar stratejik olursa olsun, kanunlara uygun hareket edilmesi, insan sağlığı, doğa ve çevreye zarar vermemesi gerekmektedir. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, termik santrallerin insan sağlığına, doğaya ve çevreye bazı zararları olmaktadır. Termik santralleri bu açılardan da değerlendirmek elzemdir.

Termik santrallerin en büyük zararlarından biri de hava kirliliğidir. Bunu önlemek için termik santrallere baca gazı filtresi takılması gerekmektedir. Yeniköy-Kemerköy Termik Santrallerinin baca gazı arıtma sistemlerinin rehabilitasyonu için yaklaşık 8 milyar liralık yatırım yapılmıştır. Üretimin sona erdiği maden sahalarının rehabilite edilerek yeniden eko sisteme kazandırılması yasal bir zorunluluktur. Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri tarafından üretimin sonlandırıldığı 920 dönüm maden sahasına, rehabilitasyon kapsamında, 400 binden fazla ağaç dikildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Akbelen'de maden üretimi sonrası için rehabilitasyon projesi hazırlanmış ve bu kapsamda da 10 binlerce ağaç toprakla buluşacaktır. Orman Genel Müdürlüğü ve firma arasında 2020 yılında imzalanan Gönüllü Ağaçlandırma İş Birliği Protokolü'yle de ülke genelinde fidan dikimi gerçekleştirilmiştir. Türkiye orman alanlarını arttıran dünyadaki nadir ülkelerden biridir. 1973 yılında Türkiye'nin orman varlığı 20,2 milyon hektarken 2022 sonu itibarıyla bu rakam 23,2 milyon hektara ulaşmıştır. Türkiye genelinde son beş yılda her yıl ortalama 600 milyon fidan dikilmiştir.

Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri 2014 yılında özelleştirilmiştir. Firma 2014 yılından günümüze kadar yeni maden sahası açmamış, devlet tarafından açılan maden sahalarını işletmiştir. Akbelen'de 780 dönümlük alana maden ruhsatı verilmiştir. Akbelen, orman niteliği bulunmayan endüstriyel plantasyon alanıdır. Akbelen'deki bu alan Orman Genel Müdürlüğü tarafından yüzde 93'ü endüstriyel odun üretimi fonksiyonlu, yüzde 7'si odun dışı ürün olarak planlanmış ve kesime tabi ekonomik fonksiyonlu plantasyon yani ağaçlandırma alanı olarak tanımlanmıştır. "Ağaç tarımı" olarak da nitelendirilen endüstriyel plantasyon, orman ürünleri ihtiyacının karşılanmasını sağlarken doğal ormanların sürdürülebilirliğine de destek olmaktadır.

Genel görüşme önergesinin gerekçesinde Yeniköy-Kemerköy Termik Santrallerini işleten firmanın orman kesim izninin 2021'de dolmasına rağmen Akbelen'de ağaç kesimi yaptığı iddia edilmektedir. Oysa firmanın maden arama ruhsatı 2041 yılına, orman izni ise 2033 yılına kadar devam etmektedir. Akbelen'deki protestoyu organize eden grubun avukatları bile bu bilgilere sahip olduklarını itiraf etmektedir. Muğla 1. İdare Mahkemesi ve İzmir Bölge İdare Mahkemesinin maden faaliyetinin devam etmesi yönündeki kararına istinaden alınan izinler kapsamında plantasyon alanı olarak tanımlanan Akbelen'de 24 Temmuz 2023'te Muğla Orman Bölge Müdürlüğü tarafından ruhsatlı maden sahalarında çalışmalara başlanmıştır.

Önergenin gerekçesinde, yine, ağaç kesimini protesto eden vatandaşlara orantısız güç kullanıldığı ve bunun infiale neden olduğu iddia edilmektedir. Oysa gerçek şudur ki sadece saha çalışmalarını engellemeye çalışan ve önleyici tedbirleri engellemek için kolluk kuvvetlerine saldıran bir grup provokatör gözaltına alınmıştır. Sandıktan umudunu yitiren ve kendi iç kavgalarını örtbas etmek isteyenler sokakları karıştırarak, toplumsal konuları kaşıyarak kaos oluşturmaya; Akbelen'de bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya çalıştıklarını da görüyoruz. Bunların asıl amacının ağaç olmadığı açık ve nettir.

Bizim MHP olarak çevre politikamızın esası, herkesin temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının sağlanmasına dayanmaktadır. Bu doğrultuda, çevre sorunlarını kalkınma ve çevre ikilemi yerine akılcı bir koruma ve akılcı kullanma olarak öngörüyoruz. Sürdürülebilir kalkınma modeliyle gelecek nesillere temiz, doğal ve kültürel değerleri korunmuş, yaşanabilir bir çevrenin intikalini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesini savunuyoruz. MHP, enerjinin ekonomik boyutunun yanı sıra, hukuki, siyasi, diplomatik, çevre ve insani boyutları olduğunu dikkate alarak uzun vadeli bir enerji stratejisini öngörmektedir. Partimizin millî enerji politikası dışa bağımlılığımız en aza indirilirken enerji tedariki ve arz güvenliğinin sağlanması, enerjide verimliliğin ve millî kaynakların payının artırılması, yerli kaynaklara yönelik arama faaliyetlerinin etkinleştirilmesi, hem üretim hem de tüketim aşamasında enerjinin çevre ve insan dostu olmasının temin edilmesi ilkelerini esas almaktadır. İthalatımızda önemli bir paya sahip olan enerjinin maliyeti düşürülmeli ve yurt içi üretim maliyetleri ve cari açık üzerindeki yükü de azaltılmalıdır.

Ülkemizde yapılan sözde çevreci eylemler genellikle stratejik madenleri, nükleer enerji santrallerini, jeotermal ve termik enerji santrallerini hedef almaktadır. Enerji, millî güvenlikle yakından ilgilidir; bu nedenle, ülkemizin yer altı kaynakları ekonomiye kazandırılmalıdır ancak bu madenler çıkarılırken çevreye zarar verilmemeli, verilen zarar giderilmeli, doğayı koruyacak önlemler alınmalı, maden sahaları ve çalışmalar denetlenmelidir. ÇED raporları da denetlenmeli, ekolojik tahribatlar engellenmeli ve maden çıkarıldıktan sonra maden sahasının rehabilitasyonu dikkatle takip edilmelidir. Madenin çıkarılması en uygun yönteme göre yapılmalı ve her aşamada çevre hassasiyeti dikkate alınmalıdır.

Madenlerde bizimdir, çevre de bizimdir. Her ikisinin de korunması ve değerlendirilmesi denge esasına göre yapılmalıdır. Biz, Türkiye sevdalıları olarak her ikisinden de taviz vermemek gerektiğine inanıyoruz. Bu veriler kapsamında genel görüşme gerekçesinde yer alan iddiaların yerinde ve doğru olmadığı anlaşıldığından genel görüşme açılmasına gerek bulunmadığını değerlendiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri