MHP'li Yucel Bulut şu ifadeleri kullandı;
"Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı ve özellikle hanımefendileri saygıyla selamlıyorum çünkü bugün anlatacaklarım daha ziyade hanımefendileri ilgilendiren bir konu.
Konuşmama başlarken sizlere bir fotoğraf takdim etmek istiyorum, aslında hepinizin bildiği bir fotoğraf. Bu görmüş olduğunuz fotoğraf bundan yüz yıl önce çekilmiş ve yüz yıl önce Anadolu kadınının Millî Mücadele saflarında vatan savunması için cepheye mühimmat üretirken çekilmiş olan fotoğrafı. Bu fotoğraf da görmüş olduğunuz gibi tam yüz yıl sonra Tokat'ta çekildi ve bu fotoğrafta da yine bir vatan savunması için sınır ötesinde görev yapan Mehmetçiklerin botunu üreten Tokat Yeşilyurtlu kadınları görüyorsunuz. Yani yüz yıl sonra, cumhuriyetin kuruluşunda var olduğu gibi cumhuriyetin 2'nci yüzyılını aralarken de Türk kadını, Anadolu kadını vatan savunmasında yine en ön saflardaki görevini yapmaya devam ediyor. (MHP sıralarından alkışlar) Şimdi, bu fotoğrafları sizlere neden gösterdim, biraz daha detaylı bir şekilde aktaracağım. Haklı olarak bu Parlamento çatısı altında ya da değişik platformlarda kadını tartışıyoruz, kadın haklarını tartışıyoruz, kadının yalnızlaştırılmasını tartışıyoruz, kadının maruz kaldığı şiddeti ve kadın cinayetlerini tartışıyoruz ve bunlar için çözüm üretmek için hep birlikte gayret gösteriyoruz ama hepimiz, geldiğimiz nokta itibarıyla şunu kabul etmek zorundayız ki: Kadını yalnızca sözleşmeyle, kanunla ya da kanun maddeleriyle korumamız mümkün değil. Bu, bir ahlak meselesi; bu, kültürel bir birikim meselesi ve Anadolu'nun bin yıllık mirası da kadını baş tacı eden bir kültürel birikime sahip. Hangi memlekete giderseniz gidin, hangi köye giderseniz gidin, hangi haneye giderseniz gidin mutlaka ama mutlaka kadın, anne olarak görülüyor; kadın, eş olarak görülüyor; kadın, kız kardeş olarak görülüyor; kadın, bir figür olarak görülüyor ve yüzyıllardır bu coğrafyada kıymet buluyor. Dolayısıyla, bizim bugün ihtiyacımız olan şey, Anadolu'nun özüne dönmesi ve bu kültürel birikimin eğitim yoluyla mutlaka ama mutlaka sosyolojik bir zemine kavuşturulması.
KADININ BİR İNSAN OLDUĞU UNUTULUYOR
Ve tabii ki bir şeyi daha yapmamız gerekiyordu. O da neydi? Güçlü bir kadın profilini ortaya çıkarmak yani kendi ayakları üzerinde durabilen, öz güven sahibi, geleceğe güvenle bakabilen, çocuklarının hamisi ve kimseye muhtaç olmayan, Anadolu'nun örfüne, âdetine uygun bir kadın profilini hep birlikte inşa etmek zorundayız ve kadınları yalnızlaştırmadan bir an önce uzaklaştırmak durumundayız. Bu çerçevede, tabii ki bize yol gösterici Sayın Genel Başkanımız oldular. 8 Mart 2018 tarihinde Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Sayın Genel Başkanımız bir mesaj yayınlamıştı ve bu sorunu şöyle özetlemişti, demişti ki: "En temel sorun, en bariz ayıp: Kadının bir insan olduğu unutuluyor. Her kadın, her şeyden önce insandır." Bunu dedikten sonra da büyük üstat Neşet Ertaş'ın şu sözleriyle mesajını tamamlamıştı: "Kadınlar insandır, bizlerse insanoğlu." Evet "kadınlar insan ve bizler de insanoğlu" felsefesiyle onların evladı olarak, çocuğu olarak tekrar Anadolu kadınını ayağa kaldıracak bir formül üzerinde kafa yorduk. Ve ne yaptık? Şunu yaptık: Milliyetçi Hareket Partili belediyelerle Tokat'ta el ele verdik. Sayın Maliye Bakanımız da burada, inşallah dinlerler, inşallah Türkiye genelinde bu projenin yayılması için destek verirler. Biliyorsunuz köylerde okullarımız kapatıldı ve önemli bir kısmı maalesef çürümeye terk edildi; belde belediyelerimizin bir kısmı kapatıldı ve belde belediyelerimizin binaları da çürümeye terk edildi. Bizim vicdanımız buna müsaade etmedi, bu binaları bir şekilde daha elverişli hâle getirelim diye gayret gösterdik. Türkiye'de köy nüfusu yüzde 46'dan yüzde 6'lara kadar geriledi, dolayısıyla köy hayatımız bitmek üzereydi; hem buna bir formül bulalım, köydeki hayatı tekrar canlı tutalım hem de başta köylerden başlamak suretiyle kadınlarımızı tekrar ayağa kaldıralım istedik ve biz bu köy okullarını, terk edilmiş köy okullarını devraldık. Belediye başkanlarımızın olağanüstü gayretiyle ve iş adamlarımızın bizi kırmayarak bu bölgelere yatırım yapmasıyla birlikte köy okullarının baştan sona tadilatını yaptık, tertemiz hâle getirdik ve tekstil atölyelerine teslim ettik.
Şimdi, size bunları göstermek istiyorum. Mesela bu bina Yeşilyurt'un Kuşçu kasabasında bir bina ve bu köyün nüfusu 765. 40 hanımefendi burada sosyal güvenceleri tam ve eksiksiz yatırılmak suretiyle, köylerinden de ayrılmadan istihdam ediliyor durumda. Şimdi yine bir başka fotoğraf göstereceğim. Burada hanımefendileri görüyorsunuz, burası Çevreli kasabası, toplam nüfusu 2.400 ve biz bu atölyede, tekstil atölyesinde 200 küsur hanımefendiyi, köyün hanımefendisini sosyal güvenceleri yatırılmak suretiyle istihdam ediyoruz. Kendi ayakları üzerinde duruyorlar, kendi paralarını kazanıyorlar, kendi gelirlerini elde ediyorlar. Yine eski ismi Firedökse olan, şimdiki adı Ormandibi olan bir kasabamızda yine bir okul binasını aldık, belediyelerimizin yardımıyla baştan sona sıfırladık ve burada 40 hanımefendi tüm sosyal güvenceleri eksiksiz yatırılmak suretiyle istihdam ediliyor, çalışıyor.
TOKAT'TA HAYAL OLARAK GÖRÜLEN BU PROJE HAYATA GEÇTİ
Şimdi, değerli hemşehrilerim, yine Türk Silahlı Kuvvetlerinin üretimini yapan Yeşilyurt'ta -gördüğünüz gibi- onlarca tekstil atölyesi açtık; Silahlı Kuvvetlerimizin askerî botlarının ve elbiselerinin bir kısmını burada eski binaları tadilat yaparak ve hanımefendileri istihdam ederek üretmekteyiz. Aynı zamanda, bu proje kapsamında, Türkiye'deki bütün cezaevlerinin kantinlerinde satılan soğuk mezeler yine Tokatlı hanımefendilerin gayretleriyle üretiliyor; Tokat'ta hayal olarak görülen bu proje hayata geçti. Tüm cezaevlerinin gıda ihtiyacını Tokat'ın bayanları hem çalışarak hem de üreterek hayata geçiriyorlar ve cezaevlerine ulaştırıyorlar.
Tabii, bunları yaparken bizim esinlendiğimiz bir başka felsefe vardı, o da şu: 1994 yılında Tokat'ın Erbaa Belediyesini kazanmıştık, Belediye Başkanımız Ahmet Yenihan'dı ve o günün şartlarında Tokat'ın Erbaa ilçesinin nüfusu 33 bindi, şimdi ise Tokat'ın ilçeleri arasında neredeyse nüfus kaybetmeyen tek ilçemiz Erbaa oldu. Neden Erbaa oldu? Çünkü Ahmet Yenihan'ın olağanüstü gayretleriyle 94 yılında kadın istihdamını önceleyerek bir proje başlattık ve bugün Erbaa'da tekstil sektöründe birçoğunuzun giydiği kıyafetlerin imzasını Tokat Erbaalı hanımefendiler taşıyor. Tam 4 bin bayanımızı, 4 bin hanımefendiyi, 4 bin kadınımızı Erbaa'da istihdam ediyoruz -Erbaa Belediyesini Milliyetçi Hareket Partisi yirmi yıl boyunca elinde tuttu, şu anda Ahmet Yenihan çizgisini Ertuğrul Karagöl kardeşimiz sürdürüyor- ve 33 bin nüfusla devralmış olduğumuz Erbaa'nın bugün merkez nüfusu bu istihdamdan dolayı 75 bine ulaştı, köyleriyle birlikte Erbaa'nın nüfusu 100 bine ulaştı. Demek ki istihdam, bizzat yerinde inşa edilebilecek bir olgu; istihdam, bizzat kimseyi göçe zorlamadan, göçe mecbur bırakmadan yapılabilecek bir durum. Erbaa'daki tekstil fabrikalarımızda ve atölyelerimizde şu anda 4 bin hanımefendiyi bu şekilde istihdam ediyoruz. Bu istihdam modeli aynı zamanda iş adamlarımız için de bir katkı. Nasıl bir katkı? Birçok hanımefendi bizzat köyünde, kasabasında, bulunduğu topraklarda çalışmak suretiyle; öğle yemeğini evinde yiyebiliyor, servis gideri gibi bir maliyeti iş dünyası üzerinde olmuyor, böylece iş adamlarımız için de çok ciddi bir ekonomik kalemden iş dünyamızı kurtarmış oluyoruz.
Tam bağımsız Türkiye'nin inşa edildiği bir yüzyıl olacak
Şimdi, Tokat'ın 638 tane köyü var. Bu köylerden aşağı yukarı 100 tanesi nüfus itibarıyla çok düşük sayıdalar. Elimizde kayda değer bir nüfusu olan 450 köyümüz var ve hemen hemen her ay, hemen hemen her hafta yeni bir köyde yeni bir yatırımı... Yeşilyurt Çıkrık'ta tekstil atölyesini kurduk, Kuşçu'da kurduk; şimdi, önümüzdeki günlerde Güryıldız kasabamızda kuracağız ve bu hanımefendilerin bir sigortalı iş bulabilmek için şehir merkezlerine göçünü bir nebze durdurmaya çalışıyoruz. Bu hâliyle sadece 3 bölge için 6 bin hanımefendi şu anda sosyal güvenceleri sağlanmış bir şekilde istihdam ediliyor ve elbette ki bu, gelecekte şuna vesile olacak: Kendi gelirini elde eden, hanesindeki rızkını kendi karşılayan, ayakları üzerinde durabilen bir kadın profiliyle birlikte Anadolu kadını -aşama aşama inşallah tüm Türkiye'ye yayılır- hak ettiği değeri günbegün artıracak. Biz inanıyor ki, cumhuriyetin 1'inci yüzyılında kurtuluş mücadelemizde kadınlarımız vardı, kuruluş mücadelemizde kadınlarımız vardı, cumhuriyetin ilk yüzyılı boyunca kadınlarımız vardı. Şimdi cumhuriyetin 2'nci yüzyılında lider ülke Türkiye vizyonuyla yeni bir periyodu açıyoruz, Türkiye Yüzyılı'nı açıyoruz. İnşallah 2023'ten itibaren Türkiye Yüzyılı'nda; bu yüzyıl çocuklarımızın yüzyılı olacak, bu yüzyıl gençlerimiz yüzyılı olacak, bu yüzyıl kadınlarımızın yüzyılı olacak, Türk milletinin yüzyılı olacak, bu yüzyıl tüm dünyadaki mazlum milletlerin yüzyılı olacak, bu yüzyıl Anadolu'nun yüzyılı olacak, Alevi'nin yüzyılı olacak, Sünni'nin yüzyılı olacak; Anadolu'daki bütün köklerin, kökenlerin, mezheplerin ve meşreplerin tek millet olarak dünyaya kafa tuttuğu, tam bağımsız Türkiye'nin inşa edildiği bir yüzyıl olacak dedi.