Kılavuz'un Açıklaması Şöyle;
"Türk Milleti'nin kaderi ile Türk Milliyetçilerinin ahvali tarih boyunca aynı çizgide olmuştur. Milletin varlığına kast edenler, vatanımız üzerinde plan yapanlar her dönem Türk Milliyetçilerini hedef almış ve karşılarında her türlü bedeli ödemeye razı; iman dolu göğüslerini siper ederek bedenleri ile sıradağlar gibi zulme baş eğmeyen, zillete taviz vermeyen ülkü erlerini bulmuştur.
Başbuğumuz cennet mekân Alparslan TÜRKEŞ ve bir avuç dava adamı bu tarihi gerçeği fikir ekseni etrafında bugün Türk Milleti'nin son ve tek ümidi olan Ülkücü Hareketi ilmek ilmek dokumuştur.
Ülkücü Hareketin temel taşlarından olan Ülkü Ocakları, Türk Milleti'nin yalnızca Türk Milliyetçileri tarafından hak ettiği noktaya taşınacağına yürekten inanmış, her zaman ve her şartta bu vebalin farkında olmuştur.
Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ Bey' in önderliğinde Türk Milleti ve onun değerleri için her türlü bedel ödeyen Ülkücüler, Liderimiz Devlet Bahçeli Bey ile aynı mücadele azmini devam ettirmiştir.
Bugün, ne hazindir ki dünün sözüm ona "ülkü devlerinin”, sözde “dava adamlarının” her fırsatta "sadakatten” dem vuranların nokta kadar menfaat için nasıl halden hale girdiklerini ibretle izliyoruz.
Vazgeçilmezliği davada değil kendilerinde zannedenlerin, güçlerini oturdukları koltuklardan alanların, kimliklerini bu kutlu davadan devşirenlerin her geçen gün yeni bir kepazeliğine şahit oluyoruz.
Rahmetli Galip Ağabey'in deyimiyle davayı Ağrı Dağı'nın zirvesine taşımayı iddia edip daha yolun başında davasını dağın eteğinde bırakan zirve tutkunlarının çırpınışlarını yakinen takip ediyoruz.
Yılgınlıklarına bahane uyduran, başarısızlıklarına kılıf biçen, siyasi devrilişlerini bin bir maskeyle perdelemeye çalışan zavallıların beyhude çabalarını görüyoruz.
Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ' in; "Yolumuz uzun ve çetindir. Bu yolda karşınıza menfaat teklifleri, tehditler ve daha bir sürü engel çıkacaktır. Bu çetin yolda dayanabilecekler, bizimle gelsinler. Cesur olanlar, kuvvetli olanlar, gerçekten inananlar kafilemize katılsınlar." sözünden bihaber olan yüreksizler, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları haricinde yeni bir adres üretme hayaline kapılmışlardır.
Türk Milliyetçiliğinin siyasal arenadaki tek temsilcisi Türk Milleti'nin yegane umudu Milliyetçi Hareket Partisi'ni işgal etme rüyasına dalıp zapt edip eksenini değiştirmeye çalışanlar uğradıkları hezimetin neticesinde partimize ve liderimize husumetten başka bir gayesi olmayan yeni bir yapının peşinde koşmaktadırlar.
Bilinmesini isteriz ki; binlerce şühedanın canı, on binlerce gazinin kanı, sayısız mahkûm ve mağdurun gözyaşlarıyla bugünlere gelen Ülkücü Hareket; dava bilincini yitirmiş, ülkücülük vasfını kaybetmiş, menfaatçiliği şahsiyetçiliğe tercih eden zavallılarıyla var olmamıştır, onların düşmanlığıyla da sarsılmayacaktır.
Hakk yolunda şahadeti, şahsi ikballerine tercih eden Ülkücü Şehitlerimiz ve onlardan öğrendiğimiz ülküdaşlık hukuku; birlikteliğimizin en büyük teminatıdır. Zira, 5 Ocak 1968’de öğrenci yurdunda şahadete varan Ruhi Kılıçkıran Ağabeyimiz ile başlayan Ülkücü Şehitler kervanı, 20 Şubat 2015’te üniversite kantininde kahpece şehit edilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimize kadar aynı düstur üzerine yürümüştür.
Bu düstur ki, Alparslan’a Anadolu’nun kapılarını açan, Sultan Mehmet Han’ı Fethi Mübin ile Fatih yapan, Mustafa Kemal’i Kocatepe’den zafere ulaştıran şiarın ta kendisidir. Enver Paşa’yı Çeğen Tepesi’nde ebedileştiren, Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’i inancında tavizsiz kılan ve kuru toprağı vatanlaştıran bir ruh ile yetişen Ülkücüler; imkansızlıkları imanla aşmış, zulüm Azrail olsa hep Hakk’ı savunmuştur.
Ülküdaşlarının yardımına koşarken şehit olan Süleyman Özmen Ağabeyimizin samimiyeti Ülkü Ocakları’nda yaşamakta, ciğerlerine hava basılarak canice şehit edilen Ertuğrul Dursun Önkuzu Ağabeyimizin mirası bizlere yol göstermektedir. Yusuf İmamoğlu, İrfan Öğütçü ve bu milletin değerleri için kızıl namlularca şehit edilen nice ağabeyimizin anıları “Ocaklar”da yaşamaktadır.
Fikri Arıkan’ın duruşu şerefimiz, Selçuk Duracık ve Halil Esendağ’ın hatıraları rehberimiz, Ali Bülent Orkan’ın mektubu dinmeyen yürek sızımız, Cengiz Baktemur’un cesareti kudretimiz ve “Mustafalar ölür Allah davası ölmez.” diyerek ölüme kafa tutan Mustafa Pehlivanoğlu’nun inancı zaferimizdir. Namık Kemal’in “Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır” dizesini yaşamlarıyla somutlaştıran ve Ülkücü Şehitler kervanına katılan Cengiz Akyıldız Ağabeyimiz ile Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimiz yolumuzdan dönmeyeceğimizin teminatıdır.
Uğruna binlerce vatan evladının şehit ve gazi olduğu bu kutlu dava, menfaatperestlerin karalamalarıyla lekelenmeyecektir. Yalnız Allah rızası için varlığından vazgeçip, kendini bu millete adayanlarla yükselen Ülkücü Hareket elbet yoluna devam edecektir. Dün bu kutlu yapının içinde bulunup bugün küçük çıkarlar peşinde koşanlar, her iki cihanda da rahat edemeyecektir. Zira, Allah yolunda canından vazgeçen şehitlerimizin, Ülkesi ve devleti dardan çıksın diye gazi olan ağabeylerimizin "ahları", makam mevki uğruna davasından dönenlerin ve hatta Ülkücü katilleri ile aynı safta duranların yakasını bırakmayacaktır. Başını yastığına koyduğunda çıkarını bir kenara bırakıp bu hareketin geçmişini düşünenlerin uykuları kaçacak, nasır tutmamış ise yürekleri sızlayacaktır.
Kısa bir süre önceye kadar koltuk kapmaca sebebiyle birbirlerine söylenmedik söz bırakmayanların beyhude hayallerle oluşturdukları birliktelik elbette ki uzun sürmeyecektir.
Varlıkları Ülkücü Harekete bir şey kazandırmayanların yoklukları zarar değil, fayda sağlayacaktır.
Çıkarsız ve beklentisiz bir bağlılığın, Türk Milleti'nin menfaati haricinde menfaat tanımayan bir anlayışın adresi olan Ülkü Ocakları her bir ferdi ile tepeden tırnağa, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey'in emrinde ve yanındadır.
Yeminini kalpten edip yalnız Allah'ın rızasını gözeten, dava şuurunu yitirmeyip ülkücü olmanın çilesini her türlü dünyalığın üzerinde gören yani ocaklı olup ocaklı kalanlar yılanlara, yıkılanlara, dönenlere, satanlara aldırış etmeksizin Liderimiz Devlet Bahçeli Bey'in emrinde başarmaya and içmiş ve başarıya her dönemde olduğundan daha yakındır.
Ülkücü Türk Gençliği inanmakta ve bilmektedir ki; Liderimiz ile Ülkücü Hareketin, Ülkücü Hareket ile de Türk Milleti'nin geleceği birdir. Bu inancın gereği ise Liderimizin izinden ayrılmamak, Ülkücü Hareket'e ve Türk Milletine ömür biçenleri asla akıldan çıkarmamaktır. Kimsenin şüphesi olmasın ki Ülkücü Türk Gençliği gereğini yapacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ ve Şehit Ağabeylerimiz başta olmak üzere hayatlarını bu kutlu davaya vakfedip Rahmet-i Rahmana kavuşan tüm büyüklerimizi dua ile yad ediyor. Aziz hatıraları önünde tanzim ile eğiliyorum. Ruhlarının şad mekanlarının cennet olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyor, emanetlerini canımızdan aziz bilerek daima yaşatacağımıza bu uğurda canımızı feda etmekten geri durmayacağımıza söz veriyorum.
Ülkü Ocakları, Türk Milleti'nin hizmetinde davasının bilincinde, Başbuğumuzun izinde ve son nefes, son nefer ve son damla kana kadar Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey'in emrindedir!" dedi.