Başbakan Binali Yıldırım, cuma namazını Altındağ ilçesindeki Taceddin Sultan Camisi'nde kıldı, ardından 2009'da hayatını kaybeden eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun kabrini ziyaret etti.
Başbakan Yıldırım, daha sonra gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
'Bizim açımızdan hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur'
Jürinin kararını açıkladığı ABD'de görülen Hakan Atilla davasına ilişkin "Türkiye'nin karara yasa dışı delil itirazında bulunacağı ve kararı uluslararası mahkemelere taşıyacağı iddia ediliyor. Türkiye davaya ilişkin nasıl bir adım atacak?" sorusu üzerine Yıldırım, "Amerika'da görülen Mehmet Hakan Atilla davası, başından beri söylediğimiz gibi hukuki bir dava değildir, tamamen siyasi bir nitelik kazanmıştır. Uydurma delillerle kendileri suç işleyen insanların şahitliğiyle oluşturulmaya çalışılan ve uluslararası hukuk normuna da hiçbir şekilde uymayan adeta bir tiyatro şeklinde bir dava. Sonucu önceden kararlaştırılmış, senaryosu hazırlanmış bir oyun gibi bir davayı bütün dünya izledi. Bizim açımızdan hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Türkiye bir hukuk devletidir, egemen bir ülkedir. Hak ve menfaatlerine nereden zarar verilmeye çalışılırsa karşılığını mutlaka verecektir." ifadelerini kullandı.
'Bu bir hukuki süreçtir'Yıldırım, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ın görevden uzaklaştırıldığı hatırlatılarak "Başka belediyelere yönelik de bu tür girişimler, adımlar olacak mı? Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine "Bu bir hukuki süreçtir. Tabii ki kamu adına hizmet edenler, kamu gücünü kullananlar, vatandaştan yetki alanlar, bu yetkilerini yerli yerinde kullanmak, hizmet yaparken kamu menfaatini gözetmek durumundalar. Kayırmadan, görevi kötüye kullanmadan, memleket, millet adına iş yapan, hizmet yapana kimsenin söyleyecek sözü olmaz, herhangi bir sıkıntı da yaşamaz ama yanlış yapanlar varsa bunların da hukuk içinde karşılığını görmesi gayet doğaldır." diye konuştu.'Hiç kimse hukukun üstünde değildir'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin bir toplantıda, güvenlik güçlerine seslenerek, "Uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir." sözlerini hatırlatılması üzerine ise Yıldırım, şunları söyledi:
"İçişleri Bakanımızın tabii son zamanlarda özellikle genç yavrularımıza yönelik uyuşturucu bağımlılığı konusunda gelinen noktaya dikkat çekmek için kendince bir üslupla bunu kamuoyu gündemine taşımasıdır. Yanlış anlamaya müsait şeyler olabilir ama bilinmesi gerekir ki hayıflanarak yani bu işin ne kadar alçakça bir iş olduğunu, bu işin içinde olan çocuklarımızı zehirleyenlerin hiçbir müsamaha göstermeden en şiddetli şekilde üzerilerine gidilmesi gerektiğini açıklamaya çalışmıştır. Bu amaçla yaptığı açıklama tarzı belki yanlış anlaşılmalara mahal vermiş olabilir. Şunu açıklıkla söyleyeyim, ister İçişleri Bakanı ister Başbakan ister sade bir vatandaş olun, hiç kimse hukukun üstünde değildir. Ceza da olacaksa hukuk içerisinde herkes karşılığını görecektir. Mesele bundan ibarettir."
'Ergenlik, buluğa erme işi ayrı bir iştir'
"Diyanet İşleri Başkanlığının daha önceki bir yayınındaki ifadeler, '9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceği' yorumlarına neden olmuştu. Bu konuda bir değerlendirmeniz olur mu?" sorusuna Yıldırım, "Bugün biz de cumayı eda ettik. Hutbede hatip, hocamız bunu en güzel şekilde açıkladı. Ergenlik, buluğa erme işi ayrı bir iştir ama evlenme yaşı Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında bellidir. 18 yaşını ikmal edenler evlenme hakkına kavuşmuş olurlar. Bundan önce yapılan evlilikler yasa dışıdır. Ayrıca büyük mağduriyetlere de sebep olmaktadır." cevabını verdi.
Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bugün küçük yaşta evlenmiş, aileleri bölünmüş, kocası veya eşi hapiste olan binlerce insan vardır. Bu, bilgisizlikten, cehaletten ve o yaşların verdiği heyecandan kaynaklanan bir durumdur. Biz bunu hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda bir yasayla bu mağduriyetleri gidermeye çalıştık. Maalesef kendimizi iyi ifade edemediğimiz için o mağduriyetler bugün de devam ediyor. Küçük yaşta evlilikler hiçbir zaman hoş görülemez, kabul edilemez. Yasal olarak da mümkün değil, suçtur. 3 bin civarında bu suçun karşılığı olarak hapiste yatan genç vardır. Bunların çocukları, eşleri var. Ta ki hapis cezasını tamamlayınca tekrar birleşecekler. O bakımdan Diyanetin o söz konusu ne ise o evlilikle ilgili değil gençlerin ergenlik, buluğa erme çağlarıyla ilgili bir değerlendirme olarak ele almak lazım. Evlilikle ilgili konu, Medeni Kanun'da, ilgili kanunlarda açık ve seçik tanımlanmıştır. Bunun dışındaki yorumlar iyi niyetli yorumlar değildir, zorlamadır. Çünkü yani kanunlar bu konuda açık. Bunun dışındaki uygulamaların da çok ağır cezaları vardır. Bunun böylece bilinmesinde fayda var."
'Onun sözünün üstüne söz mü söyleyelim?'
Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Fransa ziyareti öncesinde düzenlediği basın toplantısında kabine revizyonunun olup olmayacağına ilişkin açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan gazeteciye, "Ne dedi?" diye sordu. "Yapılmayacağını söyledi." karşılığını alan Yıldırım, "Onun sözünün üstüne söz mü söyleyelim." dedi.
"Kabine değişikliğini ne zaman öngörüyorsunuz?" sorusuna Yıldırım, "Olmayan şeyin nesini öngöreyim?" karşılığını verdi.