İşte Övür'ün yazısı:
"Geçtiğimiz Cuma günü bu köşede, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, Ankara’dan 18.30 uçağıyla geldiğini, korumalarını bile dışarıda bırakarak özel bir yata geçtiğini ve o yatta “özel” biri veya birileriyle görüştüğünü yazmıştım.
Bir süre Kılıçdaroğlu’ndan ve CHP Genel Merkezi’nden bir açıklama yapmasını bekledim. Haber doğru değilse yalanlamaları, doğruysa da kiminle görüştüğünü kamuoyuna açıklamaları gerekiyordu. Ama ne Kılıçdaoğlu ne de CHP yönetimi açıklama yapmadı. İşin doğrusu CHP yönetimi yapamazdı çünkü büyük ihtimalli yönetimden kimse böyle bir görüşmeyi bilmiyordu.
Siyasi açıdan bunun vahameti bir yana asıl önemli olan Kılıçdaroğlu’nun içinden geçtiğimiz gerilimli günlerde kiminle özel yatta görüştüğüydü. Bu kadar gizli tutulan, korumaların telefonlarına bile el konulacak kadar saklanan kişi kim olabilirdi?
İşte o gizli ismi şimdi açıklıyorum: Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
İddiaya göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaoğlu’nu apar topar bir saatliğine İstanbul’a getiren özel yatta ve tam akşam karanlığından denize açılmasını sağlayan sır isim Gül’dü. Gül’ün adı son dönemde siyasete bir adım ileri iki adım geri atmasıyla ünlense de asıl siyasi bağının Kılıçdaroğlu ile olduğu biliniyor.
Bu bağın gücünü, Kılıçdaroğlu’nun, onu cumhurbaşkanı adayı yapmak konusundaki ısrarından biliyoruz.
Bu ilişkinin siyasi sonuçları önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacak. Şu günlerde Muhafazakar kesimde yeni bir parti ve yeni bir siyasi hamle hazırlığı da aslında bu ilişkiyle ilgili. Ancak, yattaki özel görüşmenin çok daha acil bir konuyla, İstanbul seçimleriyle ilgili olduğu söyleniyor.
Bu yabana atılacak bir iddia da değil. Çünkü kamuoyunda bile YSK’daki oylamanın 6'ya 5 gibi kritik olabileceği çok tartışıldı. Denilenlere göre işte bu nedenle devreye uzun yıllar siyaset yapan, atamalarda imzası olan eski Cumhurbaşkanı Gül sokuldu. Gül’ün bir kısım YSK üyesiyle yakın ilişkisi olduğu iddia ediliyor ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu apar topar bir saatliğine İstanbul’a getiren sır da bu ilişkide saklı.
İstanbul seçimleriyle ilgili ortaya çıkan kısıtlı seçmenin oy kullanması, memur olmayan binlerce insanın sandık kurulu üyesi yapılması ve oy kaydırmaları iddialarına şimdi çok daha vahim bir şey eklenecek; kurumları zan altında bırakmak.
Bu konuda da eski bir cumhurbaşkanıyla ana muhalefet liderinin adının geçmesi insanı dehşete düşürüyor. Siyaset mühendisliğiyle Türkiye nereye götürülmek isteniyor dikkatle izlemek gerekiyor.
Tabii şu sorunun cevabını da kamuoyu merak ediyor; CHP Genel Başkanıyla eski bir cumhurbaşkanı neden gizli görüşür?"