AK Parti'de saf dışı kalanlardan birisi olan ve dersaneler konusunda Fethullah Gülen'i savunmasından dolayı Erdoğan ile karşı karşıya gelen eski TBBM Başkanı Bülent Arınç yaptığı açıklamalarda FETÖ sanıklarını uzun uzun savunurken CHP'li Ekrem İmamoğlu'nu da övdü.
SuperHaber'den Hülya Okur'a konuşan Bülent Arınç, FETÖ konusunda bazı sorulara cevap vermekte zorlandı. Arınç uzun uzun FETÖ tutuklalılarını savunurken CHP'li Ekrem İmamoğlu'na da övgüler yağdırdı.
"BENİ SEVENLER BENİ GÖRDÜ"
Bülent Arınç AK Parti'nin başarısının nedenlerini ise şöyle anlattı; "Millet oraya baktı; beni sevenler beni gördü, Tayyip Beyi sevenler Tayyip Bey’i gördü. Abdullah Bey’i daha yumuşak daha akılcı bulanlar onu gördü. Daha cesur, cengaver görmek isteyenler Tayyip Bey’di. “Ah tam benim aradığım adam” dedi. O fotoğraf bize 17 senelik iktidar sağlıyor ama o fotoğrafta bir eskime, bir yıpranma, bir solukluk meydana gelmişse bu fotoğrafı tekrar canlandırmamız lazım. İşin özü bu.
"YENİ ERDOĞANLAR BÜLENT ARINÇLAR İÇİN UMUDUNUZ VAR MI?"
Arınç kendisini AK Parti'de bir ekol olarak tanımlayarak şunları kaydetti; "Ben gençlik kollarından, Tayyip Bey de aynı şekilde, arkadan gelen gençlerin önünü de açmak lazım görüşü size ait… Yerel seçimlerde eleştiri oklarını teşkilatlar, gençlik kolları üzerine alıyor. Yeni Tayyip Erdoğanlar için Bülent Arınçlar için umudunuz var mı? Şimdi biz bu gençlerimizden ümitliyiz, ümitli olmamız lazım. Bugün parlementoda çok genç var ama bunların kalitesi, kalibresi, iyi yetişmiş olmasına bağlı."
"BU İŞİN MİMARI ERDOĞAN'DIR"
Arınç,1984-1985’ten sonra İstanbul İl Başkanı olarak yüz yüze siyasetin mimarının Erdoğan olduğunu belirterek şöyle konuştu, "Kapı kapı siyasetini getirdi, yüz yüze siyasetini getirdi. İnsanlarla birebir ilişki kurarak Refah Parti’sini güçlendirdi. İlk defa onun döneminde kadın kolları kuruldu.
Daha öncesinde kadın kolu kurmak, kadınların siyasi çalışmaya katılması falan çok anlaşılır bir şey değildi. Ama Tayyip Bey dedi ki “Siyaset birlikte yapılacak.”... Kadınlar ve gençlik kolları... Gençlik kollarını örgütledi. Bu değişim değil, bu metotta farklılıktır. O zaman bunu tuttuğunu görünce biz hemen Manisa’da bunu uyguladık. Yani bu işin patenti “Recep Tayyip Erdoğan”’a aittir. Biz o zaman il müfettişliği yapıyorduk."
'ESSELAMÜN ALEYKÜM' YERİNE 'MERABAYIN ARKADAŞLAR' DİYECEKSİNİZ
Bülent Arınç çevreden aldığı bir duyumu da aktararak şunları kaydetti; "O zaman zannediyorum Tayyip Bey de Trakya’dan sorumlu. O zaman birinci ağızdan duymadım ama çevresindekilerden duydum. Çok da hoşuma gitti. Bunu örnek veriyorum şimdi, Tayyip Bey diyelim ki Edirne’nin Malkara’sına Keşan’ına Tekirdağ’ına daha doğrusu veya Lüleburgaz’ına gidiyor, kahve ziyaretleri yapılıyor köylerde. Biz her gittiğimiz yere “Selamün aleyküm” diye giriyoruz ama oturanların hiç birisi karşılık vermediği gibi çevresine bile bakmadan oturmasına devam ediyor. “Selam almadınız birkaç kelime konuşalım” falan dendiğinde hiçbir ilgi olmuyor.
Bir defa, üç defa, beş defa falan sonra bu gezilerden bir tanesinde demiş ki adamın bir tanesi “Kardeşim bizim buraya geliyorsunuz, eksik olmayın. “Esselamü Aleyküm” diye başlıyorsunuz, millet size bir karşılık vermiyor, sizi dinlemiyor. Siz hata ediyorsunuz” demiş “Allah Allah ne hatası?” demişler.
“Kardeşim burası Trakya. Burada bir kahveye girdiğin zaman Esselamü Aleyküm diye girmeyeceksin o insanlarla iletişim kurmak için “Ya ne diyeceğiz?” demişler “Merabayın arkadaşlar” diyeceksiniz. Bu çok sosyolojik fevkalade önemli bir olay. Bunu herkes bilsin. “Ben bunu söylersem ne olacak?” Sen bunu söylersen “Herkes ayağa kalkacak merabayın diyecekler, sen de oturacaksın sohbet edeceksin” denemesi bedava."
"HERKES KALKMIŞ 'MERABAYIN' DEMİŞ"
Bülent Arınç duyduğu olayı şu şekilde anlatmaya devam etti; "Ondan sonra bir kahveye gittiklerinde “Merabayın arkadaşlar” demişler herkes kalkmış “Merabayın” demiş. Tayyip Bey demiş ki, iletişim kurmak için kırk tane yol var. Sizin gibi güler yüzlü bir bayanla karşılaştığımızda “Günaydın” dersin. Yaşlı sakallı bir hacı amcayla karşılaştın “Hayırlı sabahlar” dersin. Selam vermen gerekir “Selamün Aleyküm amca“ dersin “Dede” dersin “Beyefendi” dersin. Eve giriyorsun “İyi günler” dersin, evden çıkıyorsun “iyi günler” dersin. "İyi günler", "merhaba", "Selamün Aleyküm", "günaydın", hepsi yerine göre bir selamlaşma vesilesidir. Sadece Esselamü Aleyküm değil ki. Yerine geldi bir "merabayın" de, yeri geldi "günaydın" de, yeri geldi "hayırlı sabahlar" de."
"DİNİ CEMAAT OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ BU KİŞİLER NASIL BİR DARBE ÖRGÜTÜ OLDULAR?"
"15 Temmuz milli mücadelenin öne çıktığı bir darbe şekliydi. Vatanı müdafaa için sokaklara dökülen insanların milli şuuru ile darbe bertaraf edildi." diyen Bülent Arın. FETÖ'nün dini bir cemaat olduğunu iddia ederek bunun nasıl bir terör örgütü haline gelindiğini araştırılması gerektiğini savunarak şunları kaydetti; "Ama sadece milli değer veya milliyetçilik açısından 15 Temmuz'a bakmayın. 15 Temmuz üzerinde bizim yapacağımız en önemli çalışma dini bir cemaat olarak gördüğümüz bu kişiler, başındaki insandan en son kuyruğundaki insana kadar. Nasıl oldu da hükümete karşı, demokrasiye karşı silah kullanan bir darbe örgütü oldular? Bu çok önemli bir şey. Bence yatıp kalkıp bunlara çalışmak lazım."
ARINÇ FETÖ KONUSUNDA ZULÜM YAPILDIĞINI İDDİA ETTİ
Özellikle 17-25 Aralık sonrası FETÖ'ye destek olan ve kripto iletişim aracı ByLock ile iletişim kruran örgüt üyelerine soruşturma yada tutuklama yapılırken Bülent Arınç, ise bunların masum olduğunu savunduğu gibi FETÖ tutukları konusunda devletin zulüm yaptığını iddia ederek şunları söyledi; "Pek çok insan gibi; doktor hastanede, imam camisinde, öğretmen okulunda...
Onların da haberi yoktu ki, çocuklarını onların okuluna göndermişler. Onların da haberi yok ki paralarını Bank Asya'ya yatırmışlar. Yani 15 Temmuz üzerine belki ayrı bir konuşma yapmamız lazım. İşin başı adalettir. Devletin dini adalettir, zulüm devletin küfürüdür. Devletin dini adaletse, Allah bize adaleti emrediyorsa, birkaç kişi bile olsa ben biliyorum ki birkaç bin kişi, mağduriyet yaşayan insanların gözyaşlarını silmemiz lazım. O zaman 15 Temmuz'un acısını hafifletmiş oluruz."
ARINÇ BU SORUYA CEVAP VERMEKTE ZORLANDI
Bülent Arınç, "O mağdur edildiğini söylediğiniz kesim için sormak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın 17/25 operasyonu sırasında yaptığı uyarıları dikkate almamaları yanlışa bilerek düştüklerini göstermiyor mu?" sorusuna ise şöyle cevap verdi;
"Paralel Yapı'dan siz bunların darbe yapacağını anlayabilir misiniz? Biz anlayamadık. Biz MGK’daydık, anlayamadık. Ama şunu anladık. 17-25’teki bu yargı darbesi diyelim. Bu çok kötü bir olaydı. Başbakanımızın kendisine, oğluna kadar ulaşabilecek, bakanları da içine alabilen vs. vs. Bu çok çirkin, çok yakışıksız bir hareket. İşte usulsüz elde edilmiş dinlemeler, şunlar bunlar yayınlandı. Bütün bunlardan sonra kafalarda bir tek “yolsuzluk” kelimesi kaldı. Bu yolsuzluk kelimesi de bir algı operasyonuydu.
Başbakanımız tedbirini aldı, elindeki imkanları kullandı, bunların darbesini bastırdı, ondan öncesinde biliyorsunuz MİT Müsteşarı'nın da sorgulanmak üzere çağrılması vs. oldu. Onu hemen kanun değişikliğiyle zaten halletmiştik. Ama bunların silahlı terör örgütü olması meselesi 2016’dan çok az bir zaman önce bir mahkeme kararıyla söylenmiştir. İnsanlar, bunu bilmeyebilirler.
Bank Asya son anda kapatıldı. Denseydi ki: Bu silahlı terör örgütünün finansmanı Bank Asya’dan elde ediliyor. O zaman herkes parasını çekerdi.
"BENİM DERDİM, BÜTÜN DÜŞÜNCEM..."
Okullar son güne kadar açıktı. Okullarla ilgili bir şey söylenmedi. Yani şunu söylemek istiyorum: 15 Temmuz felaketi büyük bir faciadır. Silahlı bir darbe girişimidir. Bunun içinde bir fiil bulunanlar da bu darbe girişimine şu ya da bir şekilde destek sağlamış olanların anasından emdiği süt burnundan getirilmeli ve içeride ilelebet cezalarını çekmeli. Benim derdim, bütün düşüncem; okulunda ders veren öğretmen, mihraptan imamete geçmiş imam, hastanede doktorsa doktor, üniversitedeki profesör, üniversitenin rektörü, ne yapmış da bu silahlı darbe girişiminin içinde bulunmuş? Bunların da ortaya çıkması lazım."
ARINÇ FETÖ'CÜ TARAF GAZETESİ'NİN İDDİALARINI SAVUNDU
Bülent Arınç,darbe girişimleri ile ilgili ilginç bir benzetme ile konuşmasına şöyle devam etti; "15 Temmuz, çalışmadığımız yerden geldi. Şimdi imtihana giden çocuk, çalışır, çalışır veya mülakata giden birisi ona öyle sorular sorar ki, çocuk dışarıya çıkar ve çalışmadığım yerden sordu, der. Bizim eleştirdiğimiz neydi? Cuntacılık. 2009’da Ergenekon ile ilgili Balyoz, Kafes, bilmem ne... Bunlar yayınlanmaya başladı. O zamanlar daha çok Taraf Gazetesi. Bakıyorsunuz. Gerçek kişiler. Söyledikleri acaba olabilir mi? Olabilir diyenler çoğunlukta. Neden? 60 darbesini yapanlar bunlar, 71 muhtırasını verenler bunlar, 80 darbesini yapan bunlar. Erbakan hocaya MGK darbesini yapanlar da bunlar."
“ONU CUMHURBAŞKANIMIZ ÇOK İYİ BİLİR"
Bülent Arınç, "Daha da cesaretlendiklerini düşünüyor musunuz, cezaevinde olanların kurtuluş için güvendikleri ne?" sorusuna ise oldukça manidar bir cevap veriyor. Arınç, "Onu Cumhurbaşkanımız çok iyi bilir. Ona soralım. O çok iyi bilir" diye cevap verdi.
"O İNSANLARI ÇİLEYİ ÇEKİYORSUNUZ AMA..."
Bir çok delil ile tutuklanan FETÖ'cüler için 'İnsanlar umutla beklerler diyen Arınç açıklamasını şu şekilde sürdürdü; "Şimdi insanların en çok sorduğu şey “Af çıkacak mı?” Seçimde de bu çok etkili oldu. Yani Sayın Bahçeli’nin bu af teklifini vermesi, bunun arkasında durduğunu göstermesi, daha çok adli suçlarda ilişkin bir teklifti o. Hala şimdi seçim bitti. “Hadi bakalım” diyenler var. Cezaevindeki insanların psikolojisini iyi bilmek lazım. Ancak tabii FETÖ örgütüyle bağlantılı olanlar, içeridekilere dışarıdan cesaret pompalamaya çalışıyorlar. Yani bu çok kötü, çok iğrenç bir şey. O insanları, çileyi çekiyorsunuz ama yakın zamanda da şöyle olacak, böyle olacak. Bunlar alçak üstüne alçaklık. Böyle bir şey değil.
"SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN UNSURLARI NEDİR?"
Bu yüzden belki adaleti de baskı altına almaya çalışıyorlar. Çünkü orada da hüküm verme durumunda olan insanlar, ‘Bunlar hazırlık içerisindeler, pişman olmamışlar’ diyerek belki adalet terazisinde farklı davranıyor olabilirler. Biz bunların dışında olalım. Bugün yargı noktasında olanların mutlaka yazılı hukuka bağlı kalmaları lazım. Türk Ceza Kanunu’nda silahlı terör örgütünün unsurları nedir? Elindeki suçlama nedir? Ben, 23 yıl avukatlık yaptım. Hakimlik yapmadım. Ama ben de bir parçasıyım. İddia makamı var, savunma makamı var. Karar verecek hakimler var."
"FETÖ SANIKLARI İÇİN 'ADALETİ BEKLEYECEKSİNİZ' DİYORUM"
Bülent Arınç, "Paralel Yapı ile mücadele sırasında “cübbemi giyerim” gibi bir söz söylediniz. 15 Temmuz şehitleri, gazileri ya da mağdurları içinde aynı savunmayı yapmak durumunda kaldınız mı?" sorusuna ise şu şekilde cevap verdi;
"15 Temmuz şehitleri için biliyorsunuz, meclisin avukatları var. Müdahil oldular. Başbakanlığın o zamana göre söylüyorum avukatları vardı. Cumhurbaşkanlığımızın ayrıca avukatları var. Büromun yanında iki tane avukat arkadaşımız, cumhurbaşkanlığı adına tüm davaları takip ediyorlar. Ben de kendileriyle zaman zaman görüşüyorum. Onların avukata ihtiyacı yok. Yüzlerce arkadaşımız bu konuda görevli. Diğer sanıkları savunanların askerle ilgili dosyalarını bilmem. Ama öğretmendi, savcıydı, ne bileyim imamdı, polisti bunlarla ilgili aileleri geliyorlar, ben onları soruyorum ve ben onlara karşı sadece “Adaleti bekleyeceksiniz.” diyorum. Başka yapacağınız bir şey yok."
"TAHLİYELERE BİRAZ DAHA YER VERSİNLER"
FETÖ'nün 15 Temmuz ile silahlı bir terör örgütü olduğu ortaya çıktığında 'Bana ahmak diyebilirsiniz' sözleri hatırlatılan Arınç şöyle konuştu; "Yani camide imamlık yapan bir insan, ‘Ben de bu darbeyi görünce bunları fark ettim’ diyorsa benim ondan bir farkım yok ki. O zaman o insanı da ağır cezaların önüne getirip 6 sene 3 ay, 7 sene 9 ay, 9 sene 3 ay ceza verirken adaletsiz olma demek istiyorum. Yani bu insan silahlı terör örgütü olduğunu ne kadar biliyordu? Bu örgütün eylemlerine ne kadar katıldı? Eylem olarak ne yaptı? Bir hakimin bunları düşünmesi lazım. Bu kadar laftan sonra bir şey düşünüyorum. O da; hakimlerimiz güzel karar vermeye başladılar. Yargıtay, güzel icraatler yapmaya başladı ama bir insanı özgürlüğünden bir saat bile mahrum etmek doğru değil. O yüzden tahliyelere biraz daha yer versinler."
"CUMHUR İTTİFAKI BAŞARILI AMA ANTALYA KAYBEDİLMİŞTİR"
Bülent Arınç, 31 Mart yerel seçimlerde ittifaklarında HDP'yi görmelikten gelerek şu şekilde konuştu; "Cumhur İttifakı’nın karşısında Millet İttifakı yani CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi diyelim, dışarıdan da HDP’nin buna destek olduğunu az çok biliyoruz. Sonuçlara bakarak en azından. Şimdi bu sonuçlara şöyle bir baktığımızda AK Parti büyükşehirlerin 15’inde kazanmış durumda. Baktığınız yere bağlı ama her parti açısından bu kadar oy aldığımıza göre gövde sağlam.
Cumhurbaşkanımıza olan güven de devam ediyor ve çok önemli belediye başkanlıkları da alınmış diyelim. İllerde ve büyükşehirlerde MHP, bir büyükşehiri aldı bildiğim kadarıyla, Manisa. Onun yanında illeri kazanmış oldu. Bu illerin bir kısmı yeni. Yani Cumhur İttifakı başarılıdır denilecekse kazanılan belediye başkanlıklarına bakılarak bunu söylemek lazım.
Ama mesela Antalya kaybedilmiştir. Adana ve Mersin yani biz bunu MHP’ye vermiştik. AK Parti’nin adayı yoktu. Oralarda da CHP’li adaylar seçimi kazandı. Bunun MHP açısından da bizim açımızdan da bir başarılı olarak görülmemesi lazım."
İYİ PARTİ'Yİ TESELLİ ETTİ: "ORADA BİR KIRIKLIK YAŞANIYOR AMA ..."
Bülent Arınç, HDP'nin tam desteği ile CHP adaylarının başarılı olduğu illeri de değerlendirirken hiç bir il belediye başkanlığı kazanamayan İYİ Parti'ye de teselli eden açıklamalar da bulundu. Arınç şöyle konuşmaya devam etti; "İstanbul’da YSK’nın kararı bekleniyor ama Ankara’yı CHP kazanmıştır, İzmir’i zaten kazanacağından kimse farkı bir şey düşünmüyordu demek ki.
Adana’yı kazanmıştır Mersin’i, Antalya’yı kazanmıştır. Bunun yanında İYİ Parti hiç bir belediye başkanlığını bildiğim kadarıyla ilçeler belki vardır da belediye başkanlığı almadı, orada bir kırıklık yaşanıyor olabilir ama onun desteğiyle CHP, bazı belediye başkanlıklarını kazanmış olmalı. Onun arkasında Saadet Partisi 8-9 civarında ilçe belediye başkanlığı kazandı. HDP’nin malum yerlerdeki kazandıklarının dışında Ankara ve İstanbul’da da CHP’ye büyük oranda Adana’da, Mersin’de belki destek sağladığını az çok görebiliyoruz."
ENDİŞE EDİYORUM: "EKREM İMAMOĞLU'NUN LEHİNE BİR KAMUOYU VAR"
İstanbul seçim sonuçlarını da değerlendiren Bülent Arınç CHP adayı ve mazbatasını alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'da överek şunları söyledi; "Çünkü şundan endişe ediyorum ben halkın içindeyim. Fuarlara gidiyorum. Bu süreç içerisinde şu bölge de konuşmadığım görüşmediğim insan kalmadı. Gelenlerden, gidenlerden biliyorum ki Ekrem İmamoğlu lehinde bir kamuoyu var.
"BU İNSANLAR GÜLER YÜZÜYLE TATLI DİLİYLE..."
Bu insan güler yüzüyle, tatlı diliyle onlara göre söylüyorum ve her meseleyi ikna edici bir biçimde söylemesiyle aslında bugün kaybetmiş olduğu iddia edilse bile bir 5 yıl sonrasının karşımızda her konuda ciddi bir rakiptir. Hep bu kelimeyi hep kullanıyorum, bir arkadaşı olarak söylüyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız, eğer belediye başkanlığını kazandıktan sonra bir şiir okumasından dolayı cezaevine gitmeseydi bu çizgi böyle devam etmezdi. 4,5-5 ay cezaevinde yattı çıktı, kahraman oldu. Arkadan AK Parti’nin kuruluşunda rol oynadı, AK Parti’yi iktidara getirdi. Bu bir kader çizgisidir. Tayyip Erdoğan, 1991’de milletvekili olmuştu, mazbatasını da almıştı. Ama Mustafa Baş‘ın tercih oyları onu milletvekili yaptı."
ERDOĞAN'A CHP'Lİ EKREM İMAMOĞLU GÖNDERMESİ
Bülent Arınç, Erdoğan'ın başından geçen olayları anlattıktan sonra CHP'li Ekrem İmaoğlu için de aynı olduğu gibi kıyaslayarak şöyle konuştu; "Sayın Cumhurbaşkanımızın güzel bir sözünü hatırlıyorum “Kaderle kavga edilmez, sırt dönülmez.” demişti, 1994’te belediye başkanı oldu. Cumhurbaşkanlığı yolu oradan açıldı. Kadere rıza göstermek lazım, kaderci değiliz ama kadere rıza göstermek lazım. O zaman o Pınarhisar Cezaevi milletin ona bir mağdur, mazlum gözüyle bakması, cezaevinden çıktıktan sonra onu önemli bir yolda kahraman olarak arkasından gitmesi bize bunu temin ettirdi ama bu başkaları içinde geçerli olabilir, ben bundan endişe ediyorum."
"KARŞIMIZA ÇIKTIĞINDA BAŞEDİLMEZ BİR İNSAN GÖRECEKSİNİZ"
Arınç seçimde ortaya çıkan ve halen YSK'da görüşülmeye devam edilen usulsüzlüklerden hiç bahsetmezken CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun İBB Başkanlığı görevine devam etmesini savunarak şu şekilde konuştu; "Büyütmesin, çünkü 5 sene dediğiniz zaman 5 sene olur mu bilmiyorum ama durum onu gösteriyor. Bu kat kat büyüyerek karşımıza çıktığında baş edilmez bir insan göreceksiniz karşınızda."
"BU ADAM HAKKIYLA KAZANDI BUNA BU İŞİ VERİN"
Cumhurbaşkanı adayı olarak, İstanbul Belediye Başkanı adayı olarak, bir partinin genel başkan adayı olarak yani onu bugün ki gücünden elli defa daha güçlü bir hale getirmezseniz iyi olur demek istiyorum. Çünkü bu halde bile stada giriyor tezahürat var, çarşıya giriyor tezahürat var, iki kişiyle karşılaşıyor insanlar gözyaşı döküyor… Yani insanlarda ki kanaat, “Bu adam hakkıyla kazandı, buna bu işi verin” noktasına gelmişse biz eti kokutmadan bu işi bitirmemiz lazım. Bu konunun muhatabı Yüksek Seçim Kurulu tabi başka birisi değil."