Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında bir konuşma gerçekleştirdi.
Bahçeli, “Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yaptıysa orada çürüyüp gitmelidir.” diyerek, bu konuda net bir duruş sergiledi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Yeni çözüm sürecine değil, ortak akla ihtiyaç var.” dedi. TBMM’deki yeni yasama yılı açılışında DEM Partili milletvekilleriyle tokalaşmasının günlerdir konuşulduğunu anımsatan Bahçeli, “Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir.” şeklinde konuştu. MHP lideri, “Silah dışlanmadan refah mertebesine ulaşmak zordur.” ifadesini kullandı.
YENİDOĞAN ÇETESİ SORUŞTURMASI
Diyarbakır’da Narin, Tekirdağ’da Sıla, İstanbul’da İkbal ve Ayşenur evlatlarımız en ağır saldırıları maruz kalmış ve hayata veda etmişlerdir. Siyasal ve toplumsal tarih insan doğasını esas alan iki düşüncenin cepheleşmesini deşifre etmiştir. Bunlardan birisi insanın doğuştan kötü olmakla iddia etmekle birlikte, diğeri insanın iyi veya kötü olmasını içinde bulunduğu şartlara bağlayan düşüncedir.
İnsan varlıkların ve yaratılmışların en şereflisidir. Bebeklere, çocuklara, kadınlara, masumlara kastedenler esfel-i safilindir. Yenidoğan bebekleri, SGK’dan günlük 8 bin lira alabilmek için ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvurarak cinayet işleyen yaratıklar, insanlığın yüzkarasıdır. Bunlar olsa olsa ölüm ve soygun çetesi, kana susamış katiller güruhudur.
Adeta düğmeye basılmışçasına kadınlara, bebeklere, çocuklara yönelik saldırı ve cinayetler furyasının seriye bağlanması, ardından eş zamanlı olarak toplumsal infialin kışkırtılıp bunun da siyasi propaganda aparatı olarak kullanılması başka bir tertibin ihtimalini akla getirmektedir.
Suçluların yakasından tutulması milletimizin en haklı talebidir. Toplumsal dokumuzu sarsacak, insan hak ve onurunu ayağa düşürecek kahredici olayların sosyal ve ulusal medyada ifşa edilmesi son derece kuşku vericidir. Sağlık Bakanımızın da temas ettiği üzere; suç ve cinayetler aylar öncesinde tespit edilmiş fakat bugünkü gibi gündeme gelmemiştir.
"BAKANIN İSTİFASINI İSTEMEK HANGİ AKLA HİZMETTİR?"
Teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır. Adli süreç zamanında işletilmiştir. Peki Sağlık Bakanımızın istifasını istemek hangi akla hizmettir? Sağlık alanındaki parlak gelişmeleri karalamak nasıl bir politik angajmanın ürünü, kimlerin talimat veya tembihidir?
Sağlık bakanımızı, İstanbul İl Müdürlüğü görevinden itibaren konuyla ilgili sergilemiş olduğu dürüst duruşundan dolayı tebrik ediyorum. Bebek katillerinin en ağır şekilde cezalandırılmalarını bekliyor, MHP’yi karalayan şerefsiz bir suçlunun tehditleri karşısında üstlendiği görevin itibarını koruyan Cumhuriyet Savcımızı gönülden kutluyorum.
"KANI DÖKÜLEN MASUM SİVİL HALKTAN BAŞKASI DEĞİL"
Etrafımızın yangın yerine döndüğünü hepiniz görüyorsunuz. İsrail, Yahya Sinvar’ı da katletti. İki gün önce İsrail vandallığı Gazze’de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 87 kişiyi öldürdü. Lübnan abluka altında can çekişirken yine kanı dökülen masum sivil halktan başkası değildir.
“SEÇİMLER ZAMANINDA OLACAK”
Türkiye’de güven bunalımı yoktur. Seçimler zamanında yapılacaktır. Ve herkes siyasi hesabını buna muvaffık yapmak durumundadır.
BARO BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
İstanbul 1 Nolu Baro Başkanlığı Seçimlerinde, İstiklal Marşımızı hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit atması KHK ile ihraç edilmiş eski bir CHP vekilinin başkan seçilmesi, yaptığı konuşmasında ‘Anayasa’nın ilk dört maddesine olumlu anlamda dokunmayı’ telaffuz etmesi yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir. Bu zatın anayasanın ilk dört maddesine nasıl dokunulacağını açıklaması, böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını akıl, izan ve kokuşmuş ideolojik süzgecinden geçirmesi tavsiyemizdir.
YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMASI
DEM’e uzattığım el günlerdir tartışılıyor. Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Önüne gelen kendi meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Görüş ve düşüncelerimi berrak ölçüde açıklamış olsam da birileri yine rahat durmuyor. Yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini iddia edenlere kadar pek çok iddia ve ifade malumlarınız olacağa üzere gündeme gelmiştir.
Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır. Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir. Ama kolektif kimlik ve etnik bir temelde çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir.
Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşimin sorun olarak gösterilemez. ‘Kürt sorunu var’ demek yalan sözlerin, yıkım bekleyenlerin ortak propagandasıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, asimilasyon politikasına hiçbir zaman tenezzül etmemiştir. Silah dışlanmadan refah mertebesine ulaşmak zordur.
Terörist için şiddet bir amaç değil, araçtır. Toplumu yıldırmak yegane önceliktir. Bugüne kadar terörle mücadelede elde edilen ortak tecrübeleri şu şekilde sıralamamız mümkündür;
1- Tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi terörün silahsız çözümü de asla yoktur. Hiçbir taviz, hiçbir geri adım teröristi tatmin etmeyecektir.
2- Gerçek dünya ile teröristin kanlı hayatı arasında çok ciddi farklar vardır. Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar arasındaki çekişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacaktır.
3- Tek tek teröristler üzerinde tesirli olmak, ihanetin sonunun olmadığını açıklamak örgütteki çözülmeyi hızlandıracaktır. Terör örgütünün taleplerini kabul etmek, tehdide boyun eğmek değildir. Ancak silah ve şiddet karşısında toplumun boyun eğdiğini göstermek ne kadar yanlışsa demokratik atmaktan imtina edilmesi o ölçüde hatalıdır.
"TERÖRİSTLERİN ADALETE TESLİM OLMASI TEK ÇIKIŞTIR"
Terörle hiçbir yere varılmaz. Türkiye bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere dayatmaları işe yaramayacaktır. Bir yanda terörle amansız mücadele ederken, demokratik reformların yapılması akla en yatkın seçenektir.
Terör eylemlerine ön şartsız derhal son verilmesi, bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip devlete teslim olması, Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmeleri, terör örgütü için tek çıkıştır.
"TERÖR ELEBAŞI ÇIKIP SİLAH BIRAKTIĞINI İLAN ETMELİ"
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde her meselenin ele alınıp, çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız.
‘Her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı, buyusun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.
Teröritbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere sesleniyorum. Eğer teröristbaşının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lavedildiğini haykırsın.
Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne Edirne... Adres İmralı’dan DEM’e uzansın, terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız.