İngiliz gazetesi The Guardian'a verdiği mülakatta küstah açıklamalarıyla gündeme gelen KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın sinsi planı ortaya çıktı. Akıncı'nın Türkiye'ye yönelik açıklamalarıyla AB ile ABD'den destek almayı hedefliyor.
Akademisyenler, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeci AA muhabirine değerlendirdi. Prof. Dr. Atun, Akıncı'nın planlı ve 3 boyutlu bir açıklama yaptığını belirterek Akıncı, AB ile ABD'den destek almayı hedefliyor dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın "Türkiye'nin KKTC'yi vilayeti yapacağı" yönündeki iddialarını değerlendiren uzmanlar, Akıncı'nın açıklamalarının Kıbrıs Türk tarihini görmezden gelen ve Rum tezleriyle örtüşen bir duruş olduğunu, Kıbrıslı Türklerin, Akıncı'ya en güzel cevabı nisan ayında yapılacak seçimlerde vereceğini söyledi.
Akıncı'nın sinsi planı
Prof. Dr. Ata Atun, Prof. Dr. Uğur Özgöker ve Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte, "Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye bağlanmasının korkunç olacağı" şeklindeki açıklamalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, Akıncı'nın bazı kesimlere hoş görünmek için planlı ve 3 boyutu olan bir açıklama yaptığını kaydetti.
Prof. Dr. Atun, "Mağduriyet Kıbrıs'ta prim alan bir durumdur. Türkiye'den gelen tepkiler sonucu buradan ve AB ile ABD'den destek almayı hedefleyen çok planlı bir hareket yaptı Akıncı. 'Bakın Türkiye ensemizde, siz yardım edin, Türkiye'yi Kıbrıs'tan uzaklaştıralım' mesajıdır. 'Sizin (AB, ABD) isteklerinizi ancak ben yerine getirebilirim' mesajıdır. Şunu da eklemek isterim ki; bizler Kıbrıs Türkleri olarak asla Akıncı gibi düşünmemekteyiz. Akıncı bizi temsil etmemektedir. Benim Türkiye'deki soydaşlarıma tavsiyem Akıncı'nın bu provokatif ve tribünlere oynayan sözlerini ciddiye almayarak murat ettiği oyununu bozmalarıdır. Kıbrıs Türk halkı kendisine gereken cevabı sandıkta verecektir." ifadelerini kullandı.
Akıncı'nın, planlı bir oyun oynadığını belirten Prof. Dr. Atun, şunları söyledi:
"Akıncı, Türkiye'yi kötüleyerek sosyal medyadan destek bulmaya çalışıyor ve bir miktar buldu da. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın ve sözcüsünün yaptığı açıklamalar tamamen dış odaklardan mali, istihbari, altıncı kol, medya ve siyasi destek almak amaçlı. Açıklamalar uluslararası terbiyeye, dostluğa ve Türkiye ile KKTC arasındaki gönül bağına aykırıdır."
"Batı'ya uyarıda bulunuyor"
Türk-Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTOD) Başkanı ve Uluslararası Diplomatlar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Uğur Özgöker ise Akıncı'nın nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde "sol" oyları alabilmek için tribünlere oynadığını söyledi.
Akıncı'nın son dönemde yaptığı açıklamalara değinen Prof. Dr. Özgöker, "Akıncı, seçilmemesi durumunda milliyetçi görüşleri olan Tahsin Ertuğruloğlu, Ersin Tatar veya Zorlu Töre gibi isimlerden birinin cumhurbaşkanı makamına oturacağı ve KKTC'nin 83. eyalet olarak Türkiye'ye bağlanacağı söylemiyle Batı'ya uyarıda bulunuyor." dedi.
Prof. Dr. Özgüker, Akıncı'nın 'Kıbrıs'ı Hatay gibi Türkiye'ye bağlayan adam olmayacağım' sözünü değerlendirerek, şöyle konuştu:
"1939'da Hatay Cumhuriyeti Meclisi aldığı kararla Hatay, Türkiye Cumhuriyetine katılmıştır. KKTC ise Hatay'a benzemez çünkü Hatay Fransız mandası altındaydı ve Fransa Suriye’den çekilirken Hatay’ın da Suriye’ye bırakılma riski vardı. Türkiye’nin Fransa üzerindeki ısrarlı baskıları, 2. Dünya Savaşı'nın başlamasına çok az zaman kalması, Fransa’nın Almanya’nın kendisinden Versay Antlaşması'nın intikamını almaya hazırlanmasına karşılık Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyması sonucu geçici çözüm olarak Hatay'a bağımsızlık verilmiştir. 1 yıl geçmeden de Hitler'in Dışişleri Bakanı Ribentrof ile Stalin’in Dışişleri Bakanı Molotof'un Saldırmazlık Paktı imzalamalarının ertesi günü Fransa Hatay’ın ana vatan Türkiye’ye katılmasına onay vermiştir. Zaten tam 6 gün sonra da 2.Dünya Savaşı çıkmış ve Almanya Fransa’yı işgal etmiştir. Kıbrıs'ta ise böyle bir durum söz konusu değildir."
"Türkler, sandıkta Akıncı'yı seçmeyerek cezalandıracak"
Kıbrıs Türk halkının 70 yıl önce İngiliz sömürge yönetiminden sonra Rumlara karşı var olma mücadelesi verdiğini hatırlatan Prof. Dr. Özgüker, şunları kaydetti:
"Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere soykırım uygulayıp adadan tamamen temizledikten sonra Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama yani ENOSİS emelleri vardı. Ancak Kıbrıslı Türkler bu plana ana vatan Türkiye’nin de büyük desteği ile canlarını vererek, her türlü eziyet ve işkencelere katlanarak karşı koydu. Kıbrıs Türkleri, önce Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi'ni sonra Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi'ni, 1974 Barış Harekatından sonra da Kıbrıs Türk Federe Devleti'ni ve 1983'te de KKTC'yi kurmuşlardır.
Dolayısıyla Akıncı’nın ifadesi tamamen iç siyasete yönelik çok talihsiz bir beyandır. Kıbrıs Türkleri canları pahasına 70 yıllık mücadelenin sonunda kurdukları bağımsız ve egemen devletleri olan KKTC'yi sonsuza kadar yaşatmaya kararlıdırlar. KKTC'nin egemenliği cumhurbaşkanlığı seçimi için malzeme yapılamayacak kadar hayati bir konudur. Akıncı'nın bu talihsiz beyanatını yanlış bir seçim stratejisi olarak değerlendiriyorum. Nisan ayında Kıbrıslı Türkler bunun cevabını sandıkta verip Akıncı'yı seçmeyerek cezalandıracaklardır."
"Bu tavır özünü inkar etme tavrıdır"
Akdeniz Üniversitesi ve Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, Mustafa Akıncı'nın İngiliz The Guardian'a verdiği demecin Türkiye'yi KKTC'yi ilhak etmesi muhtemel gibi gösterme çaba ve arayışının bir yansıması olduğunu kaydederek, Akıncı'nın açıklamalarının Kıbrıs Türk tarihini görmezden gelen ve Rum tezleriyle örtüşen bir duruş olduğunu söyledi.
Akıncı'nın 1975 yılında ABD'nin adada "ortak vatan, Türkiyesiz bir gelecek" çalışmaları kapsamında kurduğu ve yabancı istihbarat güçlerinin kontrol ettiği, sivil toplum kuruluşu görünümlü iki toplumlu eğitim komisyonunda eğitim gördüğünü ve görev aldığını aktaran Dr. Gözügüzelli, şöyle konuştu:
"Akıncı'nın mevcut tutumunun daha farklı olması beklenemez. Akıncı 'Son noktaya geldik, beni seçmezseniz bölünmüşlük olacak' diye halka ve dünya kamuoyuna bir beyanatta bulunuyor. Sanki Rum yönetimi, siyasi eşitlik ve KKTC'nin haklarını kabul etmiş gibi davranıyor. Bunlar üzerinde düşünülmesi gereken davranış bozukluklarıdır. Çünkü siyasi eşitliğimiz bugüne kadar kabul edilmedi. Tabii burada Akıncı'ya Türk halkı olarak şu soruları sormamız gerekiyor: Acaba Akıncı bugüne kadar Kıbrıs Türklerinin hangi hakkını Rumlara karşı savunmuştur?
Halbuki Rum yönetimi halen 100 bin Rum'un Türk tarafına yerleşmesini istiyor, AB'nin Birleşik Kıbrıs görüşünü kabul etmiyor, Türkiye'nin garantörlüğünü ve Türk askerinin KKTC'de bulunmasını kabul etmiyor, Akdeniz'deki doğal kaynakların adil paylaşımına yanaşmıyor, yani Kıbrıs Türklerinin ekonomik bütün haklarını yok sayıyor. Şimdi yaşananlara baktığımızda meseleyi sanki Akıncı ile Rum lideri anlaştı da 'tek sorun Türkiye'dir' noktasına getirmeye çalışmaktadırlar. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bu tavır tarih bilincinin yoksunluğu ötesinde özünü inkar etme tavrıdır."
"Akıncı haddini aşmıştır"
Dr. Gözügüzelli, ana vatan Türkiye'nin Akıncı'nın bu açıklamalarına gösterdiği tepkinin çok yerinde olduğunu, çünkü KKTC'nin Doğu Akdeniz'deki gelişmeler ve uluslararası haklarının korunmasında büyük çaba sarf ettiğini dile getirdi.
1974 Barış Harekatı olmasaydı, garantörlük anlaşmaları gerçekleşmemiş olsaydı bugün Kıbrıs Türk'ünün olmayacağını ifade eden Gözügüzelli, "Bütün bu tarihi gerçeklikleri yok sayarak Doğu Akdeniz ve Kıbrıs adası üzerindeki haklarımızı görmezden gelen, sanki bütün sorunların özü Türkiye gibi yansıtan Akıncı'ya ana vatandan tepki gösterilmesi çok yerindedir. Çünkü bu yerini bilmemezliktir. Haddini aşmaktır. Kendisine tevdi edilen görevi kötüye kullanmaktır. Dolayısıyla ana vatandaki Türk hükümetinin Kıbrıs davasında bugüne kadar sergilediği kararlı duruşu, Kıbrıs Türkü'nün ulaştırma, eğitim, sağlık hatta maaşların ödenmesine kadar her alanda verdiği desteği, KKTC'nin Türkiye'nin yardımlarıyla ayakta durduğu gerçeğini görmezden gelmek kabul edilemeyecek bir durumdur. Yapılan gayri ahlakidir" değerlendirmesinde bulundu.