Suriye'de Esed rejiminin hapishanelerinde hukuka aykırı şekilde tutulan ve her gün işkence edilen kadınların seslerini duyurmak için organize edilen, aralarında Ukrayna, Pakistan ile Afganistan milletvekillerinin de yer aldığı "Vicdan Konvoyu" heyeti, TBMM'yi ziyaret etti.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yurt Dışı Koordinatörü Nalan Dal'ın öncülüğündeki heyet ile bir araya gelen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ömer Serdar, Suriye'de kadınların yaşadığı insanlık dramına dikkati çekerek farkındalık oluşturmak için başlattıkları "Vicdan konvoyu" hareketinden dolayı heyeti kutladı.
Bu hareketin amacına ulaşacağına ve savaşlarda kadınların korunması için kamuoyunun daha duyarlı olmasını sağlayacağına inandığını dile getiren Serdar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hızla küreselleşen, küreselleştikçe küçülen ve ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaştığı bir dünyadayız. Yerkürenin herhangi bir yerinde yaşanan herhangi bir gelişme, mutlaka bir başka yeri etkiliyor. 'Global köy' dediğimiz 20. yüzyılın dünyasında terörizmin, savaşların, hak ihlallerinin ve zorbalığın artık yaşanmayacağı öngörülüyordu. Ancak böyle olmadı. Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında hala savaşlar devam ediyor ve çok büyük dramlar yaşanıyor. Ne yazık ki bütün bu olumsuz hadiseler dünya kamuoyunun gözleri önünde cereyan ediyor. Modern dünyanın gelişmiş demokrasileri bu dramları sadece seyrediyor. Avrupa sessiz kalıyor."
Dünyanın duyarsızlığına rağmen mazlumlara kucak açan, mağdurların yaralarını saran, mahzun gönülleri mutlu eden, derde derman olan tek ülkenin ise Türkiye olduğunu vurgulayan Serdar, Türkiye'nin din, ırk, bölge ayırmaksızın tüm mazlumlara ulaşmaya gayret ettiğini söyledi.
Bugün Suriye'de dünya tarihinin gördüğü en kanlı savaşlardan birinin yaşandığını ve savaş suçları işlendiğini belirten Serdar, ülkedeki terör devletinin sivil halka bomba yağdırdığını, masum insanları katlettiğini dile getirdi. Özellikle kadınlar ve çocukların zalim bir yönetimin elinde büyük acılar yaşadığını, suçsuz pek çok insanın Suriye zindanlarında esir tutulduğunu anlatan Serdar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye insan hakları kuruluşlarının son verilerine göre, yedinci yılına giren savaşta 13 binin üzerinde kadın tutuklandı, tutuklananların 6 bin 736'sı halen hapishanelerde. Daha hazini bu sayının 417'si kız çocuğu. Gelen bilgiler ve raporlara göre de tutuklu kadınlar tecavüze uğruyor, rejim güçlerinin şiddetine maruz kalıyor. Tecavüz ve işkence mağduru kadınlar ya bu zulümden kurtulmanın yolunu arıyor ya da intihar ediyor. Bütün bu uygulamalar uluslararası hukukta savaş suçu sayılıyor ancak bu suçu cezalandıracak mekanizmalar harekete geçmekte oldukça ağır davranıyor."
Türkiye olarak Suriye'de yaşanan hak ihlallerini ve işlenen savaş suçlarını uluslararası her platformda dile getirdiklerinin altını çizen Serdar, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini de önemsediklerini ve yakından takip ettiklerini bildirdi.
İnsan Hakları ve Adaleti Derneği (İHAK) ile İHH İnsani Yardım Vakfı öncülüğünde oluşturulan kadınlar için vicdan konvoyu hareketinin de Suriye'de kadınlara ve kız çocuklarına yönelik hak ihlallerini dünya kamuoyuna duyurmak için önemli olduğuna işaret eden Serdar, "Türkiye'den yükselecek bu ses inanıyoruz ki kadın haklarının korunması alanında çalışan uluslararası mekanizmaları da harekete geçirecektir. 6 Mart tarihinde yola çıktınız ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Suriye sınırından dünyaya sesleneceksiniz. Bu duyarlılığınızdan ötürü bir kez daha sizleri kutluyor, 'yolunuz açık olsun' diyorum." ifadelerini kullandı.
"Sesi çıkmayan kadınların çığlığını duyuracağız"
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yurt Dışı Koordinatörü Nalan Dal, sessizlerin sesi olmak için bir avuç vicdanla yola çıktıklarını söyledi. Bugün pek çok ülkeden katılımla yola devam ettiklerini dile getiren Dal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'de kadınlar pek çok işkenceye, zulme, tacize maruz kalıyorlar, mağdur ediliyorlar. Bu yaşananlara 'dur' demek için 'Vicdan konvoyu' hareketini başlattık, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde de konuşulmasını ve bu hareketin tüm dünyaya yayılmasını istiyoruz. Konvoyu sembol olarak İstanbul'dan başlattık, çünkü Türkiye, dünyanın her yerindeki mağdur ve mazlumun sesi olmaya, elini uzatmaya çalışan çok önemli bir ülke. Umut ediyoruz ki Suriye'de tutuklu bulunan, sesi çıkmayan kadınların çığlığını tüm dünyaya duyururuz."
Konvoyun 65 otobüsle yola çıktığını, bugün ise Türkiye'nin her yerinden otobüslerin Hatay'a hareket ettiğini belirten Dal, "En az 10 bin kadınla Hatay'da bir araya gelmeyi planlıyoruz." diye konuştu.
Nalan Dal, erkeklerden de destek beklediklerini bildirdi.
Toplantıda, Suriye'de eşi işkenceden hayatını kaybetmiş, kendisi de işkence gördüğünü belirten Mecd Şerbeci'ye sembol olarak yazma takıldı. Heyetteki kadınların, sembol yazmaları Hatay'a kadar götürecekleri ve sınır tellerine takacakları ifade edildi.
Heyette, Ukrayna'dan Milletvekili Olga Bogomolets, Afganistan'dan milletvekilleri Homaira Ayubi, Najia Babakerkhil, Pakistan'dan milletvekilleri Shakila Khalid Chaudry, Munaza Hassan, Fauzia Hameed ile Fransa, Kuveyt, Malezya, Katar, Güney Afrika, İngiltere, Doğu Türkistan, Bosna ve Suriye'den temsilciler yer aldı.