Türkiye’nin toplumsal barışına ciddi zarar veren Çorum Olayları, 1980 yılında yaşanan şiddet dolu sağ-sol çatışmalarının ve mezhepsel kışkırtmaların acı bir örneği olarak tarihe geçti. “Çorum Katliamı” olarak da adlandırılan bu olaylar, Alevi ve Sünni nüfusun yoğun olarak yaşadığı Çorum’da meydana geldi. Maraş Katliamı’na benzer bir senaryonun Çorum’da da uygulanması, çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine ve halk arasında derin bir nefretin tohumlarının atılmasına neden oldu.
Çorum Şehri ve Tarihsel Önemi
Çorum, Anadolu’nun ortasında yer alan ve köklü bir geçmişe sahip bir şehirdir. Hitit medeniyetine ev sahipliği yapmış bu topraklar, tarih boyunca hoşgörüye dayalı bir yaşam sürmüştür. Hattuşaş, Alacahöyük gibi antik yerleşimlerle tanınan Çorum, Alevi ve Sünni nüfusun bir arada yaşadığı bir şehir olarak bilinir. Ancak 1980’lere gelindiğinde bu huzurlu ortam, dış ve iç mihrakların kışkırtmaları sonucu bozulmaya başlamış; halkın arasına mezhep temelli nefret tohumları ekilmeye çalışılmıştır.
Çorum Olayları Nasıl Başladı?
Olayların fitili, tıpkı Maraş Katliamı'nda olduğu gibi, toplumun mezhepsel hassasiyetlerini kaşıyan dedikodular ve kışkırtmalarla ateşlendi. 27 Mayıs 1980'de Milliyetçi Hareket Partisi’nin gümrük ve tekel eski bakanı Gün Sazak’ın Ankara’da öldürülmesi, Çorum’da tansiyonu yükselten olaylardan biri oldu. Gün Sazak'ın ölümünden sonra Çorum’da devrimci sol grupların arandığı iddiası ortaya atıldı ve bu durum sağ kesimde büyük bir öfke uyandırdı.
Bir diğer kışkırtıcı unsur ise belediye hoparlörlerinden yapılan “Komünistler suyu zehirledi, sakın su içmeyin” anonslarıydı. Bu anons, halkı galeyana getirmek için kasıtlı olarak yapılmış ve şehirde huzursuzluğun daha da artmasına neden olmuştu. Halk, mahallelere barikatlar kurarak birbirine düşman hale getirildi.
Çorum Katliamı Nasıl Gerçekleşti?
Olayların ilk dalgasında 4 kişi hayatını kaybetti. Bu gelişmeler, ilerleyen günlerde yaşanacak daha büyük çatışmaların habercisi oldu. Bir sonraki aşamada ise Allaaddin Cami’nin komünistler tarafından yakıldığı iddiası cami hoparlörlerinden duyurularak halk iyice kışkırtıldı. Bu olay da bir yalandan ibaretti ancak halk, kışkırtmalar sonucu cihada çağrıldı. Çorum’da bulunan sağ kesim, sloganlarla Alevi mahallelerine yürüyüşe geçti ve birçok Alevi’ye ait dükkan tahrip edilerek ateşe verildi.
Bir iç savaş havasına bürünen Çorum’da çatışmaların şiddeti artarken şehir dış dünyadan izole edildi. Telefonlar, elektrik ve su kesildi; Çorum halkı adeta kaderine terk edildi. Askerlerin şehre geç müdahale etmesi, durumun daha da vahim hale gelmesine yol açtı. Olaylar sona erdiğinde, 57 yurttaş hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de yaralanmıştı.
Çorum Olayları’nın Türkiye’ye Etkisi
Çorum Olayları, Türkiye’nin yakın tarihine kara bir leke olarak geçti. Bu olaylar, toplumun ne kadar kolay ayrıştırılabileceğini ve kışkırtıcı unsurların nelere yol açabileceğini gösterdi. Türkiye’nin farklı şehirlerinde benzer senaryoların uygulanması, toplumda derin izler bıraktı. Çorum Katliamı’nın ardından yaşanan acılar, halkın mezhepsel barışının nasıl incinebilir bir yapıda olduğunu gözler önüne serdi.
Sonuç Olarak: Bir Daha Tekrarlanmaması Gereken Bir Acı
1980 yılı Türkiye için derin yaralar açan olayların yaşandığı bir yıl olarak hafızalarda kaldı. Çorum Katliamı, mezhepsel ayrımcılığın ve kışkırtıcı söylemlerin nelere yol açabileceğinin en acı örneklerinden biri oldu. Türkiye’nin bu tür acıları tekrar yaşamaması için toplumsal barışa ve hoşgörüye daha çok ihtiyaç var.