17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nden 3 ay sonra depremin merkez üssü Gölcük'te, çoğu enkaz altından kurtarılan 50 esnafın katılımıyla kurulan arama kurtarma timi, yurt içi ve yurt dışında afetzedelerin yardımına koşuyor.
Kuruluşunun ikinci gününde, 12 Kasım 1999'da Düzce Depremi'nde ilk operasyonlarını gerçekleştiren Gölcük Arama Kurtarma Derneği (GESOTİM), yurt içi ve yurt dışında aldıkları eğitimlerle her türlü doğal afetin yanı sıra, Pamukova tren kazası, maden kazaları, eski Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun içinde bulunduğu sırada düşen helikopterin aranması çalışmalarda da görev aldı.
GESOTİM Başkanı Necmi Kocaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin sabahı itibarıyla Gölcük'ün, adeta beli kırılmış, bitmiş, tükenmiş, tüm acıların dünyada yaşanmamış örneğini yaşayan bir kent pozisyonunda olduğunu hatırlattı.
Marmara Depremi'nde bilgisizliğin yanı sıra, malzeme ve teçhizat yönünden yetersizlik nedeniyle de canların yitirildiğine işaret eden Kocaman, "Binlerce canımızı kaybettik, ailemde 11 can kaybettim ama Gölcük'te 5 bin 900'e yakın tüm kayıplar bizim canımız, ciğerimizdi. O sabah enkazlarda 'Beni kurtarın.' diyen yakarışlara karşı gerçekten hiçbir şey yapamamıştık." diye konuştu.
Kocaman, depremin ardından yardım için Adana, Şanlıurfa, Mardin gibi şehirlerle Kore, Almanya, Fransa, Yunanistan gibi ülkelerden ve dünyanın her yerinden insanların geldiğini anlatarak, "Bu insanlar hiçbir menfaat gözetmeksizin, tamamen insanlığa bedelsiz katkı sağlayabilmek için el uzatmaya gelmişti. Hiçbir şey yapmasa da enkaz üzerinden bir tuğla kaldırması bile büyük bir çalışmaydı bizim için. 'Biz neden bu çalışmayı yapmayalım.' dedik. Malzeme, materyal çok önemliydi, çoğu kişi için hayaldi. Bu iş yürek işi, farklılığımız şu, 'Enkazda canlarımı kaybettim, o depremi yaşadım ve enkazdan çıktım.' Yaşadıklarımızı başkalarının yaşamaması için üzerimize düşen borç olduğunu düşündük. İlk görevimiz 12 Kasım Düzce Depremi oldu. Düzce'ye ilk intikal eden ekip olduk. Ekmek ve suyla gittik, Kaynaşlı'da enkazdan 7-8 kişiyi kurtararak Bolu'daki hastanelere yetiştirdik. O günden beri nerede bir yer sallanırsa GESOTİM mutlaka orada."
Tabela konumundan örnek alınan kurumlara
17 Ağustos 1999'da "tabela" kurumların bugün çok farklı boyutta olduğuna değinen Kocaman, sivil savunma teşkilatının devletin, hükümetin yaptığı güzel çalışmalarla 11 bölgede teçhizat, malzeme, insan yönünden farklı bir konuma geldiğini, afet anında yardım ekiplerinin kilometrelerce yol gitmesi döneminin sonlandığını kaydetti.
"Yurt dışına gittiğimizde kıskandığımız, 'ah keşke bizim de olsa' dediğimiz birimler vardı." diyen Necmi Kocaman, AFAD'ın, Kızılay'ın bugün örnek alınan, dünyada eşi benzeri olmayan bir konumda görev yaptığını dile getirdi.
Kocaman, kurumların güçlenmesinin gönüllü hareketlerde düşüş yaşanmasına yol açtığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Deprem unutuldu ama biz yine yılmadık. Okullarda deprem bilincinin belleklerde kalması noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mehmetçik'imiz savaş halinde, hala 'orada bile yapabilecek bir şey var mı?' düşüncesindeyiz. 'Askerimize ne yapabiliriz, oradaki halka insani yardım olarak ne götürebiliriz?' hesapları yapıyoruz ama AFAD var, gerekeni eksiksiz yapıyor. Tek beklentimiz bu işi yaşayanların işin içinde olması, bizim de katkımız, desteğimiz olması yönünde isteğimiz var. Bizleri de değerlendirsinler, gerekirse çağırsınlar, seve seve görev yapmaya hazırız, mutlulukla gideriz."
"Afetlere karşı görev almaya hazırız"
O dönem genel sekreterliğini yürüttüğü Gölcük Esnaf ve Sanatkarlar Odası olarak öncülük yaptıklarını ve 50 esnafla GESOTİM'i kurduklarını söyleyen Kocaman, geldikleri noktayı şöyle özetledi:
"Şu anda 2,5 milyon liralık demirbaş malzememiz var. An itibarıyla 420 profesyonel, tam teçhizatlı ve eğitimli, her türlü malzemeyi kullanabilecek, afete müdahale aşamasında eğitimli arkadaşlarımız mevcut. Muhtemel afetlere karşı devletimizin yanında görev almaya hazırız. Afet bölgesine 15 dakikada hareket edebilecek durumdayız.
Enkazdan çıkan, tedavi gören depremzede, birinci derece yakınını kaybeden, o atmosferi teneffüs etmiş arkadaşlarımız var. Yıkım olan yerlerde 7-8 metre enkaza normal şartlarda giremeyeceğimiz yerlere giriyoruz. Bende panik atak var, normal gireyim desem giremem ama o günkü şartlarda her şeyi unutuyor, 7 metre değil 27 metre giriyoruz. Saatlerce enkazda kalıp, daracık alanda bulunabiliyoruz. Afetzedeyi dışarı çıkarttığımızda, ay ışığıyla, gün ışığıyla buluşturduğumuzda en büyük ikramiye bize çıkmış oluyor."
Kocaman, afet anında ihtiyaç duyulacak teçhizatın tamamına sahip olduklarını vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"17 Ağustos'ta eller açılır, sessizlik istenir, 'bunlar ne yapıyor' derdik. Dinleme cihazı.. Yerin dibinde en az 10-15 metre aşağıda kişinin nefes alıp almadığı tespit ediliyordu. Şimdi bu cihazların aynısı hatta daha gelişmişi bizde var. Deniz kazaları, kar afetleri, enkazlar, aynı anda 5 ekibin kullanabileceği teçhizat, jeneratör, kesici ve kırıcılar.. O gün bir balyoz, keser bulamadığımız durumdan, Allah'a çok şükür ki muhtemel bir afette yakın bölgelere resmi kurumlar gelmeden müdahale edebilecek duruma geldik."
Yurt içinde çeşitli kentlerde ve yurt dışında Hollanda'da eğitim aldıklarını aktaran Kocaman, bugüne kadar Pakistan ve İran'daki depremler, Gürcistan'daki sel felaketi, Pamukova'daki tren kazası ile eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun içinde bulunduğu sırada düşen helikopterin aranması gibi önemli olaylarda görev aldıklarını sözlerine ekledi.