Türk-Rus ilişkilerinde tarihi sayfalardan biri hiç şüphesiz ki Büyükelçi Andrey Karlov’un geçen yıl 19 Aralık’ta suikasta kurban gitmesi. Jet krizinden sonra Türk-Rus yakınlaşması tam gaz sürerken yaşanan suikast, “Normalleşme rayından çıkar mı?” sorusunu akıllara getirmişti. Ancak öyle olmadı. Karlov’un ölüm yıldönümüne kısa süre kalaysa iki önemli gelişme yaşandı. 1) Rusya Dışişleri ve Türkiye’nin ortak girişimleriyle Uluslararası Andrey Karlov Vakfı kuruldu. 2) Karlov’un son isteği yerine getirildi; memleketi Klintsi ve çok sevdiği Antalya’nın Demre İlçesi kardeş kent oldu. Tüm bunlar yaşanırken biz de eşi Marina Karlova’ya ulaştık. Ailesindeki sağlık sorunları nedeniyle sorularımızı uzun uzun yanıtlayamadı. Ancak bizi yine de kırmadı, özel fotoğraflar eşliğinde Türk basınına ilk kez konuştu. Diplomat ve eş Andrey Karlov’u, çift olarak Türkiye’yi ne kadar sevdiklerini anlattı, “Kırgın değilim” dedi.
-Sayın Karlov’la nasıl tanıştınız?
Andrey üniversitede 2’nci sınıf öğrencisiydi. Ortak arkadaşlarımız sayesinde tanıştık. İlk randevumuz Mayakovskaya Metrosu’ndaydı. Sinemaya gittik, “Bayanlar ve Baylar” filmini izledik. Filmden sonra beni eve bıraktı, kapıda “Seninle yukarı çıkabilir miyim?” dedi. Çok şaşırmıştım. Sonra “Annemi arayıp ona her şeyin yolunda olduğunu ve az sonra eve geleceğimi söylemem lazım” dedi. Çok mutlu oldum. İşte o gün Andrey’e âşık oldum. 2,5 yıl sonra, 4 Ekim 1975’te evlendik.
-Nasıl bir eş ve insandı?
Sıcakkanlı ve mütevazıydı, insanlara yardım etmeye çalışırdı. Maaşının bir kısmını bana verirdi, bir yardım vakfı seçmemi ve oraya yardım etmemi tembihlerdi. Yardım edenin kendisi olduğunu söylemek, bunu birilerine anlatmak aklından bile geçmezdi.
BULGUR PİLAVI VE KAHVEYİ ÇOK SEVERDİ
-Türkiye’ye dair en çok neyi seviyordu?
Türkiye’nin doğasını çok seviyordu, vakit buldukça geziyorduk. Ankara’nın Beypazarı İlçesi’ni çok severdi. Sıklıkla oraya giderdik. Lüks restoranları ve kalabalığı sevmez, halk restoranlarını ve ev yemeklerini tercih ederdi. Türk tarihi ve kültürüyle çok ilgileniyor, araştırıyor, Türklerle sohbet etmekten hiç sıkılmıyordu.
-Peki özellikle sevdiği bir Türk yemeği var mıydı mesela?
İkimiz de bulgur pilavını ve Türk kahvesini çok severdik.
-Jet krizi yaşandığında sayın Karlov Rusya Büyükelçisi’ydi. O dönemde neler yaşadı, hissetti?
Kriz tıpkı Türkiye gibi, bizi de çok etkilemişti. Eşim o süreçte çok çalışıyor, çok yoruluyordu. Ama hep soğukkanlıydı. “Sorunları atlatacağız, her şey tekrar eskisi gibi olacak” derdi.
SUİKAST SORUŞTURMASINI YAKINDAN TAKİP EDİYORUM
-Türkiye’de suikast soruşturması sürüyor. Son olarak bir TRT çalışanı tutuklandı. Takip ediyor musunuz?
Suikast hakkındaki tüm haberleri çok yakından takip ediyor, okuyor ve anlamak için Türkçe bilen arkadaşlarımdan yardım istiyorum. Suikastı kimin ve ne amaçla yaptığı, arkasında kimlerin olduğu benim karar verebileceğim, yorum yapabileceğim bir konu değil. Hukuk ve yargının önemine inanan biriyim.
-Eşiniz olmadan son 1 yılınız nasıl geçti?
Özellikle son aylarım vakıf çalışmalarıyla geçiyor. Hasta çocuklara yardım konusunda çok hassasım ve bu konuda vakıf olarak yoğun çalışmalarımız var.
KARLOV’UN DEMRE VASİYETİNİN SIRRI...
-Sayın Karlov’un isteklerinden biri yerine geldi; memleketi Klintsi ve Demre kardeş şehir oldu. Sayın Karlov neden iki şehrin kardeş şehir olmasını istedi? Demre’yi özellikle neden seviyordu?
Ölümünden yaklaşık 2 hafta önce bu arzusunu dile getirmişti. Demre’yi özellikle seçtik. Oradaki Aziz Nikolas Kilisesi biz Ruslar için çok değerli. Ayrıca eşim Rusya’da, Demre’dekiyle aynı isme sahip olan Aziz Nikolas Kilisesi’nde vaftiz edilmişti. Ve onu kaybettiğimiz gün olan 19 Aralık tarihi aslında Aziz Nikolas Günü olarak adlandırılan bir Ortodoks bayramı. Hayat önceden planlanmış olaylar zinciri değil ki. Rastlantı işte...
-Peki ileride Türkiye’yi tekrar ziyaret planınız var mı? Tatil için mesela?
Türkiye’ye vakfın faaliyetleri dolayısıyla sıkça geleceğim. Özellikle Ankara ve Antalya’ya. Fakat genelde tatil kavramına biraz yabancı kaldım, eşimin yıllar süren yurtdışı görevleri, yoğun iş temposu nedeniyle. Bu yüzden yıllardır tatile çıkmayı hayal bile etmedim, edemedim.
ANKARA’DAN AYRILIRKEN ESNAF AĞLADI
-Son olarak, Türkiye’ye bir mesajınız var mı?
Türk halkına herhangi bir kırgınlığım yok. Türk halkını çok seviyorum. Eşimin ölümünden sonra Ankara’dan ayrılırken tanıdığı esnafı; kuaförü, çiçekçiyi, bakkalı “Hoşçakal” demek için ziyaret ettim. Moskova’dan getirdiği çikolataları vermek istedim. Tanıyanlar gözyaşlarını tutamadı ve özür diledi. Tüm bunları biraz mutluluk ve biraz da hüzünle anıyorum.
ULUSLARARASI ANDREY KARLOV VAKFI
Vakıf, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Evgeny Ivanov öncülüğünde ve Rus-Türk İşadamları Birliği’nin desteğiyle faaliyetlerine başladı. 20 Kasım’da, Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz’ün ev sahipliğinde, Moskova’da tanıtımı yapıldı. Türkiye’deyse 24 Kasım’da Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde tanıtıldı ve Karlov’un büyükelçilikteki büstü törenle açıldı. Marina Karlova, vakfın onursal başkanı. Mütevelli heyetinde Tuncay Özilhan, Hüsnü Özyeğin, Bülent Eczacıbaşı gibi isimler var. Vakfın amacını Rus-Türk İşadamları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve vakfın kurucularından Naki Karaaslan şu sözlerle anlattı: “Vakıf akademi, kültür, sağlık ve eğitim alanında birçok faaliyet gösterecek. Yardıma muhtaç çocuklara ve üniversite öğrencilerine yardım elini uzatacak. Ayrıca Çernobil faciasından etkilenen ve sürekli sağlık tedavisi gören ailelerin çocuklarını Antalya’da ağırlamak için çalışmalarımız sürüyor.” Vakfın genel müdür yardımcısı Onur Dölek ise şimdiye kadar kimsenin desteğini esirgemediğini ve vakfın Türk-Rus ilişkilerinde yeni bir dönem açacağını söyledi.
ANDREY KARLOV KİMDİR?
4 Şubat 1954’te Moskova’da dünyaya geldi. Dışişleri Bakanlığı Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden 1976’da mezun oldu. Öğrencilik yıllarında Kuzey Kore kültürü ve diliyle ilgilendi. Mezun olur olmaz Rusya Dışişleri, Karlov’u Kuzey Kore’de görevlendirdi. 1976- 1990 arasında Kuzey Kore Büyükelçiliği’nde müsteşarlık, 1992-1997 arasında birinci müsteşarlık görevini yürüttü. 2001’de Kuzey Kore’ye büyükelçi olarak atandı. 2007’ye kadar bu görevde kaldı. Görev süresi sona erdiğinde Moskova’ya döndü, dışişleri bakanlığına bağlı bütün büyükelçilik ve konsolosluklardan sorumlu departmanın başına geçti.
Habertürk