Bu pazarı da bu tip yayınlarla 'kendi ayağımıza sıkar' gibi zararlı şekilde sunuyoruz. Şu ana kadar üretilmiş tavukların kanser oluşturduğuna dair bir yayın yok" dedi.
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği tarafından düzenlenen 22'nci Ulusal Kanser Kongresi Antalya'da başladı. Belek Turizm Bölgesi'ndeki Regnum Carya Otel'de düzenlenen kongre kapsamında, Kongre Başkanı Prof. Dr. Serdar Özkök, Kongre Eş Başkanları Prof. Dr. Ahmet Özet ve Prof. Dr. Mehmet Kantar, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Sağlam, Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, Prof.Dr. Zeynep Özsaran ve Doç. Dr. Neriman Sarı'nın katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.
Kongre Başkanı Prof. Dr. Serdar Özkök, kongrenin 12 yıldır üç derneğin ortak katılımıyla düzenlendiğini söyledi. Prof.Dr. Serdar Özkök, kongre kapsamında 11 tümör konseyi, 14 konferans, 39 panel, 13 sözel bildiri, 13 uydu sempozyum, 1 yuvarlak masa, 2 ASCO, 1 hasta dernekleri oturumu gerçekleştirildiğini söyledi. 95 sözel bildiri ve 750 poster sunumu yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Özkök, Türkiye'deki son kanser verileri ve şu anda aktif uygulanan kanser tarama sonuçlarının da kongrede sunulduğunu kaydetti.
Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özet ise kansere bağlı ölüm sonuçlarına değindi. Dünyada ve Türkiye'de kanserin artan hastalık yükü nedeniyle en önemli sağlık sorunları arasında yer aldığının altını çizen Prof. Dr. Özet, "Dünyada yıllık kanser görülme sıklığı 14 milyonken kansere bağlı ölümler 8 milyondur. Maalesef Türkiye'de her yıl 165 bin kanser vakası görülmekte ve 80 bin kişiyi kansere bağlı ölümlerden kaybetmekteyiz" dedi.
KANSER HARCAMALARI
Kanser tarama, tanı ve tedavisine bağlı harcamaların her yıl arttığına işaret eden Prof. Dr. Özet, bu harcamaların yıllar içinde de artmaya devam edeceğini aktardı. Prof. Dr. Özet, Türkiye'de sadece kanserin ilaçla tedavisine yılda 2.5- 3 milyar TL harcanırken, yeni ilaçlar ve immünoterapi uygulamalarıyla bu harcamanın birkaç kat katlanacağının tahmin edildiğini kaydetti.
KEMOTERAPİ ÖLDÜRÜYOR İDDİASI
Prof. Dr. Ahmet Özet, 'kemoterapi öldürüyor' şeklindeki yayınları da eleştirdi. Bu konunun toplumda büyük sorun oluşturduğu kaydeden Prof.Dr. Özet, “Bu durum hastalarımız için hayata tutuma şansı olanlar açısından negatif bir etki oluşturuyor. Kemoterapi kabul edilebilir toksiteyle hastaların tedavisinde kullanılan tedavi yöntemidir. Bu tip yayınların mümkün olduğunca kontrollü şekilde yapılması gerekir" dedi.
'GDO TÜRKİYE'DE TEHLİKE ARZETMİYOR'
Prof. Dr. Ahmet Özet, GDO'lu ürünler hakkında da bilgiler vererek bu konuda Türkiye'de sık sık tartışmalar yaşandığına değindi. Prof. Dr. Özet, Türkiye'de GDO'lu ürünlerin insanların tükettiği besinlerde kullanılmadığını, sadece hayvan ve tavuk besinleri için kullanılan soya ve mısırda bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Özet, "O açıdan GDO'nun Türkiye için tehlike arz etmiyor. Tükettiğimiz besinler içinde GDO'lu ürünlerin koyulması yasak" diye konuştu. Prof.Dr. Özet, ekmeğin sağlık açısından zararlı olduğunu iddialarına ilişkin de "Ekmekle beslenen bir grubuz. Ekmeği çok zararlı olarak topluma sunmak oldukça yanlış. Kontrollü tüketmemiz gerekir. Ekmekle ilgili bir sorunumuz yok" dedi.
'TAVUK ETİ KANSER YAPIYOR' İDDİALARI
Türkiye'nin tarımsal sanayi alanında en önemli üretimlerinden birisinin tavuk olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özet, tavuk etinin kanser yaptığına dair yayınları da eleştirdi. Prof. Dr. Ahmet Özet, "5 milyar dolarlık bir ihracat potansiyeline sahibiz. Bu pazarı da bu tip yayınlarla 'kendi ayağımıza sıkar' gibi zararlı şekilde sunuyoruz. Şu ana kadar üretilmiş tavukların kanser oluşturduğuna dair bir yayın yok. Tavuk proteininin tüketilmesinde bir sakınca görmüyoruz" diye konuştu.
Prof. Dr. Ahmet Özet, alternatif tedavilerin, kanserin tedavisi şeklinde sunulmasının da yanlış olduğunu belirterek, "Organik ürünler ve diğer ürünlerle ilgili sıkıntılar var. Organik ürün tüketen kişilerde daha az kanser oluştuğuna dair elimizde bilgi yok" diye konuştu.
Prof. Dr. Özet, laboratuvar aşamasındaki ilaçların da topluma 'kansere çare bulundu' diye sunulmasından yakındı.
'KANSERİ ÖNLEMEK TEDAVİ ETMEKTEN DAHA KOLAY'
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş de kanseri önlemenin tedavi etmekten daha kolay olduğunu vurguladı. Kanserin nedenlerini 'değiştirilebilen' ve 'değiştirilemeyen' nedenler diye ikiye ayırdıklarını belirten Prof. Dr. Gümüş, şunları kaydetti:
"Sigara ve diğer tütün ürünlerinden uzak durarak, beslenmemize dikkat edip şişmanlıktan uzak kalarak, yeterli egzersiz yaparak, alkol almayarak, kansere neden olabilecek virüslere karşı uygun tedbirleri alarak ve tuz alımını kısıtlayarak kanser riskini yüzde 76 oranında azaltabiliriz. Tüm bu sayılan nedenler kendi irademizle değiştirebileceğimiz nedenlerdir. Kalan yüzde 14 neden ise ultraviyole radyasyon, hava kirliliği, sosyoekonomik koşullar ve mesleki kanser nedenleri gibi toplum düzeyinde alınacak tedbirlerle önlenebilecek kanserlerdir. Sadece yüzde 10 kanser, kişisel ve toplumsal olarak müdahil olamayacağımız, bir bakıma 'kötü şans' diyebileceğimiz ailesel ve genetik faktörler nedeniyle oluşmaktadır."
'KANSERLE MÜCADELE DOĞUMLA BAŞLAR'
Kanserle mücadelenin doğumla başladığını belirten Prof.Dr. Gümüş, "Bu nedenle kanserle mücadelemizde bu saydığımız faktörlere odaklanmalıyız. Ve bu odaklanma doğumla birlikte başlamalı. Doğumla birlikte, ergenlik ve gençlik çağında hatta tüm yaşam boyunca hasta olmadan önce insanlarımızı tütünden ve alkolden aktif veya pasif olarak uzak tutmalı, şişmanlığa yol açmayan dengeli beslenmeye teşvik etmeli, spor yapmalarını sağlamalıyız. Böylece kanser riskini yukarıda belirttiğimiz gibi 3/4 oranında azaltmamız mümkün. Tüm yapılacaklar bir yaşam tarzı değişikliği olarak algılanmalı ve tüm toplumu kapsayacak şekilde insanlarımıza önerilmelidir" diye konuştu.
Diğer katılımcılar da kendi alanlarındaki gelişmeler hakkında bilgiler verdi.