İlk Türk Devleti olan Hun Devleti’ni Hun İmparatorluğu seviyesine getiren büyük deha Mete Han. Mete Han bütün Türk boylarını bir araya getirip birleştirmeyi başarmış ve tek çatı altında merkezi yönetimi kavi bir devlet kurmuştur.
Devlet kurmak devlet kalmaktan daha zor iş değil elbette. Devlet kalabilmek hele hele o günün Çin saldırı ve entrikalarına karşı durabilmek zekâ ve strateji gerektirir. Bu bir yolla mümkündü. Türk töresine bağlı kalmak ve bu töreye entegre edilmiş bir gizli haberalma örgütü kurarak düşmandan özellikle de Çin’den gelebilecek en küçük tehlikeye bile izin vermemek lazımdı.
Dünyada ordusunu onlu sisteme geçiren ilk komutandır o. Askeri zekâsının bu gün bile kullanılan onlu sistemi ile teşkilatlanmasını ordu içinde sağlamıştı. Bunu MÖ 209 da başardı. Bu sistem ordu içinde aynı zamanda disiplin de sağlayan bir teşkilatlanma yapısıydı.
Gelin görün ki ileri görüşlü büyük komutan kendisinden sonra devlet yapısının aynı şekilde muhafaza edilmesi için ileriye yönelik projelerini de hayata koymalıydı. Bunun için gizli bir teşkilat kurdu. Türk boyları ayrılmak istese de bu teşkilat onları bir arada tutacak aynı zamanda asli görevi olan iç ve dış düşmanlara karşı bilgi ağı ile hep bir adım önde olup tehlike gelmeden önlemlerin alınmasını sağlayacaktı. Devlet ya da ordu sisteminde bir bozulma baş gösterse de bu teşkilatın başındakiler müdahale edecek ve yeniden birliği sağlayacaklardı. Ama asıl sorun bu adamların tamamen güvenilir olmaları koşulsuz tek şarttı. Mete Han bu adamları zaman içinde çeşitli testlerden geçirerek seçti. Bu adamlara sır kâtipleri dendi. Mete Han bu heyeti seçti be başlarına da Dede Korkut’u getirdi. Bir sır ifşasında ya da bir ihanet durumunda bu kâtipler devreye girecek ve gerekli görüldüğünde heyettekiler infaz dahi edilecekti. Ve heyet bu durumda yenilenecekti.
Mete Han ölmeden hemen önce bu teşkilatın başına oğlunu getirdi. Fakat o ketametten ve liyakatten oldukça uzak sır saklamayı beceremeyen babasının zekâsından uzak biriydi. Mete Han öldüğünde Çin’liler dağılan altılar meclisini tekrardan bir araya getirdiler. İran’ın gizli servisi olan Ateşoğullarıyla işbirliğine girdiler.
Teşkilatlar arasında bir yeraltı savaşı başlamıştı. Lao Şang (MeteHan’ın oğlu) babasının ölümünden sonra devleti büyütmüş olsa da istihbarat savaşlarında yeniliyordu. Zira gizli teşkilatın yedi üyesinden beşi esir alınmıştı. Lao Şang’dan sonra yerine gelen oğlu Kün ise Çin oyunlarına tamamen çaresizlikle çözülmeyle sonuçlanmıştı.
Teşkilatın ani ve hızlı bir karar alması gerekiyordu. Bu daha derine inmekti. Gizlilikte ve uygulamada. Bunun anlamı şuydu. Devletin istihbaratından bağımsız bir istihbarata dönüşecekti bu teşkilat. Emir alan değil gerektiğinde emir veren bir istihbarattı bu. Böylece ülkeyi yönetecek yöneticiyi bile bu teşkilat liyakat ve sadakat esaslarını gözeterek yapacaktı. Bu gizli heyetin en büyük düşmanları ise Çin’in altılar ve İran’ın Ateşoğullarıydı. Elbette düşmanlar bunlardan ibaret değildi.
Kün zamanındaki istihbarat yenilgisinden sonra bütün hücrelerini uyutan ve yeraltına inen bu teşkilat bu yenilgiyle bölük halde yaşamaya başlayan Türk’leri el altından birarada tutuyordu. Zaman içinde harekete geçme vakti geldiğinde ise Rugan’a destek vererek Hun hükümdarı Rugan zamanında devletin sistemleşmesini sağlandı ve devlet teşkilatın koruması altına alındı. Sonrasında Rugan’ın yeğeni olan Mancuk oğlu Attila’da ışık gören heyet sırrı ona verdi. Sırrı ve gücü alan Attila Avrupa’yı kasıp kavurmaya başladı. Öyle ki Büyük Roma İmparatorluğu’nu vergiye bağladı. Avrupa ona Tanrının Kırbacı diyordu. Zamanla Attila bu gücün heyetin değil kendi gücü olduğu yanılgısına düşerek heyeti ortadan kaldırmayı planladı. Bunun planlarını yaparken karısı tarafından zehirlenerek öldürüldü. Karısı değil heyetti infazı yapan. Heyet Attila’nın yerine İlek Han’ı getirdi. Ama ordunun bir kısmı İlek Han’a değil Dengizek Han’a biat etti. Heyet İlek Han’a Dengizek Han’ın üzerine ordusuyla yürümesi emrini verdi. O da yürüdü. Bu karmaşa Tapınakçıların ekmeğine yağ sürmüştü. Hemen harekete geçtiler. Bir yandan da altılar meclisi ve Ateşoğulları boş durmuyordu. Avrupalılarla Nedao muharebesini kaybetti İlek Han. Sonra Tapınakçıların kuklası olan Dengizek Han başa geçti. Heyet hemen Türk Boylarına Devlete isyan edin çağrısı yaptı. İsyan başladı ve Devlet gücünü kaybetti. Türk boyları bir süre ayrı yaşadılar boylar halinde. Tapınakçıların kontrolünde olan Türkler otuz yıllık bir zamandan sonra ayrılarak heyetin yeniden destek verdiği Bumin Kağanla birlikte oldular. Bumin Kağan Göktürk devletini kurdu.
Bundan sonraki her zaman diliminde bu heyet ihanet içinde olan her yönetim ve yöneticiyle mücadele etmiş defalarca devlet yıkıp devlet kurmuştur. Ta ki geleneklerimize bağlı hiçbir devlet ya da örgüte organik bağı olmayan tam bağımsız Türk yurdu olana dek….
Ne Mutlu Türküm Diyene…