Devletin Terör örgütü ile çatışma kıvılcımı hatırlayacağınız üzere eğitim sektörüydü. Terör örgütü bu sektöre ahtapot gibi sarılmış, yayıncılık ve dershanecilikle rantın devasa döngüsünün tek hâkimi olmuştu. 15 Temmuz kalkışmasının ardından terör örgütünün yayın kuruluşlarına el konmuştu.
Gelin görün ki onlar bu çatışmayı düşünmüş olacaklar ki her bir yayınevinin en az on tane yedeği vardı. Dolayısıyla bunların hepsine nüfuz edilemedi. Bu gün yine aynı taktik ve teknikle devam etmektedirler. Bunların için de terör örgütü üyesi olmuş olanlar bu gün hapis yattıktan sonra kaldığı yerden alenen devam etmektedirler.
Basının önünde TV’lere yaptığı açıklamarıyla hafızalarda kalan Zekaküpü yayınlarının sahibi Ekrem Batuk, kanımın son damlasına kadar Bankasya için mücadele edeceğim cümleleriyle safını devletin karşısında terör örgütünün yanında olmakta bir gizlenecek bir hal görmemiş, devlet düşmanlığını aleni zikretmiştir. Ama gelin görün ki ne bu şahsa ne de yayınevine dokunulmamıştır.
Fetö artığı terör örgütü üyesi olmaktan ihraç edilmiş birçok öğretmen de darbe girişimi sonrası kurdukları yayınevleriyle bu sektördeki terör örgütü varlığını devam ettirmektedirler. Birisi faal Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olan diğeri ise terör örgütü üyesi olmaktan ihraç edilmiş olan Süleyman Tozlu ve İsmail Özçelik’in kurduğu TAM-MAT yayınevi bu sektördeki bir diğer kuruluştur. Hatta bu iki şahıs sömestr tatilinde Endonezya’da Dünyanın her bir yanından gelen terör örgütü ve yandaşlarıyla toplantıya katılmışlardır. Devlet Bey’in sürekli bahsettiği terör örgütünün siyasi kanadıyla olan münasebetleri de aşikârdır. Çalışanlarından birisi yönlendirilerek siyasi bir partiye gönderilmiş orada elden 500.000 TL ödeme yapılmıştır. Doların artmasıyla en çok kâğıt sektörü etkilenmesine rağmen bu iki öğretmen ki birisi ihraçtır, 2020 yılının yazına kadar yetecek kadar kâğıt stoğu yapacak ekonomik gücü nasıl ne şekilde bulabilmektedir?
Bu yayınevleri çeşitli paravan kuruluşça yapılmakta ve örgüte para akışı sağlanmaktadır. Hatta bunların bir kısmı devletten aldıkları destekle bu işi yürütmektedirler. KOSGEB ve TÜBİTAK desteğiyle yazılım firması olarak kurulan Futurino Bilgi Sistemleri, Derspektif yayınları adı altında yayın çıkarmakta ve ülkenin dört bir yanında oluşturdukları bayi ağına kitap gönderirken faturayı yazılım kira bedeli olarak kesmektedirler. İşin en ilginç yanı ise buranın iki sahibinden birisi fetöden ihraç edilmiş daha doğrusu başka bir yayınevi fetöcü olduğu gerekçesiyle ortaklıktan çıkarılmış bir şahıs diğeri ise yılın neredeyse 9 ayını Amerika’da geçiren bir hanımefendi. Bu hanımefendi Amerika’da da bir yazılım şirketi sahibi olduğunu söylemektedir. Bu firma bayilik sözleşmeleri yaparken teminat aldıkları çek ve senetleri kitapları satılmamış dahi olsa icraya koyarak kırtasiyelere tefeci gibi davranmaktadır. Paranın aktığı yer ise belli…. Bu konuda aleyhlerinde Ankara ve İstanbul’da açılmış birçok dava var.
İşin en garip tarafı bunların neredeyse tamamı siyasi kanatlarından aldıkları güçle sanki onlar değil de biz terör örgütü elemanıymışız gibi davranmaktadırlar. Fakat Ülkücülerin nefesleri ensenizdedir. Arkanızda nasıl bir güç olursa olsun ipliğinizi pazara çıkaracağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Bu makale aynı zamanda bir suç duyurusudur. Umarım karşılığını bulur…