Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, "Yusuf Has Hacib Akademisi" kuruyor; 2019-2020 eğitim-öğretim döneminde kapılarını açacak.
Milliyetçilik, tarih, Türk dünyası, hukuk, Türk dili ve edebiyatı, hitabet ve düşünce teknikleri, ideoloji, siyaset, ekonomi, Kutadgu Bilig okumaları alanında dersler tedris edilecek.
Hayalimdi, gerçek oldu.
Akademinin adının Kutadgu Bilig olması ayrıca önemli. Balasagunlu Yusuf Has Hacip'in 10 asır önce kaleme aldığı Kutadgu Bilig, Türk irfan zenginliğinin başucu eserlerinden olmasının ötesinde büyük bir zihni hazinedir. Tam anlamıyla bir siyasetnamedir ve zannımca edebi düşünüş, zihni soyutlama tekniği açısından Nizamülmülk’ün siyasetnamesinden çok daha değerlidir.
Kutadgu Bilig eserini Türkiye'ye hakkıyla tanıtan, Türk milliyetçiliğinin Bilge Lideri Devlet Bahçeli olmuştur.
Ülkü Ocaklarının eğitim atağı bu çalışmayla bitmiyor; gençlerin ve araştırmacıların faydalanacağı "Milliyetçilik Araştırma Enstütüsü" de kuruluyor. Türkiye'de ve dünyada milliyetçiliğin tabii seyri, kaynakları, milletlerin milli eğilimleri, folklorik zenginlikleri.. Bütün bu çalışmalar milliyetçiliği sadece birilerinin soyut tanımlamaları ve işlerine geldiği gibi açıklamaları durumundan çekip çıkaracak, milliyetçiliği sosyolojik bir bilim olarak ele alacak.
Ve “Milliyetçilik Kütüphanesi!”
Bu kütüphane ile milliyetçilik, büyük bir arşive kavuşuyor. Böylece Türkiye'de milliyetçilik hususunda araştırma yapanların faydalanacağı benzersiz bir kitap dünyasına kavuşulmuş olacak.
Ülkü Ocakları, ilmin ve erdemin yuvasıdır.
Ülkü Ocakları, okuldur.
Ülkü Ocakları, yıkılmaz bir irfan kalesidir.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, eğitim sahasında doktora sahibi ve üç kitabın yazarı bir aydındır.
Milliyetçilik, mazi ile toprağın bileşkesidir. Sadece toprak veya sadece mazi değildir, aynı zamanda ve beraber tarih, kültür, ilerleme ufku ve korunma direncidir. Ülkücüler bu mazinin ve istikbalin bilgisi ve erdemi ile donanmış olarak dünyaya bakarlar.
Telaffuzu leziz, anlam olarak umut vadeden kıskanılası bir kavramdır ülkü! Bir sosyalist şairin makalesindeki şu cümle hatrımdan çıkmaz: Dünyanın en güzel kelimesini milliyetçiler kapmış, bize devirmekten mülhem devrimcilik kalmış..
Ülkücülüğün mazisi Türklüğün mazisine eşittir. Milletine makul ölçüde hizmet eden, milletini devletin etrafında buluşturmayı başaran, devleti riskli alanlardan uzak tutan ve bunu sistemli bir bakışla gerçekleştiren her tarihi sima, ülkücüdür denilebilir.
Bilge Kağan da,Tonyukuk da, Alparslan Gazi de, Dede Korkut da ülkücüdür. Bu şaheserler listesini uzatabiliriz.
Ülkücülük zamanla, mekanla anlatılamaz bir şuurdur ve çağları tesiri altına alır. Altmışlı yılların sonlarında kurumsal anlamda kurulduğu zamandan bu tarafa Ülkü Ocakları tarihin birikimini sırtlayarak milletin adını, sanını yaşatmaya azmetmiş, bu konuda kozmopolitizm başta olmak üzere gayri milli bütün akımların düşmanlığına maruz kalmıştır.
Ülkücülük hiç yaşlanmayan harekettir; daima genç kalmış, daima yirmili yaşları ifade eden ama fikirce olgun gençliği simgeleyen; bir çınar ağacı gibi kökleri derinlerde yaygın, dalları göğe doğru uzanan ve çevresini ihata eden kavrayışla benzersizdir.
Çileyle yoğrulsa da, eza cefa çekse de, şehitleriyle şanlı bir maziyi kucaklasa da küskünlük ve yılgınlığa kapılmadan yüzündeki tebessümü yarınlara ulaştırma enerjisini yitirmemiştir.
Bu yüzden daima gençtir daima emsalsizdir.