Köşe yazarlığına başlamadan önce, "Ortadoğu’da Post Modern Haçlı Seferleri" başlıklı bir yazı yazarak, 21 Mart 2011 tarihinde facebook sayfamın notlar bölümünde yayınlamışım. Bu yazımın bir parağrafında geleceğe yönelik tahminde bulunarak, "12 Haziran 2011′de AKP iktidardan indirilmezse Yüce Türk Milletimizi 100 yıl öncesinden daha zor şartlar bekliyor. Seçimin anlamı buradadır. AKP üçüncü kez iktidar olursa Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı, Ahmet Davutoğlu Başbakan olacak " demişim. 2014 yılına gelindiğinde, tahminlerimde yanılmadığım görüldü. 2011 tarihinde, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olacağı tahminini yapanlar vardı ama Davutoğlu’nun Başbakan olacağına dair hiçbir tahmin yoktu. Esasen Davutoğlu, milletvekili olmadığı halde AKP Hükümetinin Dışişleri Bakanı olarak atandığında, Davutoğlu’nun Başbakanlığa hazırlandırıldığı yönünde kuşkularım başlamıştı. Bana göre, DSP-MHP-ANAP Koalisyon hükümetinin Kemal Derviş’i neyse, AKP Hükümetinin Ahmet Davutoğlu’su aynıydı. İkisi de milletvekili olmadan Bakan olmuştu. Koalisyon Hükümeti döneminde, MHP lideri Bahçeli’nin usta bir manevrayla küresel oyunu bozması neticesinde, Küresel güçler Kemal Derviş’i Başbakan yapamadı ama AKP Hükümeti döneminde Ahmet Davutoğlu’nu Başbakan yaptı. Ahmet Davutoğlu, neden Başbakan oldu? 21 Mart 2011 tarihli yazımda Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı yaparken şöyle demişim: "22 ülkenin sınırlarının ve liderlerinin değişimi planının adı BOP idi. BOP’un yeni versiyonu ise YOP’tur. YOP nedir? Söylenen ismi, Yeni Ortadoğu Projesi. Esas ismi ise Yeni Osmanlı Projesi’dir. Yeni Osmanlı’yı bir devlet gibi veya bir Hükümranlık alanı gibi düşünün. Bu Hükümranlığın Padişahı Obama, Sadrazamı Recep Tayyip Erdoğan, Hariciye Nazırı ise Ahmet Davutoğlu’dur." Küresel planda Davutoğlu madem Hariciye Nazırı şimdi neden Sadrazamlığa yükseldi? Bir asır önce planlanan BOP’un, yeni versiyonu olan YOP’un esas uygulayıcısı Erdoğan değil Davutoğlu’dur. Yeni Osmanlı Projesi’nin her adımında Davutoğlu var. Küresel güçler, Erdoğan’ın söz konusu plana itiraz edeceği yerler olduğu düşündüğünden, planın uygulanmasında aksaklık yaşanmaması için Davutoğlu’nu Başbakanlığa hazırlamışlardı. YOP’un uygulanmasında Erdoğan’ın itirazı neydi? BOP gereği esas adı Büyük İsrail olan Büyük Kürdistan kurulacaktı. Büyük Kürdistan’ın Irak ayağı tamamlandı. Suriye ayağı tamamlanmak üzeredir. Sırada İran’ın vurulup parçalanması var. Ancak, Erdoğan İran’ın vurulmasına ayak diretiyordu. Küresel güçlere İran’ı vuracak bir Başbakan lazımdı. Zaten, Erdoğan’ın İran’ı vurmasında sıkıntı çıkacağı için Davutoğlu hazırlanmamış mıydı? Erdoğan Cumhurbaşkanlığa, Davutoğlu da Başbakanlığa geçiverdi. Irak ve Suriye’den sonraki vurulacak ülkenin hangisi olduğu konusunda anlaşmazlık var. Tapınak Şovalyelerinin tamamının Hıristiyan olduğu söylenir. Ancak günümüz dünyasında,Tapınak Şövalyelerini oluşturan ekibin yarısı Hıristiyan yarısı Yahudi. Yahudiler, İran’ın önce vurulmasını talep ederken, Hıristiyanlar Türkiye’nin önce vurulmasını istemektedir. İsrail, İran konusunda diretirken, 100 yıl öncesinin itilaf devletleri olan Fransa, İngiltere ve İtalya, Türkiye’nin önce vurulmasını istiyorlar. Arap Baharında vurulup yönetimleri değişen ülkelere bakarsanız, bu ülkelerin vuruluş tarihlerinin, vuran ülkelerin bir asır önce bu ülkelerden çıktığını görürsünüz. Fransa, 100 yıl önce Libya’dan çıktığı tarihin aynı gününde aynı saatte Libya’yı vurdu. Libya,100 yıl önce Osmanlı yönetimindeydi. Küresel Güçler aynı bugünkü gibi Libya’ya saldırıp ele geçirdiler, yaktılar yıktılar.Libya’ya operasyonun adının Türkçe karşılığı ŞAFAK OPERASYONU, mitolojik yönü ise İNTİKAM anlamına geliyormuş. Mitolojik bir anlam yüklemişler operasyona. Acaba neyin intikamı? 100 yıl önce Osmanlı’yı parçalama Ortadoğu’yu ele geçirme operasyonu yarım kalmıştı. Batı 100 yıl sonra yarım kalan hesabı mı kapatıyor? İddiam odur ki, ABD’nin organize ettiği BM, günün birinde pkk’lılar isyan etti diye ülkemize bugün Libya’ya yaptığını yapacaktır. Halk isyan etti diye İstanbul’u işgal ettiklerinin veya Çanakkale Savaşını kaybettiklerinin 100. yılında Türkiye’ye saldıracaklardır. Çanakkale, İtilaf Devletlerinin içinde kalan kuyruk açısıdır. Yarım kalan Haçlı Seferini 100. yılda itilaf devletleri Türkiye’ye yapacaktır. Lozan Ant.’nı bile kabul etmeyen ABD, Ortadoğu’da Post Modern Haçlı Seferi’nin liderliğini seve seve yapıyor. Hıristiyan ve Yahudilerin dünyadaki sömürge emellerine kavuşması için yapılanan Tapınak Şövalyeleri’nin esas hamisi ABD, yarım kalan Haçlı Seferi’nin tamamlanması için bütün gücüyle çalışıyor. Tapınak Şövalyeleri’nin hamisi ABD, Ortadoğu’da ne kadar terör örgütü varsa, silahlandırıp Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdi. Irak’ta olduğu gibi, günümüzde Suriye’de birbirine silah sıkıp bomba atan terör örgütlerinin her iki tarafına da silah, eğitim ve para veren ABD’dir. IŞİD’in sıktığı kurşun da PKK ya da PYD’nin sıktığı kurşun da ABD’nin verdiği kurşunlardır. ABD’nin stratejik ortağı Türkiye, BOP Eş Başkanlığından BOP’un alt şemsiyesi YOP liderliğine terfi ederken, Ortadoğu’da akan kanın sorumluluğunun neresinde olduğuna kafa yormayacak mı? Müslüman Türk Milleti, Erdoğan’dan Davutoğlu’na geçen Başbakanlık değişiminin nedenini sorgulamayacak mı? 2002’de Irak’ı vuracak iktidar arayan ABD, AKP’yi iktidar etti. 2011 seçimlerinde Suriye’yi vuracak ya da Suriye’deki rejimin değişmesine yardım edecek bir iktidar aradığı için AKP ile yola devam etti. 2015 seçimleri yaklaşırken, ABD’nin aradığı iktidar İran’ın vurulmasına onay verecek bir iktidardır. ABD, aradığını buldu. Önceden hazırladığı BOP’un esas oğlanı Davutoğlu’nun yolunu açarak Başbakan yaptı. ABD, 2002 ve 2011 seçimlerinde aktif rol oynayarak, Müslüman Türk Milletine zokayı yutturdu. Acaba, 2015 seçimlerinde de Müslüman Türk Milletimize üçüncü kez zokayı yutturabilecek mi? Zoka yutulursa, BOP’un esas oğlanı Ahmet Davutoğlu, seçilmiş bir Başbakan olarak, Büyük İsrail kod adlı Büyük Kürdistan’ın üçüncü ayağı olan İran’ın vurulması ve parçalanması operasyonunu seyredecek. Tapınak Şövalyeleri’nin Yahudileri değil de Hıristiyanları baskın çıkarsa, İran değil de Türkiye’nin vurulup parçalanması öne alınırsa, işte o zaman zurnanın zırt dediği yere gelinir. İşte o zaman, BOP ve YOP’un şehir efsanesi olduğunu söyleyerek, Ortadoğu’da kan dökülmesine seyirci olan AKP Hükümeti, Müslüman Türk Milletimizi hâlâ kandırmaya devam edebilecek mi? Netice itibariyle, BOP Eş Başkanlığından YOP liderliğine terfi eden Türkiye, dönüşü olmayan bir sürece girip bataklığa saplanmak üzeredir. Bu süreç, çözüm süreci denilen ihanet sürecinin varmaya çalıştığı büyük ihanet sürecidir. Bu süreç tamamlanmaya yüz tutmuşken, Müslüman Türk Milletimizin önünde iki yol var. Birincisi, bu ihanet sürecinden kurtulmak için AKP Hükümetini bir daha sandıktan çıkmamak üzere sandığa gömmektir. İkincisi ise yeniden Milli Mücadele vererek, vatanı kurtarmaktır. Bizim tercihimiz, bu sürece sandıkta son vermektir. Karar ve söz, Müslüman Türk Milletimizindir.
Ali ADAMHASAN