Divanü Lügati't-Türk ve ALİ EMİRİ Efendi.

Ali BİLİR

Ali Emiri ismini duydunuz mu?

O’nu anlatmak çok zor olsa da denemek de fayda var.

 

Ali Emiri Efendi.

1857 Diyarbakır doğumlu.

23 Ocak 1924’te vefat etti.

Makberi Fatih türbesi avlusundadır.

 

9 Yaşında, beş yüzden fazla şairin şiirlerinin yer aldığı Nevadir-ül Asar isimli eserdeki dört bin beyiti ezberledi. .

Hattat, Kâtip, Maliye Müfettişi ve Defterdar olarak Diyarbakır, Selanik, Adana, Leskovik, Kırşehir, Trablusşam, Elazığ, Erzurum, Yanya, İşkodra, Halep ve Yemen’de otuz yıl kadar memuriyet görevinde bulundu ve 1908’de kendi arzusuyla emekli oldu.

Yaşadığı çağda, 24 Oğuz Boyunun tam listesinin bulunduğu Kaşgarlı Mahmud’un Divânu Lügati't-Türk isimli eseri biliniyor ancak bir nüshası bulunamıyordu. Bağdat’ta 1072-1074 yıllarında Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan bu muhteşem eseri, Vanizade Nazif Paşa'nın yakınlarından bir hanım, 1910 yılında İstanbul'daki Sahaflar Çarşısı'nda dolaşırken bulmuş, satın almak istemiştir. Elindeki ganimetin kadrini ancak o zaman anlayan kitapçı, kitabın fiyatını 25 altına kadar yükseltmiş, hanım da kitabı alamamıştır. Ancak işi Maarif Nezareti'ne duyurmuştur. “Ne olduğu belirsiz bir kitaba avuç dolusu altın verilemeyeceği” gerekçesiyle Maarif Nezareti, eseri satın almayı reddetmiştir.

İşte gaflet buna denir. İşte yıkılış yıllarının Maarif Nezaretinin (Eğitim Bakanlığının) Cehaleti…

Haberi duyan Ali Emirî Efendi, sahaf Burhan’dan eseri 33 liraya satın aldı. Ancak eseri satanın onun Divânu Lügat-it-Türk olduğundan haberi yoktu. Eğer bunun farkına varmış olsalardı çok daha büyük meblağlara satacakları kesindi. Daha kötüsü bu eser kitap avcılarının eline geçmiş olsaydı anında yurt dışına kaçırıp karşılığında bir servet elde etmeleri mümkündü.

Ali Emîrî Efendi kitabı satın aldığında duyduğu sevincini şu şekilde dile getirir: "Bu kitabı aldım; eve geldim. Yemeği içmeği unuttum… Bu kitabı, sahaf Burhan 33 liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara, zümrütlere değişmem."

Ali Emirî Efendi, eserin basımına ancak Sadrazam (Başbakan) Talat Paşa'nın ricası üzerine razı olmuştur.

Kaşgarlı eserinde; Hz. Peygamberin iki hadisini zikreder :

- "Yüce Tanrı: Benim bir ordum vardır ki onlara Türk adını verdim. Onları doğuda birleştirdim. Bir millete kızarsam cezalandırmak görevini onlara veririm...”

- “Yüce Tanrı: Türkçe öğreniniz, çünkü Türkçe’nin uzun bir saltanatı vardır...” diye buyurur.

Divanü Lügati't-Türk; dünyanın her yanında, Türkoloji ilmiyle uğraşan pek çok bilgin için paha biçilmez bir kaynak olmuştur.

Divanü Lûgati't Türk; O dönemde yaşayan Türklere dair en önemli bilgileri aktaran bir belge niteliği taşıyan eserdir. O dönemde yaşam süren Türklerin hayatları ve sıkça kullandıkları sözcükler hakkında bilgi verir.

Eser, Türkçe’nin en eski yapıtıdır. Kaşgarlı Mahmud; bu dönemde hakimiyet süren tüm Türk şehirlerini dolaşarak onlar ve Türkçe hakkında bilgiler edinmiştir. O dönemde konuşulan Türkçe’nin ve Türk kültürünün yansıtıldığı en gerçekçi eser Divanü Lûgati-t Türk’tür. Ayrıca eser Türkçenin ve Türklerin; yabancı dil ve kültürlere karşı üstünlüğünü göstermiştir.

Ali Emiri Efendi,1916 yılında büyük bir özveriyle bir araya topladığı eserlerle kendisine tahsis edilen Feyzullah Efendi Medresesinde bir kütüphane kurmuş ve bütün ısrarlara rağmen kütüphaneye kendi ismini değil de “Ben bu kitapları Milletim için topladım ve Milletime vakfediyorum” diyerek kütüphanenin adını “MİLLET KÜTÜPHANESİ" koymuştur.

O’nu en iyi anlatan, ebedileştiren şiir, şüphesiz Yahya Kemal’in yazdığı şu gazeldir.

Muhtâc isen füyûzuna eslâf pendinin

Diz çök önünde şimdi Emîrî Efendi’nin

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.