8 Ekim 1943…
Sovyetler Birliği sınırları içinde yaşayan toplam 93.139 Kalmuk Türkü; Altay, Krasnoyarsk, Omsk ve Novosibirsk bölgelerindeki özel iskan alanlarına sürgün edilmiştir.
2 Kasım 1943'te ise toplam 69.267 Karaçay Türkü vatanlarından zorla çıkarılmıştır..
11 Mayıs 1944
Sovyetler Birliği Devlet Başkanı imzalı "çok gizli" kararnameyle, Kırım Türklerinin vatanlarından sürgününe karar verilir….
Tıka basa vagonlara doldurulan halk, günlerce aç-susuz bir şekilde, en temel ihtiyaçlarını gideremeden, sonunun ne olacağını bilmediği bir seyahate çıkmıştı. Yol boyunca birçok insan hastalanmış, özellikle yaşlılar ve çocuklar açlığa, susuzluğa, vagonların havasızlığına dayanamayarak hayatını kaybetmişlerdi. Ölenler durulan ilk yerde vagonlardan indirilmiş ve defnedilmelerine müsaade edilmeden yol kenarlarına bırakılmıştı.
Tarihin; 18 Mayıs 1944 – “KIRIM SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ” olarak kaydettiği çile dolu yılların sonucu şöyle;
- sürgüne gönderilenler arasında bulunan 112.700 çocuktan 60.034'ü,
- 93.200 kadından 40.085'i,
- 32.600 erkekten 12.061'i hayatını kaybetmiştir.
***
Günümüzde Rusya tarafından işgal edilen KIRIM, - “bu yıl İsveç'in başkenti Stockholm'de 61.'si düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışmasında gündeme geldi. Jamala'nın /CEMİLE’nin/, büyükannesi ile Kırım Tatarlarının yaşadığı trajediyi anlatan, Türkçe nakaratında -"YAŞLIĞIMA TOYALMADIM, MEN BU YERDE YAŞALMADIM"- sözlerinin yer aldığı "1944" adlı şarkısı, 534 puanla birinci seçildi. CEMİLE’yi ve kardeş ülke UKRAYNA’yı kutlarım.
***
1947 yılı sonbaharında Paris de Sen nehri kıyısında bir ceset bulunur. Kırımlı bir Türk olan BUGRA ALPGİRAY’ın cebinden bir şiir çıkar…
Bu şiir, KIRIM’ın yaşadığı acıları ve vatan hasretini ne kadar güzel anlatıyor….
PARİS AKŞAMLARI
Bu kent her şeyiyle bana yabancı
Caddeler, binalar, bütün insanlar...
Öyle hasretim ki ezan sesine
Ararım çevremde minare, câmi
Lâkin takılırım Çan kulesine
Her semtin muhteşem kilisesine
Yâd el elemleri sarar içimi.
Uzaklarda yurdum! burdan çok uzak
Her mevsim güneşli, masmavi göklü
Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü
Ozanlı, garipli, kervansaraylı
Hele insanları: Alpli, Giraylı
Yok haber onlardan, baba evinden
Bu yüzdendir hâlim, kopuk bir yaprak
Her şey çok uzakta benden çok uzak.
Gözlerim daima engine dalar
İsterim ki her an, ana yurdumda
Dağları dumanlı yaslı Kırım'da
Duvarında mavzer ve Kur’ân olan
Ata ocağında, bizim konakta
Bir bakır sinili sofra başında
İftar beklenilsin, dua edilsin
Ve sessiz sedasız yemek yenilsin
Sonra şadırvanda abdest alınıp
Hep birlikte teravihe gidilsin.
Uyansam her sabah ezan sesiyle
Görsem Ayşeciği su testisiyle
Ninemi yaşmaklı, namaz kılarken
Dinlesem dedemi, Kur'ân okurken
Başımı huşuyla yastığa koysam
Sonra toparlanıp yola koyulsam
Yahut günün şavkı vururken camdan
Heybetli sesiyle çağırsa babam
Anam da, kalk yavrum, aslanım dese
Tutup elleriyle omuzlarımdan
O müşfik hâliyle sarılsa, öpse.
Semaver kaynarken ocak başında
Dünya Türklüğünden, Türk tarihinden
Bozkurt’tan, Turan'dan söz etse dedem
Sonra Türklük için eylese niyaz
Gözlerinden akan yaşı bir görsem.
Evet! Yurdum uzak burdan çok uzak,
Bir ferahlık yahut bir şey umarak
Düşerim yollara akşam üstleri
Hep böyle çâresiz, yıllardan beri
Her zamanki gibi yorgun ve bitkin
Artırıp yükünü hasta kalbimin
Her an heyecanı gözlerimde yaş
Görmek ümidiyle bir Türk, bir dildaş
Dolaşırım Paris caddelerini
Yorgun akan Sen'i, köprülerini.
Bir Karakış vakti, Sen kıyısında
Kafamın içinde Türklük ülküsü
Rûhumu kavuran öz yurt hasreti
Böyle göçeceğim ebediyete
Donmuş cesedimi bulup çöpçüler
Defnedilmek üzre götürecekler
Kimim ben, neyim, ne bilecekler…!
***
SON SÖZ: CEMİLE’nin büyükannesini rahmetle analım ve şarkıda geçen mısra ile yazımızı sonlandıralım…
MEN BU YERDE YAŞALMADIM, YAŞLIĞIMA TOYALMADIM,
VATANIMA HASRET KALDIM EY GÜZEL KIRIM,
BAHÇELERİN MEYVALARI BAL İLE ŞERBET,
SULARINI İÇE İÇE TOYALMADIM MEN……