Hüseyin Nihal ATSIZ, dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na iki açık mektup yazar ve başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere devlet kadrosu içerisine sızmış olan komünistlere dikkat çeker. Bunun üzerine ATSIZ ve 22 arkadaşı Sabahattin Ali’nin şikayeti üzerine tutuklanır ve mahkemeye çıkarılır. İkinci duruşma günü olan 3 Mayıs 1944günü Ankara’da ATSIZ ve arkadaşlarına destek olmak üzere binlerce Türk Genci gösteri yapar, aralarından birçoğu yaralanır, birçoğu da gözaltına alınır.
3 Mayıs 1944 günü Türk Gençliği kendi sınırlarını aştı ve tarihe not düştü. Tarihin akışına yön veren olaylardan biri olan 3 Mayıs ATSIZ’a göre; “Türkçülüğün; hissi, fikri, edebi ve ilmi sınırlarını aştığı” gündür. Onun için Hüseyin Nihal Atsız 3 Mayıs’ı; “Türkçülerin Günü” olarak kutladı ve her yıl kutlanmasını istedi. Bizler bu günü “Türkçülerin Günü” olarak kutlamaya devam ediyoruz.
“3 Mayıs Türkçüler Günü’nü” Milliyetçiler günü gibi değişik adlarla kutlamak 3 Mayıs’ın ruhuna uygun değildir. “Türkçü” kelimesi bazı siyasileri ürkütüp tedirgin etmektedir. Biz Türkçüleri ırkçılıkla, hatta faşizmle özdeşleştirenler her zaman olmuştur. Türkçülere ırkçı diyenler, Türk’ün Ata’sının “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünden bile rahatsız olanlardır.
Türkçülükten rahatsız olan kim varsa bilsin ki Türkçüler; bu vatanda yaşayan, devlete ve millete düşman olmayan herkesi kardeş sayar.
ATSIZ Ata bir makalesinde şöyle diyor: “Türkçülük, Türk milliyetçiliğidir ama her milliyetçi Türk, Türkçü değildir. Milliyetçilik pek umumî bir deyimdir. Her normal insan az çok milliyetçidir. Türkiye’nin bütünlüğü ve emniyeti üzerinde duygulu olup Türk milletine bağlı kalmak şüphesiz milliyetçiliktir. Fakat böyle milliyetçiler arasında Dış Türkler’le hiç ilgilenmeyen, hatta onların varlığından habersiz olan, siyasî sınırlar dışında Türk ülkeleri olduğunu bilmeyen, tutsak bir Türk ülkesinin kurtarılması için göze alınacak savaşı istilacılık sayan nice insanlar vardır.”
Türkçü, dünyanın neresinde bir Türk var ise onların derdi ile dertlenen insandır. Günümüzde Doğu Türkistan bağımsızlığını kaybetmiş ve ÇİN mezalimi altında inlemektedir. Kırım Rusya tarafından işgal edilmiştir. Kaderin bizden ayırdığı Irak’ta, Suriye’de yaşayan Türkmenler büyük tehdit ve tehlike altındadır. Ne hazindir ki, ülkemiz insanı soydaşlarını unutmuş, günlük siyasette yer kapma yarışına girmiştir.
Yeniden gönül seferberliği başlamalıdır. Dünyaya Türk’ün penceresinden bakan, beyninde ve yüreğinde Türk Milletini yaşatma ve yükseltme ülküsü olan Türkçü kadrolar yetiştiremez isek, “Devlet-i Ebed-Müddet” yaşatamayız.
BİR ANI:
Her 3 Mayıs geldiğinde, 1974 yılında Etimesgut’lu Ülkücülerin başlattığı “3 Mayıs Ülkü Bahar Kupası” futbol turnuvasını hatırlarım. Bir hüzün çöker yüreğime, o günleri özlerim. Bu önemli etkinliği düzenleyen Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu’nu, Doğan Türk’ü ve rahmetli ağabeyimiz Hamdi ALICI’yı hayırla yad ediyorum.