Adı Francis Galton’du. Evrim teorisiyle ünlenen Charles Darwin’in kuzeni oluyordu.
Galton, sağlığında öğrencilerine istatistik öğretmekte çok zorluk çekmişti. Bir olayın meydana gelme ihtimali nasıl hesaplanır, o olasallığın şeması nasıl çizilir? Talebeler bunu daha kolay anlasın diye bir oyuncak icat etti: Alet resim çerçevesine benziyordu. Resim çerçevesi gibi önü cam kaplı bir tahtadan oluyordu; resim çerçevesi gibi duvara asılıyordu. Camla tahta arasına belli aralıkla çiviler mıhlıydı. Altında da belli bölmeler vardı: Yüzde elli bölmesi, yüzde yirmi bölmesi, yüzde beş bölmesi…
Galton, derste bu oyuncağın içine bir avuç dolusu bilye bırakırdı. Öğrenciler, bilyelerin çivilere çarpa çarpa oradan oraya sekip düşmesini izlerlerdi. Hoca, çivileri öyle bir ayarlamıştı ki… yüz bilye bıraksa, yüzde elli bölmesine elli bilye düşüyordu. Yüzde yirmi bölmesine yirmi bilye, yüzde beş bölmesine de beş bilye.
Aradan yıllar geçti. Sivri akıllı bir Japon, Galton’un makinesini bahis oynatmakta kullanabileceğini keşfetti: Diğer bölmeleri iptal edip sadece yüzde beş bölmesini bıraksa… bilyeyi oraya düşürene armağanlar verse… gel abicim, gel ablacım; şu bilyeyi kendi elinle makineye atacaksın, şu bölmeye denk getirebilirsen hediye senin, dese. Müşteri, yüzde doksan beş karavana atardı. Üstelik, Japonya’da kumar yasak olduğu halde, polis bu kadar masum görünen bir panayır eğlencesine karışmazdı.
Japonlar bu alete Paçinko dediler. Ülkenin tek yasal kumarı olan Paçinko hızla yaygınlaştı. Zamanla, 200 Milyar dolarlık bir endüstriye dönüştü. Oyun yasaldı ama, eninde sonunda kumardı ve kirli bir iş sayılıyordu. Bu nedenle Japonlar, Paçinko işini kendileri yapmayıp, ülkede yaşayan Korelilere bırakmayı yeğlediler.
Her sene bu sektör illegal yollardan Kuzey Kore’ye oluk oluk para gönderdi. Yaklaşık yılda 800 milyon dolar olduğu rivayet edilir. 20 yıl boyunca bu para gene herkesin gözü önünde ve bilgisi dahilide Japonya’dan Kuzey Kore’ye gitti. Polis biliyordu, halk biliyordu, politikacılar biliyordu. Sektör engellenmedi. Belki de Japonya’da yaşayan bu Koreliler ile bir sürtüşmeye girmek istemediler.
Dikey bir elektronik bilardoya benzeyen ‘paçinko' Japonya'da bir sosyal çılgınlık haline geldi. İşini gücünü bırakıp oyuna dalan, hatta evini ve çocuklarını unutan ana babalar yüzünden geçen yıl 30 Japon çocuğu öldü.
Psikologlar paçinkonun neden bağımlılık yarattığını izah edemiyor. Minicik topların bazı hedeflere ulaştırılmasıyla kazanılan bu oyunun ‘hastaları' ise yanıp sönen ışıklar ve makinenin çıkardığı seslerle ‘kendilerinden geçtiklerini' ve ‘rahatladıklarını' itiraf ediyorlar.
1948 yılında icat edilen paçinko salgınına yakalananların sayısı 1995'te 28 milyonu buldu. Fabrika büyüklüğündeki oyun salonlarında yer kapabilmek için sabahın 7'sinde sokağa dökülen Japonlar artık kimseyi şaşırtmıyor.
Paçikno oyun salonu sahiplerine trilyonlar kazandırıyor. Japonya'da cirosu... otomotiv sanayiini bile geçti. Sektör genellikle Kuzey Kore'den göçmüş Japon işadamlarının elinde. Japonlar, her konuya olduğu gibi paçinkoya da bir ‘sanayi' gözüyle bakıyor. Pazar araştırmaları yapılıyor, müşteri çeşitlemesine gidiliyor. Tokyo'daki dev salonlarda genç çiftlerin diz dize oturabileceği makineler, modern barlar yapılıyor. Eskiden orta halli memurlara ve bıkkın ev kadınlarına hitap eden paçinko şimdi öğrencileri, genç kızları cezbedecek şekilde ‘yeniden yapılanıyor.'
Japonlar çılgın oldukları kadar ihracat ustası da olduğuna göre, paçinko hastalığı yakında Türkiye'ye de sıçrayabilir.
Bizden uyarması….