Tarih, 12 Mart 1971.
Genel Kurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının imzasıyla Hükumete muhtıra verildi.
Her darbede olduğu gibi gerekçe aynıydı: Ülkede sürüp gitmekte olan şiddet olayları, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar… Kuvvetli ve inandırıcı yeni bir hükümet kurulmalıydı… Anayasa’nın öngördüğü reformlar, Atatürkçü bir görüşle, inkılap kanunlarının uygun olarak yeniden yapılmalıydı ve saire…
Tek başına iktidar olan Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, görevinden istifa edince, hükümet düştü. Ardından, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Prof. Dr. Nihat Erim partisinden istifa ettirilerek, “reform hükümeti” denilen “DARBE HÜKÜMETİ” kuruldu.
12 Mart 1971 – 13 Ekim 1973 dönemindeki ara rejime “12 Mart Rejimi” denildi. “1961 Anayasası’nı” değiştirerek, daha otoriter bir devlet düzeni kurdular.
***
Bu darbeden bizde nasibimizi aldık. Genç Ülkücüler Teşkilatı kapatıldı. Uzun süre yeni bir teşkilat kurulamadı.
Nihayet, 15 Şubat 1972 de Çankırı’da Türk Ülkücüler Teşkilatı kuruldu. Genel Başkanımız Şevket Barutçu idi. Sonraki yıllarda Başbuğ TÜRKEŞ’in Özel Kalem Müdürlüğü görevini de deruhte edecek olan Şevket Barutçu; Türkçüler Derneği Çankırı Şubesinin kurucusu olan değerli bir dava adamı idi.
12 Mart Muhtırası sorunları çözememiş, politik şiddetin daha artmasına yol açmıştı. Bu ortam da yeniden teşkilatlanmak kolay olmadı. Paramız da yoktu, desteğimiz de. Bu günkü Kaymakamlık binasının olduğu bölgede, 12 metrekarelik kontrplaktan yapılma eski bir ayakkabı tamir dükkanını kiraladık, levhamızı astık.
O günlerle ilgili bir hatıramı tarihe not düşeyim: Bir hafta sonu saat ikide seminerimiz vardı, hiç kimse gelmedi. Ben de hazırladığım konuşma metnini sandalyelere okudum. Sandalyelere, - “Bu kutlu davanın ilk akıncıları, alperenleri sizler oldunuz, gazanız mübarek olsun” diye hitap ettim. Konuşmamı henüz bitirmiştim, ülküdaşlarım nihayet teşrif ettiler. Sonrası malum, disiplin konulu uzunca bir konuşmama katlanmak zorunda kaldılar.
***
Türkiye’mizin başından gaile eksik olmuyor. O tarihlerde birdenbire Ermeni ASALA terör örgütü hortladı. İlk olarak 27 Ocak 1973’de Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
Sonraki yıllarda, Ermeni ASALA terör örgütü, 21 Ülkenin 38 kentinde 39’u silahlı, 70’i bombalı, biride işgal olmak üzere toplam 110 terör eylemi gerçekleştirdi. Ermeni teröristler, 42 diplomatımızı şehit etti…
1984 Yılına gelindiğinde Ermeni terör örgütü Asala geri çekilecek onun yerini PKK alacaktı…
***
1973 Yılı Nisan ayı idi. Türk Ülkücüler Teşkilatı Kurultayına Etimesgut Başkanı olarak katıldım. Dış temsilciliklerimize yapılan Ermeni ASALA terör örgütünün saldırılarına sessiz kalamazdık. Genel Başkanımız Şevket Barutçu tarafından ABD’ye protesto telgrafı gönderildi. Bu masumane tepkimiz bile o günün siyasilerince hoş karşılanmayacak, teşkilatımızın kapatılmasına sebep olacaktı.
Kurultayımızı yaptık. Genel Başkanımız Şevket Barutçu teşkilat binamıza asılmak üzere, Osmanlı Devletini sekiz yılda iki buçuk kat büyüten Büyük Türk Hakanı Yavuz Sultan Selim’in posterini hediye etti.
Etimesgut’a geldiğimde ilk iş olarak Yavuz Sultan Selim Han’ın resmini teşkilata asmak oldu. Ülküdaşlarımdan iki kişi itiraz etti. Bu zatın resminin olduğu yere biz gelmeyiz dediler. Meseleyi enine boyuna tartıştık. O arkadaşlara bu tür mezhepçi yaklaşımlara davamızda yer olmadığını uzun uzun anlattım. Bu iki arkadaştan biri bana hak verdi, öteki arkadaş bizleri “Arap sevicilikle” suçladı, bende ona, -“yolun açık olsun” dedim. Önyargıları olan insanları değiştirmek, ikna etmek mümkün olmuyor.
Sonuç olarak, Türk Ülkücüler Teşkilatı 1983 Yılında kendini feshetti. Türk Ülkücüler Teşkilatı yerine, Büyük Ülkü Derneği Etimesgut Şubesi ile yolumuza devam ettik…