MUSTAFA KEMAL’İN HARP AKADEMİSİ ÖĞRENİMİ VE İLK TAYİNİ (5)
Mustafa Kemal Atatürk’ün akademideki öğretmenleri arasında kendisini derinden etkileyen öğretmenler vardı. Topçu Feriki Ahmet Muhtar, Refık Bey, Nuri Bey, Pertev Paşa, Hasan Rıza Bey, Zeki Bey ve Fevzi Bey bunlardan bazılarıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün akademideki öğretmenleri arasında kendisini derinden etkileyen öğretmenler vardı. Bu öğretmenler ve girdikleri dersler şunlardır: Topçu Feriki (Tümgeneral), Ahmet Muhtar (Eski Osmanlı Seferleri Tarihi), Kurmay Binbaşı Refık Bey (Napolyon ve Sair Savaşlar), Kurmay Yarbay Nuri Bey (Tabiye), Pertev Paşa (Demirhan), (Kurmay görevleriyle I866 ve 1871 Prusya- Avusturya, Prusya-Fransa Savaşları), Kurmay Albay Hasan Rıza Bey (Pertev Demirhan’dan sonra), Kurmay Albay Zeki Bey, Kurmay Yarbay Fevzi Bey.
Yine sonradan Mustafa Kemal Paşa ile Mütareke ve Milli Mücadele döneminde birlikte olacak olan Fevzi Çakmak, Naci İldeniz ve Yakup Şevki Subaşı da Atatürk’ün Harp Akademisi eğitimi sırasında bir vesile ile hocalığını yapmış isimler arasındadır. Sınıf arkadaşı Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Kemal’in öğretmenlerinden Nuri Bey ile ilişkileri konusunda şunları anlatmaktadır: “Mustafa Kemal ve ben yeni öğretmenlerimiz içinde en çok Trabzonlu Nuri Bey’i sayıyor ve takdir ediyorduk. Nuri Bey gerçekten geniş kültürlü, çağına göre aydın düşünceli, stratejide üstat sayılan bir kurmay yarbaydı. Tabiye okutuyordu. Aradaki uzaklığı korumakla beraber öğrencilerine karşı içten ve ağabeyce davranıyordu. Yalnız ders vermekle yetinmiyor, genç kurmay adaylarının çeşitli sorularını da yanıtlamaktan zevk duyuyordu.
‘Bir erkân-ı harp zabiti, askerlik dışında kalan bilgilerle de donanmış olmalıdır. Yarın hepiniz birer kumundan olacak, sorumluluk yükleneceksiniz’ diyordu. Nuri Bey, Birinci Dünya Savaşı seferberliğinde Kolordu Kumandanı olmuş, fakat savaşa girmeden önce bir kaza sonucunda ölmüştür. Şimdi, Mustafa Kemal’in hayatında etkisi olan bir olaydan söz etmek istiyorum.
Yarbay Nuri Bey, bir gün Tabiye dersinde gerilladan genişçe bir şekilde söz etti. ‘Gerilla nedir, ne değildir?’ konusu üzerinde uzun uzun durdu. Açıklamada bulundu ve bir ara: ‘Arkadaşlar,’ dedi. ‘Gerilla olmak ne kadar güçse, onu bastırmak da o oranda güçtür.’ Arkadaşlar, kendisinden birkaç örnek vermesini rica ettiler. Mustafa Kemal ise konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, olayın ülkenin herhangi bir yerinde olmuş gibi açıklanmasının mümkün olup olamayacağını sordu. Onu arkadaşım Tevfik Selanik de destekledi. Bunun üzerine Nuri Bey: ‘Öyle ise, Boğaz’a ait haritalarınızı açın’ emrini verdi.
Dersten sonra Mustafa Kemal, Nuri Bey’in arkasından gitti: ‘Efendim bu söylediğiniz gerilla gerçek olabilir, değil mi?’ Nuri Bey kendine özgü olan ve her zaman kullandığı ‘nev’ima’ (nev’an-mâ’dan: bir bakıma, bir dereceye kadar) sözcüğünü de ekleyerek: ‘Olabilir’” dedi. ‘Fakat artık bu kadarı yeterli.’
Bu olaydan Mustafa Kemal çok söz etmiştir. Sayın Profesör Afet İnan, kendisinden dinleyerek edebi bir üslupla kaleme almıştır. Benim bu yazdıklarım, yalnızca belleğimde kalan keskin çizgilerdir. Mustafa Kemal, bu Tabiye dersinin ilk uygulama alanını Trablusgarp Savaşları’nda buldu. Bana Tobruk’tan yolladığı bir mektupta, Kurmay Yarbay Nuri Bey’in gerilla metotlarını başarıyla uyguladığını yazıyordu.”
“MUSTAFA KEMAL PAŞA VER ELİNİ ÖPEYİM!”
Mustafa Kemal ile Yakup Şevki Paşa arasında Büyük Taarruz günlerinde yaşanılan bir olay, O’nun hocalarına karşı ne kadar saygılı olduğunu göstermektedir. Kurtuluş Savaşı’nın önde gelen Komutanlarından ve Harp Akademisi’nden Atatürk’ün sınıf arkadaşı Orgeneral Asım Gündüz anılarında şöyle bir olay anlatmaktadır:
“Birinci Ordu Komutanı Yakup Şevki (Subaşı) Paşa, Büyük Taarruz hazırlıklarında da ölçülü davranışının sonucu olarak, hemen harekete geçilmesine karşı çıkmıştı. Fakat Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kesin kararı karşısında zayıf bırakılan ordusunu büyük bir komuta olgunluğuyla yönetmiş ve istenenden fazlasını vermişti. Aynı zamanda Atatürk’ün Harp Akademisi’nden hocası olan Yakup Şevki Paşa, bu kadar hazırlıktan sonra Yunanlıların Afyon-Eskişehir hattından kolay kolay sökülemeyeceğine inanıyordu. Başkomutan Meydan Savaşı’ndan sonra Yunanlıların kaçışı karşısında Eşme’de, “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini veren Başkomutana gelerek:
-Mustafa Kemal Paşa, demişti. Ver elini öpeyim… Sağ ol… Ben, bunların bu duruma düşeceklerini hiç kestirememiştim!.. Bu büyük jest karşısında Başkomutan Mustafa Kemal Paşa:
-Aman estağfurullah Paşam… Demişti. Ben sizin ellerinizi öperim. Sizler bizim (Akademiden) hocamızsınız. Sizlerin bize öğrettikleri ve yardımıyla düşman bu hale geldi, memleketi kurtardık…”
YARIN: OSMAN NİZAMİ PAŞA: MEMLEKETİN GELECEĞİ ÜZERİNDE ETKİLİ OLACAKSIN!