Geçmişten günümüze Nahçıvan'la ilişkilerimiz

Ali GÜLER

TÜRK KAPISI NAHÇIVAN -9-

Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde 2004 yılı itibarıyla 369.800 kişi olan toplam nüfusun 109.700’ü (%29.7) şehirlerde yaşarken; 260.200 kişi (%70.3) kırsal kesimde, “kend” tabir edilen köylerde yaşamaktadır. Köylerin nüfus miktarı oldukça fazladır. Ortalama olarak köy nüfusları 1.000 ile 10.000 arasında değişmektedir.

İskan politikası bakımından durum şöyledir: Kırsal kesimde toplu yerleşme hâkimdir. Meskenler genel olarak bahçelidir. Sulama için bahçede artezyen kuyuları bulunmaktadır. Şehir merkezlerinde halk klasik Sovyet sisteminin standart olarak yaptığı herkes için aynı özellik taşıyan ortalama 60 m2 lik dairelerden oluşan çok katlı (5-9 kat) apartmanlarda yaşamaktadır. Taş ve briketten yapılmış olan bu binalar uzun yıllardan beri kullanıldığı için çok eski bir görünüme sahiptir.

Nahçıvan Muhtar Cumhuriyeti’nde yeni yapılmış olan devlet binaları çok modern bir görünüşe sahiptir. Nüfus artışı çok düşük olan Nahçıvan Muhtar Cumhuriyeti’nde Sovyet döneminde yapılmış olan konutlar yeterli olduğundan, bağımsızlıktan sonra yeni özel mesken ihtiyacı olmamıştır. Fakat, günümüzde şahısların özel mesken inşaatlarına başladıkları yer yer görülmektedir.

GÖÇ VERMEMİŞTİR

Nahçıvan Muhtar Cumhuriyeti’nin göç alma ve göç verme durumu ise şu şekildedir: Nahçıvan 1996 yılında 1.368 kişi göç almıştır. Buna karşılık 2.212 kişi ülke dışına göç etmiştir. 1996 yılında %2.45 oranında nüfus kaybına uğramıştır. 1997 yılında ülkeye 1.580 kişi göç ederken, ülke dışına 2.009 kişi göç etmiştir.

Daha sonraki yıllarda başka memleketlerden Nahçıvan Muhtar Cumhuriyeti’ne kayda değer bir göç hareketine rastlanmamıştır.

Yıllarca kapalı bir rejim ve yoğun propaganda altında yaşayan Nahçıvan halkı, 1992 yılında Dilucu (Iğdır) Umut (Hasret) Köprüsü’nün açılışı ile birlikte kardeş Türkiye ile kucaklaşmış ve bu tanışma ile Türkiye’nin imkanlarını, refah düzeyini, kültürünü yakından görme imkânını bulmuştur. Bu yaklaşımlar halkta Türkiye’ye gitme eğilimini arttırmıştır.

Göçler daha çok Azerbaycan’da bakü’ye, Türkiye’ye ve Rusya’ya olmaktadır. Halkın geçim sıkıntısı nedeniyle; Türkiye, Bakü ve İran’a göçlerinden kaynaklanan tahminen 50.000 civarında nüfus azalması mevcuttur. İş ve çalışma maksatlı olan bu göçler iş mevsimlerine göre de değişmektedir. İç göç açısından bakıldığında; genelde köylerden şehir merkezine göç olayı pek yaygın değildir. Kırsal alanda nüfusu fazla ve birbirine yakın yerleşim merkezleri bulunduğu için şehirlere olan göç düşüktür. Daha çok yaz mevsiminde tarımda çalışmak üzere mevsimlik göçler olmaktadır.

TARİHTE “NAHÇIVAN” ADI

Kafkasya’nın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Nahçıvan’ın adı ile ilgili olarak çeşitli etimolojik yorumlar ve görüşler bulunmaktadır. En eski rivayet ve bilgileri esas alan antik ve Orta Çağ tarihçi ve coğrafyacıları Avrupa ile asya’nın kavşağında yerleşen ve önemli bir coğrafi konuma sahip şehrin M.Ö. 1539’da kurulduğunu ifade etmektedirler. Şehir hakkında en erken bilgiler tarihçi İosif Flaviya M.Ö. 1. asır ve Yunanlı coğrafyacı Klavdi Ptolemey (Batlamyos M.S. 2. asır)’in eserlerinde görülmektedir. Potolemey’in ünlü Coğrafya isimli eserinde şehrin adı “Naksuana” olarak tespit edilmiş ve coğrafi mevkisi tanımlanmıştır.

Orta Çağ (9 ve 11. yüzyıl) Arap ve Fars kaynaklarında (Belazuri, İbnü’l-Fakih, İbn Hordadbeh, Kudame İbn Cafer, El Mukaddesi, El İstahri, El Biruni, Yakut Hamevi, F. Reşideddin, Hamdullah Kazvini, Abdurreşid Bakuvi, Mirhond, Hasan Rumlu, İskender Münşi vb.) şehrin adı “Neşeva”, “Nakçuan” (Nahçuan, Nakçuvan, Nakçevan) şekillerinde ifade edilmiştir.

“NAKŞ-I CİHAN

Bu döneme ait edebi eserlerde de şehrin adı “Neşeva” olarak geçmektedir. Nahçıvan şehrinin adı 14. yüzyıla ait bazı sikkelerin üzerinde de “Neşeva” şeklinde tespit edilmiştir. Hülagü hükümdarları adına kestirilen dokuz adet bu tür sikke bulunmaktadır. Değişik kaynaklarda bu farklı kullanımların devam etmesine rağmen Nahçıvan adının, 12. yüzyıldan itibaren çoğunlukla “Nahçıvan” şekliyle, bugün söylendiği gibi kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Nahçıvan adının kaynağı ve manası konusunda da farklı kaynaklarda farklı değerlendirmeler bulunmaktadır: Bazı kaynaklarda (Muhammed Nahçıvani, Hamdullah Kazvini, Katip Çelebi, Evliya Çelebi vb.) Nahçıvan yer adının “Nakş-ı Cihan” yani “Dünya’nın Süsü” tamlamasından geldiği ifade edilirken; kelimenin Farsça’daki “av” anlamına gelen “Nehçir” sözünden hareketle “Av Yeri” (avlanılan yer) manasına “Nehçirvan” olduğu da iddia edilmiştir. Yine kelimenin Elam dilinde bir “tanrı adı” olan “Nahhunte” sözcüğünden geldiği iddiası da ortaya konmuştur. Nahçıvan yer adı, araştırmacıların önemli bir kesimince Nuh Peygamberle; “Nuh Tufanı” olarak bilinen “Dünya Tufanı” ile de ilişkilendirilmiştir. Genellikle halk etimolojisi ile ilgili olduğu görülen ve günümüzde Nahçıvan halkı arasında da yaşatılan bu konudaki değerlendirmeler şöyledir: Nahçıvan sözü; “Nah” (Nuh), “çı” (Türkçe’deki ek) ve yer, mekân bildiren “van” bölümlerinden oluşur.

“Nuhçuvan”, “Nuhçuların (Nuh taraftarlarının) Meskeni”, “Nuhun Diyarı” demektir.

YARIN: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NA KADAR

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.