SORULARLA ATATÜRK’ÜN MANEVİ DÜNYASI VE İSLAM’A HİZMETLERİ -3-
Mustafa Kemal’in resmi anlamda Edirne’ye ilk gelişinde, rütbesi binbaşıdır. İtalyanların 29 Eylül 1911’de Trablusgarp’a saldırmaları üzerine, Osmanlı yönetiminin görevlendirmesini beklemeden, gönüllü olarak o yöreye giden ve o toprakları “Osmanlılarındır! Vermeyiz” inancıyla savunan az sayıdaki subay arasında Mustafa Kemal de vardır.
MUSTAFA Kemal Atatürk, hayatı boyunca Edirne’ye üç kez ziyarette bulunmuş, Edirne halkı her gelişinde O’nu bağrına basmıştır. Mustafa Kemal’in resmi anlamda Edirne’ye ilk gelişinde, rütbesi binbaşıdır. İtalyanların 29 Eylül 1911’de Trablusgarp’a saldırmaları üzerine, Osmanlı yönetiminin görevlendirmesini beklemeden, gönüllü olarak o yöreye giden ve o toprakları “Osmanlılarındır! Vermeyiz” inancıyla savunan az sayıdaki subay arasında Mustafa Kemal de vardır. Çok zor ve ağır savaş koşulları altında, amaçlarına ulaşma uğraşı içindeyken patlayan Balkan Savaşı’nın Edirne’yi de yuttuğunu ve düşman ordularının Çatalca’ya yöneldiklerini duyduklarında, tüm subaylar İstanbul’a döner. Bu arada, Trablusgarp’tan dönen Mustafa Kemal, Viyana’da bir göz tedavisi görür ve Bolayır Kolordusu Hareket Şube Başkanı olarak görevlendirilir. Edirne’de de 15. Kolordu bulunmaktadır ve merkezi Dimetoka’dır. Mustafa Kemal, Bolayır Kolordusu ile Doğu Trakya ve Edirne’ye yönelenler ile 21 Temmuz 1913’te Edirne’nin geri alındığı gün şehre girenler arasındadır. Mustafa Kemal Edirne’de Kaleiçi’nde, bugünkü adıyla İnönü Caddesi üzerinde, İstiklal Okulu yakınındaki Sarı Pansiyon’da 20 gün kadar kalmış, 10 Ağustos 1913’te Edirne’den ayrılmıştır.
Atatürk’ün Edirne’ye üçüncü ve son gelişi
Atatürk, Edirne’ye son ziyaretini cumhurbaşkanı sıfatıyla 21 Aralık 1930 yılında gerçekleştirdi. Mustafa Kemal Atatürk Edirne’de kaldığı süre içerisinde belediye başkanlığı hizmet binasında konakladı. Atatürk bu gelişinde Edirne’de 4 gece 5 gün kaldı. Kubilay’ın Menemen’de katlediliş haberini de belediye başkanlığı meclis salonunda aldı ve çok üzüldü. 21 Aralık 1930 tarihinde Edirne’ye gelmeden önce Hasköy’de vali ile vilayet heyeti tarafından karşılanan Atatürk, zaman zaman köylerde durarak vatandaşlarla sohbet etmiştir. Bu nedenle şehre gelmesi bir hayli uzun sürmüştür. Her tarafı “Hoş geldin Gazi, büyük halaskârımız” gibi yazıların yer aldığı taklarla süslenmiş ve bayraklarla donatılmış olan şehre ise 21 Aralık 1930 günü akşamüstü (17. 30’da) gelmiştir. Soğuk havaya rağmen Edirneliler tarafından büyük bir coşku ile karşılanmıştır. Bu esnada kendisine şehir adına “hoş geldiniz” diyen Belediye Başkanı Ekrem Bey’e, “Edirne’nin yabancısı olmadığını ve halkın tezahüratından dolayı son derece mutlu olduğunu” söylemiştir. Karşılama töreninin ardından kalacağı belediye binasına geçmiştir. Ertesi gün (22 Aralık 1930) şehirdeki incelemelerine Cumhuriyet Halk Fırkasını ziyaret ederek başlamıştır. Fırka (Parti) ziyaretinde üyelerin yanı sıra köy ve ilçelerin heyetlerini kabul ederek mahalli ihtiyaçlarla ilgili bilgi almıştır. Atatürk’ün 23 Aralık günü öğleye doğru otomobille Edirne’nin batısında bulunan Kemalköyü merasının Meriç sahiline giderek çeltik ekimi için merayı yerinde incelemiş ve ardından da köy sakinleriyle bir süre sohbet etmiştir. 24 Aralık günü ise Edirne’nin eğitim kurumlarını ziyaret etmiştir. Bu doğrultuda öğleden önce kız ve erkek öğretmen okulları ile erkek lisesini, öğleden sonra ise kız ve erkek şehir yatılı okullarını, ortaokul ile sanayi mektebini (Endüstri Meslek Lisesi) gezmiştir. Girdiği sınıflarda dersleri dinleyerek öğrencilere sorular sormuş, Sanayi Mektebinde ise imalat atölyelerini dolaşarak usta ve çıraklarla yaptıkları işler hakkında konuşmuştur. Atatürk, 25 Aralık sabahı ise Türk Ocağı’nı ziyaret etmiştir. Ocak Başkanı Mehmet Edip Bey’den (Ağaoğulları) faaliyetleri hakkında bilgi aldıktan sonra gençlerle çay içerek sohbet etmiştir. Ocaktan ayrıldıktan sonra konserve fabrikasını, Çanakkale Savaşı’ndan (Anafartalar’dan) döndükten sonra kaldığı ev ile Jandarma Okulu’nu ziyaret etmiştir. Ardından eski eserleri ve camilerini gezmiş, öğle yemeğinden sonra da Babaeski’ye doğru hareket etmiştir.
Üç Şerefeli Cami’yi ziyaretinde neler oldu?
Gazi Üç Şerefeli Camii’ni ziyarete geliyorlar. Cami imamı Fereli Ahmet Efendi kavuğunu çıkarıp eline alıyor. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı öyle karşılıyor. Gazi imam efendinin elini sıktıktan sonra: “-İmam efendi, Müslümanlıkta kavuk çıkarmak var mıdır?” diye soruyorlar. Bunun üzerine imam, “-Müsaade buyurunuz Paşa hazretleri, Müslümanlar Arafat’ta başı açık dururlar, mahşerde de başımız açık duracağız. Bir de bu dünyada senin karşında başı açık duracağız” diyor. Gazi teşekkür ediyorlar. Caminin ünlü kapısı önünde duran Atatürk, kapı üzerindeki kitabeye bakıyor, orada yaldızlı yazıların üzerine koyu renkle yazılmış bir ayeti okuyor. İmam efendiye manasını soruyorlar. Edirne’nin tanınmış kişilerinden tarihçi Arif Dağdeviren: “- O yazıları bakar bakmaz okumak herkesin harcı değildir. Atatürk o, zor örnekleri bile kolayca okuyabiliyordu. Camileri gezdiğimiz o gün hayretle gördük” demiştir. Edirne’nin çok şakacı ve hazırcevaplığı ile ünlü, herkes tarafından çok sevilen bir Rüstem Hoca’sı vardı. Gazi Üç Şerefeli Camii’ni ziyarete geldiklerinde Rüstem Hoca heyecandan şapkasını çıkarmayı unutuyor. Etrafındakiler hocaya işaret ederek şapkasını hatırlatmaya çalışıyorlar, hoca kırdığı potu anlıyor, nasıl dönüş yapacak. Hocayı bilenler bekliyorlar. Sonradan hoca ile alay edecekler, hoca öfke ile biraz da yüksekçe bir sesle:
“Hiç işaret edip durmayın. Ben bu şapkayı paşamın emriyle giydim. Sizin demenizle çıkaracağım ha... Çıkarmayacağım işte! Diyerek etrafındakilere bakıyor. Rahmetli Gazi de gülüyor. “-Sağ ol hoca sağ ol” diye iltifatta bulunuyor.
Selimiye Camii ziyaretinde neler yaşandı?
O sene, 26 Temmuz günü, Edirne’yi altüst eden kasırgada Selimiye camii ile birlikte birçok cami hasar görmüş, birçoğunun minaresi yıkılmıştır. Atatürk Selimiye Camii’nde minberle avize arasında durur ve etrafındakilere “Beyler, hiçbir dine bağlı olmayan kalp istirahatten mahrumdur” diyerek söze başlar, “Bakınız ecdadımız İstanbul’un fethinden tam 125 sene sonra, bu şaheser camiyi İstanbul’da değil de Edirne’de yaptırmış; böylece Edirne’ye mührünü basmış, tapulaştırmıştır. Dâhi Mimar Sinan, sanat ve din aşkıyla bu eseri bina etmiştir” der ve mihrapla avize arasında durur. Avize üstünde olan yarım kubbedeki yazıyı okuduktan sonra müftüye “Hocam, bu ayet, tövbe süresinin 18. Ayeti değil mi?” der. Müftüden “Evet Paşa Hazretleri” cevabını aldıktan sonra tekrar müftüye döner ve “Bana bu ayetin manasını söyleyebilir misiniz?” diye sorar. Müftü efendi “Bildiğim kadarıyla bu ayette Allah’ın mescitlerini, camilerini yapan ve imar edenler, Allah’a ve ahiret gününe iman edip, namazlarını kılan, zekâtlarını veren ve ancak Allah’tan korkanlardır, onlar doğru yoldadır” der. Atatürk “Evet ben de öyle biliyorum,” der. Orada bulunan Bayındırlık ve Vakıflar Müdürlerine hitaben, başta Selimiye olmak üzere, Edirne’nin hasar gören bütün camilerinin tamiri için gerekli keşfin yapılarak bilançosunun üç gün içinde kendine verilmesini ister. Atatürk 25 Aralık 1930 günü Edirne’den ayrılır. Kısa bir süre sonra ödenekler Edirne’ye gelir ve bununla hasarlı bütün camiler onarılır.
Yarın: Atatürk’ün Kuran’a bakış açısı, Hâfız Kemal Batanay’ın hatıratları
ÇANAKKALE ZAFERİ, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E 3 TERFİ BİRDEN GETİRDİ
Yıl 1916... Ve Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Edirne’de… Çanakkale Zaferi’nin kazanılması, İngiliz ve Fransız donanmasının Çanakkale Boğazı’nı geçemeyeceğinin anlaşılması üzerine, askeri ve siyasi anlamda yeni bir durum oluşmuştu. Bu yeni durumun ortaya çıkardığı yeni koşullar ışığında Gelibolu’da yoğunluk kazanmış olan birlikler yeni bir yapılanma amacıyla merkez Edirne olmak üzere Trakya içlerine çekilmiştir. Çanakkale’de kazandığı zafer üzerine üç terfi birden alan Albay Mustafa Kemal, Kolordu merkezi olan Edirne’ye 16. Kolordu Komutanı olarak gelmiştir. Osmanlı tarihinde bir komutana gösterilmeyen olağanüstü bir tezahüratla karşılanmış, adeta yer yerinden oynamıştır. Atatürk 1916 yılında ikinci kez Edirne’ye gelişinde çalışmalarını o günün Müşirlik Dairesi olan şimdiki Tümen Karargâhı’nda sürdürmüştür. Bu gelişinde Edirne’de bir buçuk ay kalan XVI. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal, İskender Köylü Mahmut (Pilevneli) Ağa’nın evinde kalmıştır. Gazi Mustafa Kemal, 25 Aralık 1916 günü büyük bir törenle doğu cephesine uğurlanır.