Mustafa Kemal Paşa’nın yüzü bir kaya gibiydi

Ali GÜLER

100. YILINDA ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)-7

Mustafa Kemal Paşa caketata (jaketatay) giyinmiş ve başına, ala yakın bir fes örtmüştü. Kazım Karabekir Paşa üniformalı idi. Rauf Bey’in üzerinde koyu renkli sade ve fakat çok düzgün bir sivil elbise vardı. Ev sahibi olan Erzurum Müdafaa-i Hukuk Heyeti, Paşa’yı bahçenin ortasında karşıladı. Paşanın yüzü sert bir kaya gibiydi. Çok yavaş sesle konuşuyordu.

KONGRENİN açılmasından önce halledilmesi gereken önemli bir mesele vardı. O da Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in kongreye katılımlarının mümkün olup olmadığı meselesiydi. Özellikle Trabzon delegeleri arasında, delege seçilmemiş olanların kongreye katılamayacağı hususunda söylentiler başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın hedef seçildiği görülüyordu. Konuyla ilgili herhangi bir itirazı önlemek için, Erzurum merkez delegelerinden emekli Binbaşı Kazım Bey (Yurdalan) ve Cevat Bey (Dursunoğlu) istifa ederek, yerlerini Mustafa Kemal ve Rauf Orbay Bey’e bıraktılar. Daha sonra Kazım Bey, delege seçim sonuçları henüz bildirilmemiş olan Tortum’dan, Cevat Bey ise seçildiği halde hastalığı nedeniyle gelemeyeceğini bildiren Derviş Efendizade Ahmet’in yerine Hasankale’den delege oldular. Cevat Dursunoğlu anlatıyor:

MUSTAFA KEMAL PAŞA NASIL DELEGE OLDU?

“Bir toplantıda (heyet-i faale toplantısı) Paşa, Rauf Bey ile kendisinin Erzurum merkezinden seçilmek istediğini ima etti. Raif Efendi, Erzurum merkezinin seçimi yapılmış olduğunu ve kendisiyle Kazım’ın ve benim seçildiğimizi, bunun için seçimi henüz yapılmamış olan bir vilayetten bu seçimin sağlanmasını ileri sürdü. Paşa, galiba başka bir vilayette bu seçimin dedikodu doğuracağını düşünerek milli harekete ilk merkez olan ve doğu vilayetlerinin en büyüğü bulunan Erzurum’u tercih ediyordu. Bu mesele o gün kötü bir konuşma konusu olmak istidadını göstermeye başlamıştı. Politika sezişi çok kuvvetli olan Kazım benim yanıma gelerek bizim istifa ederek Paşa’nın ve Rauf Bey’in seçimlerini sağlamamızı teklif etti. Benden olur cevabını alınca işi açıkladı. Kimse bir şey söyleyemedi. Paşa da işin bu kadar kolaylıkla halledilmesinden çok memnun oldu. Yalnız o gün cemiyetten ayrılırken Kazım’la bana ‘Peki, siz ne olacaksınız, kongreye girmeyecek misiniz, bu nasıl olur?’ diyerek durumumuzu anlamak istedi. Biz de yarı şaka, ‘Paşam bizim yerimize de istifa edecekler bulunur, biz şimdi bununla uğraşacağız’ cevabıyla kendisini tatmin ettik. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Nutuk’ta bu olaya şu satırlarla işaret etmektedir: ‘Bundan başka bizim, Erzurum Kongresi’ne girmemizi teshil (kolaylaştırmak/sağlamak) için kongreye Erzurum temsilcisi olarak seçilmiş olan emekli Binbaşı Kazım ve Dursun Beyzade Cevat Beyler istifa ettiler.’ Ertesi günü toplanarak henüz kongreye kimleri seçtiğini bildirmemiş olan Tortum’a ve seçtiği aza Derviş Efendizade Ahmet’in hastalığından dolayı gelemeyeceğini bildiren Hasankale’ye birer adam gönderdik. Kazım’ın ve benim seçimlerimizi sağladık. Mesele böylece kapanmış oldu.”

GÖK, BULUTSUZ VE KOYU MAVİ

Tarihler 23 Temmuz 1919’u gösteriyordu. Günlerden çarşamba idi. Saatler 11.00’i gösterdiğinde Atatürk’ün sonradan Nutuk’ta “pek mütevazı mektep” diye tanımlayacağı Sansaryan Mektebi’nde (Sultani) Erzurum Büyük Kongresi açılacaktı. Cevat Dursunoğlu o günün sabahını şöyle anlatıyor: “O gün Erzurum’un en güzel günlerinden biri idi. Gök bulutsuz ve koyu mavi. Dumlu Dağı’ndan esen serin bir kuzey rüzgârı ovayı yalıyor ve bu bin yıllık Türk şehrine bir tazelik ve ferahlık veriyordu. Sabah saat on birde başlayacak olan kongrenin azaları (üyeler/ delegeler) erkenden şimdiki yapı usta okulunun yerindeki ‘pek mütevazı mektebin” bahçesine kurulmuş çadırlar altında toplanmaya başlamışlardı. Bütün yüzlerde esaslı kararlar vermeye hazırlanmış insanların ciddiliği görünüyordu. ‘Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ bu binanın küçük bir odasında geçici bir büro kurmuştu. Cemiyetin ücretli kâtibi Cevri Efendi her zamanki ciddiliğiyle gözlerinde gözlükleri masasının önüne oturmuş azanın bir cetvelini dolduruyordu. ‘Pek mütevazı mektebin’ takriben on iki metre genişliğinde ve yirmi metre uzunlundaki salonunun doğu tarafına çam tahtasından bir reis ve iki kâtip kürsüsü yapılmış ve açılış günü için bu kürsüler halı seccadelerle örtülmüştü. Salonun diğer kısmına yüzleri kürsüye gelmek üzere basit ve yine çam tahtasından mektep sıraları dizilmişti. Duvarlar, pencereler çıplaktı. Gözü ve gönlü oyalayacak ne bir resim ne de bir yazı vardı. Azalar birer ikişer bu salona giriyor, toplantıda oturacakları yerleri tasarlıyor ve dışarıdaki güzel havayı kaçırmamak için tekrar bahçeye çıkıyorlardı. Bahçede, öbek öbek toplanıyor, adeta biraz sonra başlayacak olan kongrenin çok ciddi havasından korkarcasına sudan, havadan konuşuyorlar ve kendilerine ikram olunan çay ve kahveleri içiyorlardı. Saat on buçuğa doğru mektebin kapısında kolordunun ihtişamlı arabası önde olmak üzere üç araba durdu. Öndeki arabadan Mustafa Kemal Paşa ile Kazım Karabekir Paşa ve bir yaver indiler. Arkadaki arabalardan da Rauf Bey ile birlikte Mazhar Müfit, İbrahim Süreyya Beyler ve paşaların maiyetinden bir iki kurmay subay inmişlerdi. Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir paşalar Rauf Bey’le önde yürüyorlar, maiyet erkânı da bir iki adım arkadan geliyorlardı. Mustafa Kemal Paşa caketata (jaketatay) giyinmiş ve başına ala yakın bir fes örtmüştü. Kazım Karabekir Paşa üniformalı idi. Rauf Bey’in üzerinde koyu renkli sade ve fakat çok düzgün bir sivil elbise vardı. Ev sahibi olan Erzurum Müdafaa-i Hukuk Heyeti Paşa’yı bahçenin ortasında karşıladı. Paşanın yüzü sert bir kaya gibiydi. Çok yavaş sesle konuşuyordu. Heyetin birer birer ellerini sıktıktan sonra hep birlikte yavaş yavaş binaya doğru ilerlendi. Her adımda bir aza ile karşılaşıyor, hal hatır soruyordu. Esas binanın kapısının yanındaki ağaçların gölgesinde toplanmış olan birkaç arkadaşın yanında durarak sohbetlerine katıldı. Saat on bire birkaç dakika kala Kazım Karabekir Paşa ile diğer zatlar işleri başına döndüler. Orada yalnız kongreye iştirak edecek olan Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey bir de Amasya’dan seçilmiş olan İbrahim Süreyya Bey kaldılar. Saat on birde hep birden salona girildi. Mustafa Kemal Paşa ön sıralardan birinde oturan Erzincan azası Şeyh Hacı Fevzi Efendi’nin yanına oturdu…”

KONGRE ÇALIŞMALARA BAŞLIYOR, MUSTAFA KEMAL BAŞKAN SEÇİLİYOR

Erzurum Kongresi 23 Temmuz 2019 Çarşamba günü saat 11.00’de en yaşlı üye Trabzon delegesi Eyyübizade İzzet Bey’in başkanlığında çalışmalarına başladı. Onun, bir açılış konuşması yapması gerekiyordu. Fakat İzzet Bey, başkanlığı bir dostluk göstergesi olarak Erzurumlulara bırakmak istediğini belirtti. Bunun üzerine kürsüye gelen Raif Efendi (Dinç), bir iki cümle ile kongrenin açıldığını ve bir başkan seçilmesi gerektiğini bildirdi. Yoklama yaptırdı. Yapılan yoklama sonucu 56 delegenin hazır bulunduğu anlaşıldı. Şiran Müftüsü Hasan Fahri Efendi (Polat) çok güzel bir Türkçe dua okudu. Bu dua kongreye manevi bir hava getirdi. Söz alan Trabzon (Sürmene) delegesi Eyyübizade Ömer Fevzi Bey, delegelerin kendi aralarında bir anlaşmaya varmaları için başkanlık seçiminin ertesi güne bırakılmasını istedi. Fakat bu öneri kabul edilmedi. Başkanlık için yapılan oylama sonucunda Mustafa Kemal Paşa büyük çoğunlukla Kongre Başkanlığı’na seçildi. Seçim tutanağına göre oylamaya katılan 47 kişiden 38’i Mustafa Kemal Paşa’ya oy vermişti. Raif Efendi’ye 2, Servet Bey’e 1 oy verilmiş; 3 delege çekimser kalmış ve 3 delege de olumsuz oy kullanmıştı. Esasında kongre başkanlığı meselesi kongre yaklaşırken gündeme gelmişti. Trabzon delegelerinin kendi aralarında yaptıkları bir toplantıda Sürmene delegesi Eyyubizade Ömer Fevzi Bey, “başkanlığa bir komutanın getirilmesinin doğru olmadığını” ileri sürmüştü. Bununla Mustafa Kemal’i kastettiği kuşkusuzdu. Kongre öncesi bu tartışmalar artarken Kazım Karabekir işe müdahale etmiş ve böylece Mustafa Kemal’in başkan seçilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştı.

MUSTAFA KEMAL: KISMET OLURSA TEKRAR GİYERİZ

Mustafa Kemal’in Erzurum Büyük Kongresi’ne askeri üniforma ile gelip gelmediği konusu zaman zaman tartışılmaktadır. Bu konu, yukarıda anlatıldığı üzere Mustafa Kemal’in “Kongre Başkanlığına getirilmesi” konusunda da gündeme gelmiş idi. Ömer Fevzi Bey ve onun gibi düşünenler bir askerin, komutanın başkan olmasına karşı çıkmış idiler. Bu bakımdan Mustafa Kemal’in kongre salonuna üniformalı mı, sivil mi geldiği konusu önem taşımaktadır. Fakat bu konuyla ilgili anlatılanlar birbiri ile çelişmektedir. Delegelerden Dr. Naci Duyduk, Abdullah Hasip ve Feyzullah Moral ile Kazım Karabekir onun general üniforması ve “fahri padişah yaverliği kordonuyla” kürsüye çıktığından ve bunun bazı üyelerin tepkisine yol açtığından söz etmektedirler. Cevat Dursunoğlu ile Mazhar Müfit Kansu, sivil elbisesi bulunmayan Mustafa Kemal’in, Erzurum Valisi Münir Bey’den alınan jaketatay ile al renge yakın bir fes giydiğini belirtmektedirler. Yaveri Muzaffer Kılıç da onun askerlikten istifa ettikten sonra Vali Paşa’dan gelen sivil elbiseyi giydiğini ve “Kısmet olursa tekrar giyeriz” diye askeri elbiselerini kaldırttığını söylemektedir. Doğrusu da budur. Paşa’nın 7/8 Temmuz akşamı askerlikten istifa ettikten sonra askeri üniformasını giymediğini biliyoruz. Rütbe ve nişanları geri verildikten sonraki süreçte de cepheden döndüğü zamanlar bile TBMM’ne sivil kıyafetle gitmiştir.

DEVAM EDECEK…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.