Tek çare, bu milletin iradesini kullanmasıdır

Ali GÜLER

MUSTAFA KEMAL PAŞA VE AMASYA TAMİMİ: MİLLİ İRADEYE DAYANMAK, MİLLETE GÜVENMEK (4)

“… İşte bu itibarla Amasya, İnkılâp ve Cumhuriyet Tarihi’nde daima ehemmiyetini muhafaza edecek bir mevki kazanmıştır.”

M. Kemal Atatürk (1924)

İngilizler, Saray ve İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını da “İttihatçı” suçlaması ile etkisizleştirmeye, milletle bütünleşmelerinin önünü kesmeye çabalıyorlardı.

Bu olumsuz ortamda millet ikiye bölünmüş, siyasi tartışmalar, karşılıklı suçlamalar milletin birliğini adeta ortadan kaldırmış idi. İstanbul’da olduğu gibi Amasya’da da İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Partisi mensupları arasında çekişmelerin ortaya çıktığı bu dönemde, ayrı partililer birbirlerine selam vermedikleri gibi, dışarıda da birbirlerini tanımak için sarıklarını ters bağlamaya başlamışlardı. İşte, bütün bunlardan dolayı Mustafa Kemal Paşa’nın konuyla ilgili sorulara, “Ortada İttihatçılık, İtilafçılık yoktur, memleket meselesi vardır” şeklinde verdiği cevap çok önemli idi. Nitekim orada bulunan Hüsrev Gerede anılarında, yaşananları şöyle anlatıyor: “… Halk durumu kavradı. Sorunun particilikle ilgisinin olmadığını, milli birlik, Türklük uğrunda çalışmak gerektiğini herkes anlamış oldu.”

PADİŞAHIN MEVCUDİYETİ KALMAMIŞTIR

O gün (13 Haziran 1919 Cuma) Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları cuma namazını Amasyalılar ile birlikte Sultan Bayezit Camii’nde kıldılar. Bayezit Camii’nde vaaz veren önceki Müftü Abdurrahman Kamil Efendi, halkı heyecanlandıran güzel bir konuşma yaptı. Tek kurtuluş çaresinin milletin hâkimiyetini doğrudan eline alması olduğunu ve Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracaklarını ifade etti: “Ey Ahali, milletin şeref ve haysiyeti, istiklali hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak için icab ederse, vatanın son bir ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Artık, padişah “… İşte bu itibarla Amasya, İnkılâp ve Cumhuriyet Tarihi’nde daima ehemmiyetini muhafaza edecek bir mevki kazanmıştır.” M. Kemal Atatürk (1924) olsun, halife olsun, ismi, unvanı her ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet ve mevcudiyeti kalmamıştır. Yegâne çare-i halas (tek kurtuluş çaresi), halkın doğrudan doğruya hâkimiyeti eline alması ve iradesini kullanmasıdır. Hep beraber Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız.”

Aydın bir din âlimi olan Abdurrahman Kamil Efendi’nin bu vaazında “milletin hâkimiyeti doğrudan doğruya ele alması gerektiği ve kendi iradesini kullanması gerektiğini” söylemesi çok önemliydi. Amasya Tamimi’nin 1. Maddesi’nde benzer ifadelerle yer alacak olan bu bilinç ve irade cumhuriyete giden yola işaret ediyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanın kurtarılacağı sözleri de Paşa’nın liderliğine ve bunun millet tarafından kabul gördüğüne işaret ediyordu. Artık aşama aşama millet Mustafa Kemal’in liderliğinde kendi kaderine el koyacaktı…

TEŞKILATLANMA BAŞLADI

Sultan Bayezit Camii’ndeki bu ateşli ve hararetli vaazdan sonra harekete geçen Amasyalılar, Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması için çalışmalara başladılar. Önce, Amasya ileri gelenleri Müftü Hacı Tevfik Efendi başkanlığında kendi aralarında küçük bir toplantı yaparak, nüfuzlu ailelerin isim listesini hazırladılar.

Her bir aile evlerinde ziyaret edildi. Bir gün sonra yapılacak toplantıya davet edildi.

14 Haziran 1919 Cumartesi günü Atik Ali Mektebinde bir toplantı gerçekleştirildi. Mustafa Kemal Paşa arkadaşları ile birlikte bu toplantıya katıldı.

Cemiyetin ve cemiyette çalışmanın, yani teşkilatlanmanın vatanın geleceği için taşıdığı önemden bahsedip, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin çalışma şeklinin nasıl olacağı konusunda oradakileri bilgilendirdi. Konuşmalar ve görüşmelerden sonra Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşu gerçekleştirildi. Atik Ali Mektebinde bulunan çoğunluğun isteğiyle Cemiyetin başkanlığına Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi seçildi.

CEMİYETİN SEÇİLEN DİĞER ÜYELERİ

Belediye Başkanı Topçuzade Mustafa Efendi, Sultan Bayezit Camii Vaizi ve Emekli Müftü Abdurrahman Kamil Efendi, Harputîzade Hasan Efendi, Hoca Bahaeddin Efendi, Şeyh Cemalettin Efendi, Topçuzade Ali Bey, Topçuzade Hilmi Bey, Eytamhane Müdürü Ali Bey, Hacımahmutzade Mustafa Efendi, Miralayzade Hamdi Bey, Kofzade Mustafa Bey, Şirinzade Mahmut Bey, Melekzade Süleyman Bey, Veysibeyzade Sıtkı Bey, Seyfizade Ragıp Bey, Yamukosmanzade Hamdi Bey, Arpacızade Hürrem Bey.

Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne maddi yönden ilk desteği Abdurrahman Kamil Efendi yaptı. Yıllarca maaşından arttırarak bir gün lazım olur diye biriktirdiği altınları Cemiyete bağışladı.

Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin gerçekleştirdiği ilk işlerden biri büyük bir miting organize etmek oldu.

Mustafa Kemal Paşa’nın gelişi ile yaşanan olumlu havanın da etkisi ile daha önce düşünülen mitingin gerçekleştirilmesine karar verildi. Cemiyet mitingin gününü 20 Haziran 1919 Cuma günü olarak planladı. Amasya Sancağı’nın bütün köyleri haberdar edildi, mitinge çağrıldı.

O gün, toplu olarak kılınan cuma namazından sonra kalabalık grup miting alanında toplandı. Amasya halkı, yaklaşık otuz bin kişinin katıldığı bu mitingle, işgalleri kabullenmeyeceğini, Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde “ya istiklal, ya ölüm” parolasıyla Milli Mücadele’ye her türlü desteği vereceğini gösterdi.

Mustafa Kemal Paşa mitingde yaptığı konuşmada, “Türk milletinin geleceği ile ilgili tartışmaları birer birer açıklayarak, bir milli silkinme ile geçirilen felaketlerin mutlu bir sona ulaşabileceğini” ifade etmiştir.

YENİ ŞUBELER AÇILDI

Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti miting sonrasında örgütlenme çalışmalarını hızla geliştirdi. Her türlü fedakârlıkta bulunarak kendi ilçe ve bucaklarında yeni şubeler açtı.

Cemiyet o günlerde Mustafa Kemal Paşa’nın Havza Tamimi ile istediği “telgraflarla işgalin protesto edilmesi” konusuna da duyarsız kalmadı. Cemiyet üyeleri, İstanbul Hükümeti’ne, “Biz Amasyalılar Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanımızı, hürriyetimizi, istiklalimizi kurtarmaya yemin ettik” şeklinde bir telgraf çektiler. Amasya’daki gelişmelere bütünüyle bakıldığında görünen gerçek şudur: Özellikle Müdafaa- i Hukuk Cemiyeti üyelerinin toplumun değişik kesimlerinden ve bölgenin hatırı sayılır nüfuzlu kişilerinden, sayılan ve sevilen insanlarından olması Mustafa Kemal Paşa’nın güvenli bir ortamda çalışmasına ve Amasya Tamimi ile güçlü bir iradenin ortaya konulmasına katkı sağlamıştır. Bu cemiyet ile toplumun nabzı tutularak, yöre halkının teşkilatlandırılması mümkün olmuş, cemiyet topladığı yardımlarla birçok bölgede Milli Mücadele’ye destek olup moral vermiştir.

AMASYALILARIN SESİ KESİLMEK İSTENİYOR

Amasyalıların Mustafa Kemal Paşa’ya verdikleri güçlü destek İstanbul Hükümeti’ni rahatsız etmişti.

Her fırsatta Mustafa Kemal Paşa’nın çalışmalarını engellemeye çalışan İstanbul Hükümeti, Amasya Posta Müdürlüğü’nde çalışan personeli azlederek yerlerine Tokat Posta Müdürlüğü’nden yeni personel getirmek istedi. Gerekçe, personelin Paşa’yı Amasya’ya gelişlerinde karşılamış olmalarıydı. Esas yapılmak istenen ise, Amasya’daki Mustafa Kemal’in sesini yurda duyurmasının önüne geçmek düşüncesi idi.

Mustafa Kemal Paşa, duruma müdahale etmiş ve Tokat’tan gelecek personelin postahaneye sokulmaması için, “telgrafçı arkadaşlarına selamlarımı söyle. Ben vazifelerinin devamını istiyorum. Tokat’tan gelecek olanlar postahaneye sokulmayacaktır” emrini vermiştir. Bununla birlikte, hem düzenli haberleşmenin sağlanması hem de telgrafhanenin kullanılmasının engellenmesi ihtimaline karşı, Saraydüzü Kışlası’nda bir telgrafhane hazırlandı. Telgrafçı olarak da Amasya Telgrafhanesi’nde görevli olan Abdurrahman Rahmi Efendi görevlendirildi.

HABERLEŞMELER ÖNEM TAŞIDI

Amasya’ya gelişinden itibaren hem Amasya’daki milli güçlerin teşkilatlandırılması hem de halkın sürece katılmasını sağlamak için ciddi gayretler gösteren Mustafa Kemal Paşa; aynı zamanda Havza’da başladığı ülke genelindeki teşkilatlanma çalışmalarını da takip etmektedir. Bu kapsamda, Diyarbakır, Irak, Edirne ile haberleşmeleri önem taşımaktadır. 8 Haziran’da Havza’da iken Diyarbakır Valiliğinden gelen bir telgrafa Amasya’dan 15 Haziran’da cevap vermiştir.

Diyarbakır Valisi telgrafında, Diyarbakır’daki Kürt Kulübü’nün İngilizlerin teşviki ile bir “Kürdistan” kurulması amacını izlediği ve dernekler kanununa uymadığı için kapatıldığını bildirmişti.

YARIN: ALİ FUAT PAŞA VE RAUF BEY AMASYA’DA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.