TEKÂLİF-İ MİLLİYE VE HAMİYET-İ MİLLİYE (5)
“Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.”
Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1933
Başkomutanlık süresi 3 aylık bir süre ile sınırlandırılmıştı. Fakat gerektiğinde Meclis bu süre dolmadan da söz konusu görev ve yetkileri geri alabilecekti. Başkomutanlık Yasası, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya “kanun gücünde kararname çıkarma yetkisi” de veriyordu. Bu ve arttırılan yetkileri bazıları “Diktatörlük” olarak nitelese de görev ve yetkilerin süreyle sınırlı olması ve Meclisin istediğinde öngörülen 3 aylık süreye bağlı olmaksızın bu görev ve yetkileri geri alabilecek olması bu iddiaları geçersiz kılıyordu. Olağanüstü bir durum vardı, gücün tek elde toplanması ve hızlı kararlar alınması gerekiyordu.
7/8 Temmuz 1919 gecesi Erzurum’da askerlikten istifa eden Mustafa Kemal Paşa, o zaman “bir gün yine giyeriz” diyerek üzerinden çıkardığı çok sevdiği üniformasını bu defa Meclis kararıyla Başkomutan olarak yeniden giyecekti. O gün gelmişti…
Başkomutanlık görev ve yetkisini Meclisten alan Mustafa Kemal Paşa, aynı gün millete ve orduya bir mesaj yayımladı. Yunanlıların Anadolu’nun harim-i ismetinde (saf ve temiz/kutsal bağrında) boğulacağına olan inancını dile getirdi. Ülkenin bütün maddi ve manevi değerlerinin (milli güç unsurları) bu amaçla seferber edileceğini, kısaca topyekûn bir mücadele, milli bir mücadele yürütüleceğini belirtti:
“Bana bu görevi vermiş olan Meclisin ve Mecliste temsil edilen milletin kesin iradesi hareket tarzımın eksenini oluşturacaktır. Hiçbir neden ve biçimde değiştirilmesine imkân bulunmayan bu kesin irade, mutlaka düşman ordusunu imha etmek ve bütün Yunanistan Silahlı Kuvvetlerinden oluşan bu orduyu ana yurdumuzun harim-i ismetinde boğarak kurtuluşa ve bağımsızlığa kavuşmaktır. Memleket ve milletin maddi ve manevi bütün kuvvetlerini bu sonucun elde edilmesi yoluna sevk ve yöneltmek için hiçbir önlem ve girişimde müsamaha edilmeyecek ve ne zemin ve zaman ile ne de vatan kavramı karşısında ayrıntıdan ibaret kalan diğer görüşlerle kayıtlı olmayarak düşman ordusunun imhasından ibaret olan bu tek gayenin elde edilmesi için gereken her şey yapılacaktır.”
ORDU SAKARYA’YA HAZIRLANIYOR
Mustafa Kemal Paşa, 7 ve 8 Ağustos 1921’de toplam 10 emir yayınlayarak Türk milletinden büyük bir fedakârlık yapmasını istedi. “Tekâlif-i Milliye” (Milli Yükümlülükler) adını alan bu kanun hükmünde kararnameler ile vatandaşa çok ağır yükümlülükler getiriliyordu. Devlet, milletten bu fedakârlıkları isterken, beraberinde bir düzen de getirmişti.
Aşağıda okuyacağınız bütün el koymalarda yazılı belge tutulması zorunlu kılınıyor, bu malların bedellerinin devlet tarafından ödeneceği belirtiliyor, söz konusu işlemler yapılırken gerekli titizliği göstermeyenlerle, yolsuzluklara başvuranların idam cezası verilmesini öngören Vatana İhanet (Hıyanet-i Vataniye) Yasası hükümlerine göre suçlanacakları ifade ediliyordu. Devlet, düzen demekti ve millet vatanın kurtarılması için topyekûn bir mücadeleye çağrılıyordu… Yapılan mücadelenin boyutlarını ve milletimizin fedakârlıklarını özellikle gençlerimizin anlayabilmesi için on maddelik milli yükümlülüklerin neler olduğunu Prof. Dr. Şerafettin Turan Hoca’nın kitabından ana hatları ile buraya alıyoruz:
1. Kurulacak komisyonların yapısı: Her ilçede kaymakamın başkanlığında, mal müdürü, ilçenin en büyük askeri amir ile idare meclisi, belediye ve ticaret odalarının seçtikleri ikişer üyeden oluşan Tekâlif-i Milliye Komisyonları kurulacaktı.
YARIN: BAŞKOMUTAN: GÖREV İHLALİ, VATANA İHANETTİR!