“ALO”NUN ŞİFRESİ, ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ?

Ayşenaz ÇİMEN

Gündemde o kadar ince ayrıntılar var ki, cam kırığı misali görmemiz imkansız.

Aman diyeyim, aman! Bastığınız yerlere dikkat edin. Batarsa etinize bu cam kırıkları, çıkartan olmaz sonra…

Dün gece Twitter’da gezinirken MHP Tunceli İl Başkanı Melike Gökalp’in yazdıkları dikkatimi çekti. Öncelikle kendisine buradan canı gönülden teşekkürlerimi iletiyorum.

Neden mi?

*

Geçtiğimiz günlerde Tunceli’de, terörden temizlenen Pülümür Dağları’na kahraman askerlerimiz ve polislerimiz “Ne mutlu Türk’üm diyene!” yazısıyla ay yıldız figürü çizdi. Pülümür Dağları’nın drone ile çekilmiş bu videosunu TRT Haber, Twitter hesabından paylaştı ve büyük beğeni topladı. Tunceli valisi Tuncay Sonel de bu videoyu beğenerek kendi sayfasında paylaştı.

“Ne var ki bunda? Gurur verici bir tablo.” diyeceksiniz fakat mesele gözüktüğü gibi değil işte…

MHP Tunceli İl Başkanı Melike Gökalp, Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı İsmail Kılıçaraslan’ın 5 Mayıs 2020 tarihli “BAŞA MI DÖNELİM?” isimli köşe yazısına ve yine aynı gazetede köşe yazarı olan Mehmet Acet’in Twitter hesabında yazdıklarına dikkat çekmiş.

Melike Hanım neden mi dikkat çekmiş?

Çünkü İsmail Kılıçarslan yazmış olduğu bu köşe yazısında “Ne mutlu Türk’üm diyene!” yazısının Pülümür Dağları’na yazılmasını “PKK’nın arayıp da bulamadığı zemini temin etme işlevi.” olarak nitelendirmiş.

PKK’nın hortladığı zamanlarda, 1980-2010 yılları arasında Türkiye’de terörle mücadelede vahim yanlışlara imza atıldığını ve başarısız sınavlar verildiğini ifade etmiş. Üstelik Türkiye’nin bu yıllar arasındaki terörle mücadele başarısızlıklarını “Köy yakmalar, en temel insan haklarını yok saymalar, başarısız istihbaratlar, terörle mücadelede gösterilen zafiyet ve daha nicesi…” şeklinde kısa bir özetle belirtmiş.

Çözüm Süreci’ni, terörün zeminini ortadan kaldırmak için ele geçirilmiş çok ama çok önemli bir fırsat olarak değerlendirmiş ve bu sürecin bitmesinin en az işe yaradığı tarafın TÜRK DEVLETİ olduğunu ifade etmiş.

Mehmet Acet de, sosyal medya hesabında TRT Haber’in bu videosunu paylaşarak “Olmamış bu, hiç iyi yapmamışlar.” şeklinde bir yorum yazmış.

Ayrıca Pülümür Dağları’na yazılan bu yazıya sadece yukarıda bahsettiğim isimler tepki göstermedi. Mazlumder, Eğitimbirsen genel başkan yardımcısı, Hüda-Par’dan Sait Şahin, HDP, HDK ve daha birçok kesim tepki gösterdi…

Ne yazık ki; bu ülkede hâlâ “TÜRK” denilince zıttı “KÜRT” olarak algılayan bir kesim var, yazık…

*

Melike Hanım’ın neden dikkat çektiğini anladınız mı şimdi? Bu konuyla ilgili üç beş kelam etmeden geçemeyeceğim.

Çözüm Süreci ne miydi? Ben size çok kısa bir özetle hatırlatayım…

Öcalan’ın sözde barış mektubu nevruzda Diyarbakır da meydanlarda bangır bangır okutuldu, 8’i Kandil 26’sı Mahmur Kampı’ndan gelen 34 terörist Habur Sınır kapısından Türkiye’ye otobüslerle geçti ve hepsi 7’şer dakika süren duruşma ile itirafçı oldu, anadilde savunma hakkı yasalaştı, askerlerin operasyona çıkış izinleri valiliğe bağlandı, KCK davalarında tutuklu sanık kalmadı, Çözüm Süreci’ni temsil eden Akil İnsanlar heyeti şehit ailelerini ziyaret etmek istedi, YDG-H şehirlerde asayiş birimleri kurarak araç yakmaya yol kesmeye başladı, hendekler barikatlar belediye kepçeleri aracılığı ile kazılmaya başlandı, adında “Kürdistan” kelimesi geçen ilk dernek kuruldu, Öcalan’ın avukatlarıyla ve ailesiyle görüş hakkı genişletildi, PYD Suriye’de özerkliğini ilave etti, Doğu'da ve Güneydoğu'da PKK/KCK’lıların nöbet tuttuğu Çözüm Süreci çadırları kuruldu, Diyarbakır’da 2.Hava Kuvveti Komutanlığı bahçesinde Türk bayrağı bir PKK’lı tarafından indirildi, Doğu'da ve Güneydoğu'da PKK eylem talimatı verdi, Yüksekova’da üç askerimiz sokak ortasında vurularak şehit edildi, Diyarbakır’da hamile eşinin yanında Pazar yerinde bir askerimiz ensesinden vurularak şehit edildi, karakollara sızma eylemleri başladı ve yüzlerce şehit verdiğimiz terör saldırıları Türkiye’nin dört bir yanını sardı…

Görüyorsunuz daha birinci maddeyi yazmaktan, ikinci maddeye geçemedim.

Bu liste daha çooook uzar, çookk…

*

Son olarak şunu demek istiyorum: İsmail Kılıçarslan demiş ya hani 1980-2010 terörle mücadelede yanlış imzalar atıldı diye. 2010’dan sonraki Çözüm Süreci zamanında; istihbaratın ve terörle mücadele birimlerinin kimlerin elinde olduğunu, sahadaki muhbirlerin kimler tarafından seçilerek görevlendirildiğini, yalan yanlış düzenlenen istihbarat raporlarının meskun mahal operasyonlarında yüzlerce vatan evladımızın şehit olmasına sebep olduğunu hatırlatmamda da fayda var diye düşünüyorum…

Ülkemizde şu anda bölge ile değil terörle mücadele ediliyor. Anlamadığım şey şu ki; bu durumu ısrarla “Devlet; bölge ile, Kürtlerle mücadele ediliyor…” algısı yaratmaya çalışan bir kesim var.

Ayrıca kesimin kitlesi giderek büyümeye başladı, bu durum beni ürkütüyor. Her neyse.

Geçtiğimiz hafta Öcalan İmralı’dan bir “ALO!” dedi ya, maşallah ahizeyi kaldıran kaldırana…

Hakkımızda hayırlısı…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.