Kepazelik!
Utanıyorum!
19 Mayıs’ın 100. Yıl dönümünden 1 gün önce 18 Mayıs cumartesi günü, Kızılay’da Necatibey Caddesi’nde bir konferans salonunda seminer düzenlenecek.
Pontus’un tarihi ve Topal Osman olayının anlatılacağı, Giresun Orkestrası’nın da konser vereceği, “THE BAND” isimli sözde soykırımı anlatan belgeselin yayınlanacağı bu rezilliğe hangi mercii nasıl izin verdi acaba?
Biz bürokrasimizi küreselcilere çoktan kaptırmışız.
Helvamızı kavuralım biz, onlar da kendi elleriyle bir güzel yedirsinler.
Ama yok, biz yine akıllanmayız “Hmm, tadı güzel olmuş.” Deriz löpür löpür yeriz kendi helvamızı.
*
Nereden çıktı şimdi bu konu demeyin.
Bizans döneminden beri hayalini kurdukları Megola İdea’nın maddelerinden birisi “Pontus Rum Devleti” için öyle bir ciddi çalışıyorlar ki…
Doğu Karadeniz bölgesinde kara cüppeli papazlarıyla, turist görünümlü Yunan ajanlarıyla, tarım reformu yapacağız diye arazilerde gezen profesörleriyle ciddi bir istihbarat faaliyeti yürütüyorlar.
Kuru bir istihbarat saha çalışması değil bu…
Temelinde yüzyıllık hedefler var.
Kıbrıs elden gitmek üzere, Gökçeada ve Bozcada’ya gözlerini dikmişler, Karadeniz Bölgesi’nde Pontus-Rum soykırımı zırvalığını yaymaya çalışmaktalar…
Ve Ankara’nın göbeğinde Pontus Soykırımı’nı anma töreni yapacaklar, Kuvayı Milliye döneminde Pontus İsyanı’nı bastıran Topal Osman’ı “Rum Kasabı” ilan ederek.
Görüyor musunuz yaklaşan tehlikeyi?
*
Ankara Düşünce Özgürlük Girişimi’nin bastırdığı bu afişe baktığınızda “Topal Osman” ve Giresun Orkestrası‘nın ismi yan yana yazılmış. Peki burada neyi ima etmek istiyorlar? Kim bu Topal Osman ki, aradan bir asır geçmesine rağmen unutamamışlar?
8 Mayıs 1919 tarihinde Yunan Kızılhaç heyetini taşıyan bir Yunan gemisi Giresun´a gelir. Heyet, 11 Mayıs 1919 tarihinde Taşkışla´ya beyaz renkli Yunan Kızılhaç Bayrağını, 5 Haziran 1919 Tarihinde ise Pontus bayrağını asarlar. Bu olaylar üzerine Giresunlu Osman Ağa , Harekete geçerek arkadaşları ile birlikte işgalcilerin bayraklarını indirip, yerine Türk bayrağını asarlar.
Ardından hızla gelişen olaylar üzerine Topal Osman ve arkadaşları Eylül 1920´de Giresun gençlerinden oluşan ´GİRESUN GÖNÜLLÜLER TABURU´nu kurarlar. Kurulan bu tabur ilk önce Ermeni saldırılarında görev alır. Çorum-Merzifon-Tokat ve Samsun havalisinde Rum ve Ermeni çetelerini tamamen ortadan kaldırır.
Kısacası; Karadeniz Bölgesi’nde Pontus Rum Devleti’ni kurmak isteyen zihinleri bölgeden bir güzel temizler.
Ve Pontusçular adını “Rum Kasabı” koyar…
Şaşırdık mı? Hayır.
Ne zaman ki; işgalciye, isyancıya, haine geçit vermedik soykırımcı bir devlet olduk. Kendileri ise Avrupa’nın göbeğinde masumları katlederken, Karabağ’da canilikte zirve yaparken, Kerkük’te Türkmenleri asimile ederken hakkını savunan devletler oldular.
*
Ankara’da düzenlenecek bu konferansa KESK ev sahipliği yapıyormuş. Şaşırdık mı? Hayır.
KESK’in Pontus sempatisini, 1 Mayıs’ta yayınladığı basın metninden de anlıyoruz aslında. “Toprağımızı ve sularımızı ranta heba edenlere, toprakla beraber yaşamı betona gömenlere karşı, Ayder yaylalarından, Amed surlarından, Munzur gözelerinden, kuzey ormanlarından esen rüzgarla buluştuk.”
Bizleri hep güneydoğu, doğu bölünecek Kürt devleti kurulacak algısı ile oyalarken aslında asıl hedefleri olan Ermeni-Rum devletinin adımlarını çoktan atmışlar.
Iğdır ve Kars’ı almak için neden bu kadar çok çaba gösterdiler? Kıbrıs gerginliğinin arttığı şu dönemde, bir belediye başkana adayı neden sıklıkla Kıbrıs’ ı ziyaret ediyor ve Rum-Türk kardeşliği ebedi olmalıdır gibisinden duyarlar kasıyor? Karadeniz’de teröre Çözüm Süreci zamanında kim bu kadar göz yumdu? Çipras’ın “Heybeliada Ruhban Okulu’na bir dahaki gelişimde Sayın Erdoğan ile bu kapıdan beraber geçeceğiz inşallah.” demesi ne anlama geliyor?
En başta, Ankara’daki Pontus Anması’na açık açık kim göz yumuyor?
Buradan yetkili mercilere sesleniyorum, gerekeni yapın ve Türk milletinin onurunu ayaklar altına aldırmayın!