BİLİYORUM SİZ ÇAKALLARI SEVERSİNİZ

Ayşenaz ÇİMEN

Bu yazımda gündemden şundan bundan bahsetmeyeceğim.

Sadece birkaç cümle ile içimden gelenleri paylaşmak istiyorum…

*

Biliyorum siz çakalları seversiniz.

Kurtlardan hiç haz etmezsiniz.

Çakallar; kırsal kesimde önüne gelen LEŞLERİ yiyerek karınlarını doyururlarmış yani ölmüş ve doğada kokuşmaya yüz tutmuş hayvan cesetlerini ya da aslan kaplan gibi hayvanların artıklarını yerlermiş.

Vahşi döngüde ne yalnız ne de toplu gezerlermiş, kim peşinden sürüklerse onun izinden gidermiş.

Tıpkı sizler gibi…

Kimleri kast ettiğimi bu yazıyı okuyanlar çok iyi anlar.

Bir önceki yazım “Belediyeler Değil Cemaatler Kazanır”dan huy kapanlar, rahatsız olanlar, cemaatleri öcü gösteriyorsun diye tutuşan herkes üzerine alınsın özellikle.

Herkes sürüsünü iyi bilsin; bizler birer BÖRÜ’yüz. Yalnız gezeriz, arkadan vurmak isteyenlerin önünü keseriz, çakallara geçit vermeyiz, puslu geceler bizim işimiz, gündüzleri hiç sevmeyiz, çakalları temizleyince sürümüze geri döneriz.

Bu yüzden çakalların leş kokan ağızları bize vız gelir…

*

Mücadeleyi bırakanlar olur, pes edenler olur, yorulanlar olur ama biz yine de BÖRÜ olmaktan vazgeçmeyiz.

Türlü iftiralara, pisliklere, ihanetlere uğrarız.

Yılacağımızı zannederler halbuki bilmezler ki acılardır bizi ayakta tutan ve güçlendiren.

Onlar vurdukça biz yeniden ayağa kalkarız.

Daha kin dolu bir o kadar da öfkemize hakim…

*

Çakallar, bu mücadelede özellikle BÖRÜ’nün dişisini hiç sevmezler. Çok iyi bilirler ki dişi BÖRÜ’nün sürüsü için yapamayacağı hiçbir şey yoktur ve erkek BÖRÜ’ye göre daha fedakar ve cesaretli olur, puslu havalarda çakalların önünü ilk onlar keser hem de hiç beklemedikleri bir anda…

Koyun sürüsünde değil de kurt sürüsünde olmayı tercih ettiği için peşine düşerler dişi BÖRÜ’nün, ne fayda, korksa idi koyun sürüsünde çobanın dizlerinin dibinden ayrılmaz idi…

*

Bu dili çakallar anlayamaz, onların işi gücü lağım medyalarından kalma iftiracı dilleriyle sağa sola salya akıtmaktır.

Sizlerle mücadele eden hakimi, savcıyı, emniyet amirlerini, komutanları hiçbir zaman yenemeyeceksiniz.

Yendiğinizi zannedeceksiniz sadece zannetmekle kalacak, yenemeyeceksiniz.

Yılanın başını küçükken ezmek gerek dediğiniz binlerce genç güçlenerek sizlerin karşısına çıkacak.

Gizleyin bakalım kendinizi; TSK’da, HSK’da, emniyette, külliyede, mecliste…

Elbet bir gün fire vereceksiniz…

Turgut Aslanların, Aydoğan Aydın Paşaların, Behçet Oktayların hepinizin ipini çektiği günleri unutmayın. Ruhları şad olsun Behçet Oktay’a ve Aydoğan Aydın’a, Turgut Aslan ise kısmi felçli fakat biz onları hiçbir zaman aklımızdan çıkarmıyoruz, hatırladıkça yeniden güçleniyoruz, mücadelemize canla başla sarılıyoruz.

Bu devletin şah damarlarını SIZINTILARLA sulamayacağız, Anadolu’nun bağrından kopup gelen o coşkun ŞELALELERLE sulayacağız.

Tek arzusu; vatanın koynunda uyumak olan bir avuç vatansever size geçit vermeyecek bunu asla unutmayın.

Bu çakallara çanak tutan diğer güruhlara da yazıklar olsun.

Olukların altın olduğu bir devlet istemiyoruz; olukların tertemiz sular akıttığı bir devlet istiyoruz.

Ermişlerin köylerine gidip “Bana şuradan bir kadro ver” diyenlerle dolu bir devlet istemiyoruz.

Sızıntılarla sızım sızım sızlayan bir devlet istemiyoruz.

Biz sadece bu devleti ilelebet yaşatmak istiyoruz…

Bunu herkes istemez mi? Söyleyin bana…

*

Biliyorum siz çakalları seversiniz fakat kurtları seven birileri de muhakkak vardır…

Gerçi kurtları sevse sevse özünü, duruşunu asla bozmayan hakiki DEVLET sever…

Paralel devletler değil…

Kalın sağlıcakla, korkusuzca…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.