DERİN DEVLET KİMİN ELİNDE?

Ayşenaz ÇİMEN

Sirk hayvanları, kırbaç kimin elindeyse onun dediğini yapar. İpini nereye bağlamışsın, ne kadar uzatmışsın hiçbir önemi yoktur.

Kimisi zafer sarhoşluğunda kimisi yenilgi mayhoşluğunda…

Atın hepsini bir kenara!

Eylül ayına kadar o kadar hareketli bir Türkiye olacağız ki; derin devlet sahneden hiç inmeyecek.

Peki soruyorum sizlere, derin devlet kimin elinde?

Milli ve bağımsız zihinlerin elinde mi, yoksa mandacı kokmuş küreselcilerin mi?

*

Devlet yönetiminde zafiyet meydana gelirse devreye derin devlet girer. Türkiye tarihinde hep böyle olmuştur.

Derin devletin her yerde adamları vardır. Bakanlıklarda, yargıda, orduda ve daha nicesinde. Yeri gelir bir ünlü bir gazeteci üzerinden mesajını verir yeri gelir savcının bir iddianamesinde niyetini belirtir.

Her ülkenin derin devleti vardır. Bu derin devlet; vatanının birliğini, devletinin dirliğini, milletin birliğini düşünüyorsa kutsal devlet anlayışının vazgeçilmezi ve olmazsa olmazıdır.

Fakat; ülkesini başka devletlere peşkeş çekiyorsa zehirli çıngıraklı bir yılan gibidir.

Öyle bir sokar ki; zehri tatlı gelir, vücuda sızım sızım sızar, uyuşturur ve uyutur…

*

Derin devletin milli aklını temsil edenler bir bir infaz edilirken, Amerika’da soluğu alanlar Türkiye’de makamlardan makam beğendi.

Özellikle terörle mücadelede derin devletler öyle bir çatıştı ki; arada Mehmetçik ve millet kaldı.

Unutmayın ki; 90’lı yıllarda güneydoğu ve doğuda terörün ivmesini milliyetçilik maskesi altında arttıran bütün zihniyetler mandacı derin devletin aktörleriydi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şefkati ve gerçek yüzüyle, bölge ile değil terörle mücadele edenler ise milli derin devletin.

*

Peki şimdiki derin devleti çözebilen var mı?

Çözdüm diyene katiyen inanmam, emin olduğum tek şey şu: “Çözdükçe bu kördüğüme bir düğüm de siz ekliyorsunuz.”

Nasıl mı?

Yıllar geçtikçe derin devletlerin savaş politikaları öyle bir sinsileşti ki, en büyük hedefleri birbirimize olan güveni tüketmek oldu.

Özellikle 15 Temmuz’dan sonra bu olmadı mı? Askerin polise, polisin hakime, hakimin valiye güveni kalmadı. Hepimiz “ACABA?” şüphesiyle birbirimize bakar olduk.

Peki devletin bütün güvenlik bürokrasinden tutun da yargısına değin girebilmek için ikiyüzlülüğü şart koyan bu derin devlet kimin eseri olabilir ki?

Öyle bulanık bir su ki, içine girsen bir dert içsen bir dert…

*

Sesleniyorum o vakit:

Milli derin devlet, neredesin?

Hani o “Aksakallılar”…

Sizce de devreye girmenizin vakti değil mi?

Devlet bürokrasisi, siyasetin şaklabanları ile kan ağlıyor adeta.

Bu sessizlik de neyin nesidir yahu?

TSK, istihbarat, yargı…

Mandacı zihinlerin kölesi oldular adeta.

Nedir bu suskunluk?

Yoksa Türkiye’den çekip gittiniz mi? Mandacıların kirli derin devletine, karış karış bu ülkeyi teslim mi ettiniz?

Hele bir cevap verin bana, bekliyorum günbatımında…

Yoksa bu sorunun peşinden gidip duracağım: “Derin devlet kimin elinde?”

Yörük inadım tuttu mu tutar ona göre…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.