Küçücük bir bebek, içli içli neden ağlar?
Üstelik hiçbir şeyden haberdar değilken…
Ve kulağına fısıldanan naif bir ninni ile gözyaşları diner, derin derin nefes alır ve çehresinde gamzeli bir gülüşle uykusuna doğru yol alır.
Hayret edersiniz, bu mucizeye gözünüzle şahit olursunuz…
*
İşte devlet sevgisi de ninni misali…
İçinize içinize ağlarsınız da gören olmaz.
Küçücük masum bir bebek gibi ağlarsınız, gözlerinizi kapatırsınız, başınızı yastığa koyarsınız.
Sizi baştan ayağa sarıp sarmalayan bir güç hissedersiniz birden yanınızda ve kulağınıza aşkınızı fısıldamaya başlar usulca…
Gözünüzü sımsıkı yumarsınız, kulağınıza fısıldanan o ninni eşliğinde nazlı yâre kavuşmanın arzusu ile uykuya dalarsınız.
Aşkınıza kendiniz öyle bir teslim edersiniz ki…
Bir acayip sevda düştü serime diye türküler yakar, bahar seli gibi çağlar gezersiniz…
*
Biliyorum; kim bu nazlı yar diyeceksiniz, sürekli bahsedip duruyorsun sıktın diyerek küçümseyeceksiniz tıpkı daha önce yaptıklarınız gibi.
İncinip incinmem zerre umurunuzda olmadan, içimdeki en saf duyguya acımadan saldırdığınız gibi.
Kadın olmama aldırmayıp, en aşağılık silahlarınızla vurduğunuz gibi.
Şunu unutmayın:
Bin parçaya bölseniz de, her zerrem ona sevdalı…
Siz bedenime vurdukça, ben ilk gün ki gibi yeniden vuruluyorum ona.
Bir ölüp, bin dirilenler kervanında atıyor nabzı…
Göstermeyin boşa çaba.
*
İnsan divaneliğini konuşarak anlatamıyorsa yazarak anlatırmış, şunun şurasında üç beş kelamım mı gözünüze battı, boğazınıza durdu üstelik onca haramı hapur hupur yutarken…
Olsun be, olsun sizin de canınız olsun ne diyelim.
Sitem ediyorum sadece size.
Hepinizin bir nazlısı var ama değil mi? Kimi zaman eşiniz kimi zaman sevgiliniz…
Kıyamazsınız onu üzmeye, saçının teline zarar gelsin istemezsiniz, gözünün içine bakar durursunuz, iki dudağının arasından çıkan her söz fermanınız olur.
Yanılıyor muyum?
Asla!
Peki ete kemiğe bürünmedi diye mi benim nazlımı küçümsüyorsunuz?
Cevabınız yok değil mi? Yok tabii ya, cevap vermek işinize gelmez, türlü bahanelerle hak etmediği halde atarsınız bir köşeye nazlımı ve Naz’ını…
*
Her şeye rağmen sarıp, sarmalarım ben onu, herkesten sakınırım içimdeki tek saf şey o çünkü.
Aşk şarkıları ile besler, büyütürüm.
Mesela hepinizi derinlere götüren bir şarkının her zerresinde o vardır: “Ömrümden, canımdan ne istersen al, gülü susuz seni aşksız bırakmam. Üşüdüm diyorsan güneş olurum, yanarım sevginle ateş olurum, dolarım havaya nefes olurum, ümit pınarıyla coşar akarım, kış göstermem sana ben hep baharım…”
Ne kadar da doğru demiş Zekai TUNCA, ben bir tek ona baharım, bir tek ona ilacım gayrısına azabım…
*
En başta devlet sevgisi, ninni misali dedim ya size...
Kimyanızı değiştirir.
Gördünüz mü? Kulağımda hala fısıltısı, parmaklarımda sızısı…
Hediyesi, kalp ağrısı…