4 Nisan 1997…
Tam 22 sene önce bugün ince ince yağan o kar aslında yüreğimizden hiç kalkmamış…
Buz tuttuk Başbuğum, o kar hiç erimedi yüreğimizden.
Kimse kıramadı yüreğimizdeki buzları.
Ne zaman kırmak isteseler, üzerinden kayıp gittiler…
*
Ah be Başbuğ!
Yaşasaydın gönlümüz küsmezdi belki yaza, bahara…
Biliriz ki, davaların mücahitleri kim ne yaparsa yapsın ölmez.
Sen öyle bir lidermişsin ki; Kosova, Karabağ, Kıbrıs bir anlattı biz öldük öldük dirildik.
Sen öyle bir lidermişsin ki; elini kürsüye vurup adaleti savunurken, nefsini cübbelilere satanlar tir tir titremiş korkularından.
Sen öyle bir lidermişsin ki; tarih seni bizlere unutturmamak için ant içmiş.
Ne denilir ki senin hakkında…
Hiçbirimiz layık değiliz seni anlatmaya, konuşmaya.
*
En çok neye üzülüyorum biliyor musun Başbuğum?
Ardında bırakıp gittiğin evlatlarının arasında ne dirlik kaldı ne de birlik.
Neden böyle oldu be Başbuğum?
Nasihatlerine kulak mı asmadık, ruhumuzu beş para etmez kepazelere mi sattık?
Milliyetçiler bölünmez derdik, tuz buz olmaz derdik.
Ama şimdi birimiz bir yerde.
Halbuki hepimizin içinde bitmek bilmeyen bu ülkü ve sana özlem.
Bak bugün mezarına gelen bütün evlatlarına bak.
Hangisinde birlik ve huzur var?
Tövbe haşa! Sana diyemeyiz ki çık gel de kulağımızı çek…
*
Siyasetin kirli elleri, davayı küstürdü diyorlar.
Ben buna inanmıyorum, neden mi?
Anadolu’nun dört bir yanından kalkıp geliyor evlatların.
Davaya küsselerdi, seni unuturlardı.
Şöyle bir bakıyorum da, sana küsen hiç kimse yok Başbuğum.
Aksine hasretin diz boyu…
*
Boşuna dememişler “Başbuğlar Ölmez” diye.
Ten ölür, canlar ölesi değil.
Bir ölür bin diriliriz, bunun en güzel örneğiyiz biz…
Nerede bir bozkurt görsek, yüreğimize eren huzurda biriz biz…
Dalgalanan şu ay yıldızlı yârin gölgesinde bitmeyiz, tükenmeyiz biz…
Baş eğmeyen Yusuf Ziya Arpacık’tan tutun da mezarımda sağ elinizle bozkurt yapın diye vasiyet bırakan şehit Süleyman Kul’a kutlu bir hareketiz biz.
Kendinize gelin, ayrışmayın, uzaklaşmayın.
Biliyorum; her birinizi yüreğinde aynı acı, aynı kırgınlık…
Bırakın bunları bir kenara, ölmeyen davalarda küslük olmaz.
Bizler Alparslan Türkeş’in askerleriyiz.
Bilirim, yandı yürekler yandı, yağan kar ile sönmez…
Gelin el ele verelim.
Bütün aleme, kanı bozuklara, ikilik çıkarmaya bayılan bozgunculara “Başbuğlar ölmez!” diye haykıralım…
“Diyor Başbuğlar ölmez!” diye milat yazalım…
Bu milatla yeniden canlanalım…
Ah be Başbuğum!
Bu hayal yoksa çölde su arzulamak mıdır?
Söylesene bana…
Söyle…
Ruhun şad olsun koca bozkurt…