Zor günlerden geçiyoruz ne yazık ki.
Bir günde artan döviz kurlarına insanın inanası gelmiyor. Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak Yeni Ekonomi Paketi’ni açıklarkenki değişen kurları ağzım açık seyrettim.
Düşünsenize devlet namına önemli bir açıklama yapıyorsunuz ve dolar 6.03’ten üç saniye içinde 6.33’e fırlıyor, gözünüzün ucuyla bunu takip ediyorsunuz, önünüzde bir sürü önemli iş adamları var. Berat Albayrak belki de hayatının en stresli gününü geçirmiştir…
Şu kritik günlerde bütün siyasi kimliklerimizi bırakarak devletin bekası için el ele verip bu bataklıktan çıkmamız gerek.
Yoksa sonumuzu düşünemiyorum…
Kur derken, batan firmalar, iflas veren şirketler, duran inşaat sektörü ve daha nicesi derken Ortadoğu’yu unuttuk…
“Dur ya sen de!” demeyin, bir de oradan vurulmayalım pat diye!
Vallahi sırtımızı doğrultamayız…
İdlib’in kokusu gelmeyi başladı bile yavaştan yavaştan.
Nasıl mı?
*
İdlib adım adım karışmaya başladı. Rejim İdlib’e girmeye hazırlanıyor. Esad, 26 Temmuz'da Rus TASS haber ajansına verdiği röportajda, şimdiki hedeflerinin İdlib olduğunu açıklamıştı.
İdlib, bölgede muhalif güçlerin elinde kalan son büyük vilayet.İdlib'e bağlı Han Şeyhun ilçesi, Temaniya beldesi, Sukeyk ve Tüh köyü, Hama kırsalındaki Latamne ve Latmin bölgesi ile Lazkiye kırsalındaki Türkmendağı'na hava ve kara saldırıları düzenledi. İdlib sivil savunma kaynakları, hava saldırılarında kullanılması uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış olan varil ve fosfor bombalarının kullanıldığını açıkladı. Hava saldırılarına topçu atışları da eşlik ediyor.
*
Ordu güçleri, perşembe günü helikopterlerden bıraktığı broşürlerle harekâtın başlayacağını ilan etti. Broşürlerde "Savaşın sonu yakın, sizi de Suriye'nin geri kalanı gibi yerel mutabakatlara uymaya davet ediyoruz" dendi.BM ise taraflara "İdlib sivillerin kan gölüne dönmemeli." diye çağrıda bulundu.
Cenevre'de gazetecilere konuşan BM’nin Suriye danışmanı Jan Egeland "Savaşın İdlib'e ulaşmasına izin verilmemeli. Bu savaş, katliamla değil anlaşmalarla son bulmalı. Çatışmaların alevlenmesi halinde İdlib'deki durum 100 kat daha kötüleşebilir, Türkiye de bu süreçte sınırlarını açık tutmalı.” Açıklamalarında bulundu. BM daha önce de İdlib'den 2,5 milyon göçmenin Türkiye sınırına akın edebileceği uyarısında bulunmuştu.
Yani perşembenin gelişi çarşambadan belli imiş meğer isem…
Yeni bir göç politikasını kaldırabilecek durumda değiliz, yumuşak karnımızı kullanarak “Türkiye şefkatlidir, mazluma kıyamaz.” Edebiyatları ile kanımıza girmesin kimse, 30 milyar dolar harcadık Suriyeliler için daha ötesi bizi zorlar…
*
Bazı haber kanallarının yaptığı saha çalışmalarına göre İdlib halkının güvenlik konusunda “Önce Allah’a duacıyız sonra umudumuz Türk askeridir, El Surman köyünde sancakta dalgalanan Türk bayrağı buradaki köylüler için Suriye hükümet güçlerinin saldırısını engelleyen bir kalkan gibidir.” Düşündüğü ifade ediliyor.
Türkiye, Rusya ve İran arasında üzerinde uzlaşılan ve kısaca Astana süreci olarak adlandırılan Suriye'de çatışmasızlık bölgeleri mutabakatı kapsamında İdlib'de 12 gözlem noktası kurdu. Türkiye geçen hafta “Suriye ordusu İdlib’e girerse Astana süreci çöker.” uyarısında bulundu.
İdlib’e yönelik askeri operasyonun ağır bir insani krize ve Türkiye’ye dönük bir göç dalgasına yol açması kesin. Bu yüzden Türkiye’nin uyarılarına kulak asmayacağından şüphemiz olmayan Esad’a bir ders verilmesi şart…
*
Suriye genelindeki ateşkes anlaşmalarının sonucunda bütün sivil ve silahlı unsurlar İdlib’e sevk edilmişti. Bu çerçevede İdlib’de 3 milyon civarında sivil nüfus bulunmakta, farklı gruplara mensup yaklaşık 80 bin civarında savaşçı da İdlib’de konuşlanmış durumda.
Ancak bundan önemlisi İdlib’deki yoğun muhalif savaşçı varlığı, Suriye ordusunun operasyonunun başarı şansını düşürebilir. İdlib’de dört muhalif çatı yapılanmanın varlığından bahsedilebilir. Bunlar Özgür Suriye Ordusu, Nureddin Zengi ve Ahrar eş-Şam gruplarının birleşmesi ile kurulan Suriye Özgürlük Cephesi, İdlib’in halen en güçlü grubu olan ve El-Kaide ile bağını kopardığını açıklayan Heyet Tahrir Şam, en son olarak HTŞ’den ayrılan El-Kaideci unsurların Şubat 2018 tarihinde kurdukları Hurrased-Din’dir.
Bu muhalif gruplar Esad’ı zorlayacaktır…
*
İdlib, 12 tane Türk gözlem noktası ile çevrelenmiş durumda ve İdlib’in güvenliği, anlaşma kapsamında fiilen Türkiye’ye bırakılmış durumda. Türkiye’nin gözlem noktalarındaki TSK unsurlarına herhangi bir saldırı olursa Türkiye çatışmanın içine re'sen girecek demektir.
Bu kargaşada en önemli faktör Rusya. İran ise çatışmasızlıktan ziyade bütün muhalif unsurlar ortadan kalkana kadar silahlı mücadelenin sona erdirilmesinden yana, bu yüzden Şam’a daha yakın bir pozisyonda. İran ve Rusya arasındaki bu görüş ayrılığı en net Afrin operasyonunda görüldü, Rusya İran’a göre daha tarafsız kalmaya çalışırken İran destekli milis unsurlar YPG’ye destek olmak için Afrin’ e gitti. Fakat artan ABD baskısı ile İran bölgede git gide sıkışmaya başladı, bu durumda Türkiye’yi tamamen karşısına alacak hamlelerde bulunması zor gibi gözüküyor.
*
Sınırlarımızdaki sönmeyen ateş tekrar harlandı, önümüzdeki günlerde İdlib’ den gelecek kritik haberleri an be an takip ediyor olacağız. Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov 13-14 Ağustos tarihlerinde Türkiye’de olacak. Görüşmede özellikle Suriye konusu üzerinde durulacak.
İdlib bizi çok hazırlıksız bir dönemde yakaladı, olası bir operasyon ihtimali şu an konuşulmuyor, döviz kurlarını kontrol altına almaya çalışmaktayız, bir yandan malum Rahip Brunson Olayı…
Sanki Esad’a birileri önceden bir şeyler fısıldamış gibi, Türkiye’nin kendi sorunlarına gömüldüğü bir zamanda İdlib’e gir emri verilmiş gibi fakat Esad bu sefer fırsatçı değil planın kritik bir parçası…
İdlib’e gir, 3 milyon kişiyi Türkiye sınırına yolla gerisi bizde denilmiş, belli…
Dik dur Türkiye'm dik, bilirim bu sefer yükün çok çetin…